18 Eylül 2022 Pazar

Aşçı bir kültür elçisidir...

 


Aşçı bir kültür elçisidir...
REHA TARTICI

Bu ayın “Lezzet Elçisi” mutfak kültürümüze yıllarını adamış araştırmacı bir şef olan Vedat Başaran.

Meslek hayatında unutulmuş pek çok reçeteyi gün ışığına çıkaran, Türk mutfağını dünyaya tanıtmak için bıkmadan, usanmadan daha da önemlisi gönüllü olarak çalışan, geçmişten günümüze damak tadımızın peşinde enerjisini hiç kaybetmeden koşan, Türk gastronomisinin en önemli kilometre taşlarından Vedat Başaran ile sohbetimizde ağırlıklı olarak Türk gastronomisini ve geleceğini konuştuk.


Uzun yıllardır sektörün içindesiniz “Türk Gastronomisi”nin mevcut durumunu nasıl yorumluyorsunuz?

Son dönemde sıkça kullandığımız “Türk Gastronomisi” 2017 yılındaki Turizm Şurasında alınan bir kararla resmi bir kelime olarak hayatımıza girdi. Batıda “Gastronomi” bizim hayatımızın son 30 yılında kullandığımız anlamda bir değer olarak kullanılmıyor. 

Fransızlar 1830’lu yıllarda Fransız Gastronomi Akademisi’ni kurmuşlar. Gastronomiyi tek yönlü değil çok yönlü ve derinlemesine incelemişler. Beslenme kültürünün içinde insanların yarattıklarını bilimsel platformda analiz etmişler. Konuyu incelemeye insanın oturarak mı yoksa yatarak mı yemek yemesi gerektiğinden başlamışlar. Bir sonraki adımda  masada mı yoksa yer sofrasında mı oturarak yemeli sorusuna cevap aramışlar. 

Tüm bunlar gastronomiye temas eden bilim dallarının yarattığı etkiyi şekillendirmiş. Örneğin mimari de bu alanlardan biri. Tarihsel süreçte evler  bu bilgiler ışığında yeniden şekillenmiş. Yıllar içinde mutfakların uğradığı değişimin temelinde de aynı etkiyi görüyoruz. Tabii en büyük değişim teknoloji, iletişim ve ulaşımdaki gelişimden sonra yaşandı. Gastronomi kendi çekirdeğinden çıkarak farklı çevresel faktörlerden etkilenerek yeni birleşimler sağlamaya ve alışkanlıklar kazanmaya başladı. 

Günümüzde gastronomiyi inanılmaz geniş bir eko sistemin odak noktası olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Mutfak kültürlerinin zenginlik ve derinliğinde, tarih içindeki keşifler ve göçlerin oynadığı rolü düşünürseniz günümüzdeki erişim ve ulaşım hızının gastronomiyi nasıl etkilediğini ve önümüzdeki süreçte nasıl etkileyeceğini daha iyi yorumlayabileceğimizi düşünüyorum.

Peki daha iyi noktalara gelmek için neler yapmalıyız?

1980’li yıllarda İngiltere’ye yüksek lisansımı yapmaya gidip, gördüklerimden sonra ülkemin ne kadar önemli bir meseleyi ıskaladığını fark ettim. Üniversiteyi bitirmiş olmama rağmen mutfak, bıçak, kaşık ve çatal görmemiştim. Reçete yapımı bile bilmeden mezun olmuştum. İngiltere’deki yapıya baktığımda ”Mutfak Kültürü”nü oluşturmadan önce “Mutfak Eğitim Kültürü”nü oluşturduklarını gördüm. 

İşin temelinin eğitim olduğunu öğrendim. Gastronominin sadece yeme içme hizmetlerini bize sağlayan işletmelerden ibaret olmadığını herkese anlatmak gerekiyor. Bu kavram ülkemizde maalesef yanlış biliniyor. 

Gastronomi demek sadece restoran ve/veya yemek olarak algılanıyor. Bu algıyı düzeltmek ve doğrusunu öğretmek için hepimizin elini taşın altına koyması gerekiyor. Bugün seksen beş milyon insanın evlerinde neler yediklerini, nasıl beslendiklerini düşünün. Acaba televizyonlarda, gazetelerde, dergilerde yazılanlar, anlatılanlarla örtüşüyor mu? İnsanlarımız sağlıklı besleniyor mu? Bunu kim araştıracak? Nasıl yapacak? ve halkımıza bunun doğrusunu kim anlatacak? ve nasıl öğretecek?

Anlaşılan bu önemli bir tehdit, peki bunu nasıl bertaraf etmek gerekiyor?

Ülkemizde bu konuyla ilgili insan sağlığını tehdit edecek şekilde önemli oranda bir beslenme türü söz konusu ve bunu önleyecek bir sistemimiz maalesef yok. Yani biz beslenmeyi eskilerin dediği gibi “can boğazdan gelir, can boğazdan gider” mantığıyla değerlendirerek mi devam edeceğiz? Bu konu çok önemli. Gastronominin temelinde doğru, sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme olduğu bilinmeli, tüm meslek liselerinin ve üniversitelerin ilgili bölümlerinde öncelikli olarak öğretilmelidir. 

Sektöre mezun olarak girecek bir öğrenci mutfağa girdiğinde sadece yemek yapmayacağını, kişilere sağlıklı ve doğru beslenmeleri için yemek yapacağını bilmelidir. Gastronomi ülkemizde birden bire moda olduğu için şu anda cazibe merkezi. Bu alanda eğitime başlayan herkes sadece yemek yapmayı öğrenerek mutfağa girebilmek için çaba sarf ediyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. Bunu düzeltmenin tek yolu devletin konuya müdahil olarak tüm tarafları doğru noktada buluşturmasından geçmektedir.

1990 tarihinden sonra sahip olduğumuz eski kayıt ve kaynaklarımız tercüme edilir ve uygulanır hale geldi. Bunu yapanlar da maalesef üniversiteler, akademiler, araştırma merkezleri veya devletin kurumları olmadı. 

Sahip olduğumuz kaynakların katma değer olarak ortaya çıkması gerektiğine inananlar tarafında gerçekleştirildi. Günümüzde de maalesef benzer sıkıntılarımız eksiklerimiz devam ediyor. Türkiye bunları nasıl aşacak? Sorusuna cevap verebilmemiz için bu konunun bir devlet politikası haline getirilmesi gerekiyor. 

Devletin bu konuya vereceği en önemli destek yemek kültürü üzerine çalışmadır. Çünkü bu insanın ömür boyu tüketeceği bir değerdir. Bu eğitim sadece aşçılık okullarında değil ilkokul birinci sınıftan başlayarak tüm öğrencilere verilmelidir. İnsanların tüketeceği bu değerleri nasıl yapacağını bir şekilde öğrenmesi gerekiyor.

Bakın televizyon programlarında bile zaman zaman programın yürütücüsü olan kişilerin eksik ürün bilgisi ile izleyici karşısına çıktığını görüyoruz. Tabii bu sadece televizyon programları ile sınırlı değil, aşçılık okullarında bile zaman zaman eksik ürün bilgisiyle eğitim verildiğine şahit oluyoruz. Maalesef hal böyle olunca toplum yanlış bilgilendiriliyor. Bu da toplumsal hafızada doğru bilinen yanlış bilgi sayısını arttırıyor. 

Gastronomide bu durumdan kurtulmak için hemen kendi ürününü tanıyan, bilen ve sahiplenen bir nesil yetiştirmeye başlamalıyız. Dünyanın önde gelen tüm şefleri de özünde bunu yapıyor. Önce kendi kültürünü, ürününü kısacası mutfağını köklerini çok iyi öğreniyor sonrasında dünyanın farklı noktalarını gezip gördüğü ürünleri ve teknikleri kendi köklerine nasıl adapte edebileceğini düşünmeye başlıyor. 

İşin temelinde yemeğin sadece tabaktaki ürün olarak değerlendirilmesi yatıyor. Kimse o tabaktaki yemeğin servis edilinceye kadar geçtiği aşamalardaki emeği ve evreleri düşünmüyor.

Söylediklerinizden anladığım  Türkiye’de bugün gastronomi dediğimiz şey şeflerle sınırlı halde yorumlanıyor. Hiç kuşku yok ki  bunun bilimsel tarafının ve akademi tarafının da olması lazım. Ve tabii ki şeflerin de kitap okuyor olması lazım. Mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Maalesef ellerinde bizim dönemimize göre çok sayıda kaynak olmasına rağmen yeterli düzeyde okuduklarını söylemem mümkün değil. 1990’lı yıllara kadar bizim Türkçe yazılmış kaynağımız çok sınırlıydı. Artık gençler okumaktansa izlemeyi tercih ediyorlar. 

Ama bilinmesi gereken en önemli konulardan biri de yemek kültürünün sadece yemek kitapları ile sınırlı olmadığıdır. Gastronomi ile ilişkisi olan farklı alanlardaki kitaplarda da öğrenilmesi gereken çok fazla bilgi var. Bir şefin okuması ve kendini yeni yeni boyutlara taşıma zorunluluğu unutulmamalı. Şeflerin gastronominin belirli alanlarında uzmanlaşabilmesi içinde okumak ve araştırmak ilk sırada geliyor.

Nedense okumayı sevmediğimiz gibi araştırmayı da pek sevmiyoruz.  Zaten okursak okuduğumuz konuların neden ve niçinini öğrenmek için araştırmak zorunda kalacağız. Bu da hem kendimizin hem de sektörümüzün gelişmesinin temelini oluşturacak. Mevcut durumumuza bakarak menülerde en çok satan ürünlerle hazırlanan çeşitlerin ağırlıklı olmasının nedenini daha rahat anlayabiliriz. Trendler üzerine kurulu bir mutfağın derinliği de maalesef olamıyor. Restoranlarımızın büyük bölümü 15-20 ürün etrafında dönüyor. Müşterilerde bu ürünlere alışık olduğu için satışta sıkıntı yaşamıyorlar. 

Ancak mekanik bir sistem olmayan gastronomi giderek ruhunu kaybediyor. Ruhu kaybedersek kültürü de kaybederiz bu unutulmamalı. Şunun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Okumayan, araştırmayan bir şefin yaptığı yemeği doğru anlatabilmesi ve altında çalışan mutfak personeline standart biçimde öğretebilmesi de çok zor. Zaman zaman okullara gittiğimizde görüyoruz. Ders veren kişi bir reçete veriyor. 

Sınıf 25 kişi ve aynı reçeteden 25 farklı yemek çıkıyor. Bu da bizlere ciddi bir ifade problemi yaşadığımızı gösteriyor. Bundan kurtulabilmek için de yapılması gerekenlerse okumak ve araştırmak. Şeflerinde yemeklerini pazarlanabilir kılması için sahip oldukları bilgiyi doğru olarak ifade edebilir olmaları gerekiyor. Önemli bir başka noktada çalıştıkları mutfağın kültürünü içselleştirebilmeleri kuşkusuz. 

Bir aşçının rolüne hazırlanan bir sanatçıdan farkı yoktur. Rolüne çok iyi hazırlanmalı ve sahip olduğu bilgileri müşterinin algısını yönetebilecek şekilde ifade edebilmelidir. Müşteriyi ikna edebilmeniz için egonuzun olmaması lazım. Egosuz olursanız meslektaşlarınızla bir araya gelerek katma değer yaratabilirsiniz. Dünya bu şekilde davranıp gelişirken bizim şeflerimiz yüksek ego nedeniyle bir araya dahi gelemiyorlar. 

Bir araya gelmek istememelerinin temel sebebi yeterli bilgiye sahip olmadıklarını bilmeleri ya da düşünmeleri. O zamanda konfor alanlarını terk etmek istemiyorlar. Sektörde bu bakış açısı ile bir arpa boyu yol alamadığı için uluslararası arenada hep alt sıralarda kalıyor. 

Bir şef en az bir hatta mümkünse 2 yabancı dil bilmeli. Uluslararası kaynakları okuyabilmeli. Daha da önemlisi restoranını kapatıp kendini geliştirmek için uzun süreli seyahatlere çıkabilmeli. Avrupa’da restoranını 6 aya kadar kapatıp seyahate çıkan şefler var. 

İnsanlar kendini geliştirdikçe yorumlama yeteneği artıyor, bakış açısı değişiyor. Gastronominin bir noktaya gelebilmesi için bu gelişimi sağlayabilmemiz lazım. Yapmamız gereken en önemli işlerden biri de sadece satan yemekleri değil içinde kültür biriken yemekleri de menülere koymak olmalı.


Türkiye’de aldığı paranın karşılığını veren gastronomik bir yaklaşım var mı?

Maalesef yok çünkü üreten kişinin ürettiğine saygısı yok. Bunun en güzel örneklerinden biri ülkemizde pilavın ketçap ile satılır hale gelmesidir. İşe bu pencereden bakmamız gerekiyor. Eğer pilavı müşteriye yoğurt ile sunarsanız müşteri sağlıklı ürün tüketmek için yeri geldiğinde bir miktar daha fazla ödeme yapmayı tercih edebilir. 

Kısacası ödediğimiz parayı sadece tabağın içindeki ürüne değil, servis, hijyen, bakış açısı, sağlık gibi gastronomi eko sisteminde yer alan değerlere ödüyoruz. Ama ülkemizde en lüksünden en ucuzuna kadar geniş yelpazede bulunan işletmelerde bunun karşılığını alabildiğimizi söylemek mümkün değil. 

Şef restoranı sayımız az olduğu ve yatırımcılarda kolay para kazabilmek için bu alana yatırım yapmak istemediklerinden üreticiyi de şeflerin yönlendirebilmesi şansını ıskalıyoruz. Şeflerimiz bu algıyı yönetmeyi öğrenmeliler. Eğer müşteri parasının karşılığını aldığını düşünüyorsa ödediği bedel yüksek olsa bile onun hak edildiğini düşünerek bunu pahalı olarak algılamayacaktır. Şeflerimizin bu algıyı yönetebilmek için kendilerini geliştirmeleri lazım.

Bir kez daha belirtmek istiyorum. Şef eğitimli olmalıdır, okumalıdır, lisan bilmelidir, entelektüel olmalıdır. Kendini her daim yetiştirmelidir. Şef her gün kendisine yatırım yapmalıdır. Bu özelliklere sahip olmak için bıkmadan, usanmadan, pes etmeden çok çalışmak gerekir. Kısacası yoğun emek harcamak gerekir. Çünkü bir şef restoranına gelen kişilerin gözünde bir kültürü temsil eden elçidir. O nedenle altını kalınca çizmek gerekir ki; özverisi olmayan insandan şef olmaz bu gerçek asla unutulmamalı.

Kaynak:gercekgundem

16 Eylül 2022 Cuma

Şef Buğra Özdemir'den Sıfır Atık Mutfak Projeleri....

 Şef Buğra Özdemir'den Sıfır Atık Mutfak Projeleri....


Türk Şef Buğra Özdemir sıfır atık mutfak yaklaşımıyla Danimarka’da başarılı projelere imza atıyor

Kuraklıklar, savaşlar, göçler ve azalan su kaynakları küresel gıda üretimini tehdit ediyor. Gıda fiyatları sürekli olarak artıyor. Sağlıklı ürünlere erişim zorlaşıyor.

Birleşmiş Milletler gibi küresel organizasyonlar, hükümetler, yerel yönetimler ve özel sektör kuruluşları insanlığı bekleyen açlık, susuzluk ve yetersiz beslenme sorunlarına çözüm aramak için projeler gerçekleştiriyorlar. 

Pek çok konuda rol model olan İskandinav ülkeleri çevre ve sürdürülebilirlik çalışmalarına da büyük kaynak ayırıyorlar. Vatandaşlarına bu bilinci yaymak için eğitim programları oluşturuyorlar. 

Türkiye gastronomi haberlerinde de yer alan bilgilere göre, Çevreyi korumak için gerekli yasal düzenlemeleri yapıyorlar.  İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya akıllı şehir uygulamalarıyla ve sürdürülebilirlik  çalışmalarıyla başarılı sonuçlar elde ediyorlar. 

Son dönemde gastronomi alanında önemli işlere imza atan Danimarka ve Türk mutfağı şeflerinden  Buğra Özdemir pek çok prestijli ödülü de başkalarına bırakmıyor. Geçtiğimiz 20 yıl içinde Danimarkalı şefler,  yerel, mevsimsel ve  sürdürülebilir malzemeler ile yaptıkları lezzetli yemekler sayesinde dünyada örnek gösterilir oldular. 

Danimarka’nın yükselen yıldızları arasında  genç bir Türk Şef, Buğra Özdemir de yer alıyor. Anadolu Üniversitesi Gastronomi Bölünü mezunu olan Özdemir, 2020’den beri  Danimarka’da Michelin yıldızlı restoranlarda çalışıyor. Yüksek lisans tezini Danimarka’nın sürdürülebilir gıda konusu üzerine yapan genç şef, sıfır atık mutfak konusunda dikkat çeken çalışmalara imza atıyor. 

Geçtiğimiz hafta Danimarka Büyükelçisi Danny Annan’ın Ankara’da Danimarka Resmi Konutunda verdiği küçük bir davette, Büyükelçi’den Danimarka’nın son dönemde gastronomi alanında gösterdiği büyük aşama, ülkenin gıda israfını  engellemek ve sürdürülebilir gıda üretimi için yaptığı çalışmalar hakkında bilgi aldık.  Şef Buğra Özdemir’le tanıştık. 

Büyükelçi Annan konuşmasına şu sözlerle başladı: “Küresel gıda tedariği  hali hazırda büyük sorunlarla karşı karşıya. Bu sorunlar arasında, tüketicilere eşitsiz dağıtım, iklim değişikliğinin etkileri, az beslenme ve çok beslenmeyi sayabiliriz. 

Dünya nüfusu hala çok hızlı bir şekilde artmaya devam ederken, cevaplamamız gereken çok önemli bir soru var: Dünyadaki tüketicilerin kaynakların etkin kullanımı ile üretilmiş, sürdürülebilir, güvenli ve yüksek kaliteli gıdaya ulaşımını nasıl sağlayabiliriz?” 

ri, sürdürülebilir,,şef,şef kimdir,

Sürdürülebilirlik nedir?

 


Sürdürülebilirlik nedir? Örnekleri Nelerdir? Sürdürülebilirlik nasıl sağlanır? Sürdürülebilirliğin önemi nedir? Sürdürülebilir gelecek ne demek? Sürdürülebilir bir yaşam nedir? Sürdürülebilirlik ilkeleri nedir? Sürdürülebilir yaşam neden önemli?

Sürdürülebilir sistem nedir? Sürdürülebilir davranışlar nelerdir? Sürdürülebilirlik sorunları nelerdir? Sürdürülebilir ürünler nelerdir? Sürdürülebilir bir gelecek için neler yapılabilir? Sürdürülebilir doğa nedir? 3 sürdürülebilirlik riskleri nelerdir? Sürdürülebilir Gönüllülük nedir?

Sürdürülebilirlik hakkında türm sorularınızın cevaplarını Türk aşçı haberleri olarak hazırladığımız bu haberde bulabilirsiniz....

İşte Sürdürülebilirlik hakkında tüm merak edilen sorular ve cevaplar...

Sürdürülebilirlik ne anlama gelir?

Sürdürülebilirlik, tanım olarak, üretim ve çeşitliliğin devamlılığı sağlanırken insanlığın yaşamının daimi kılınabilmesidir. Başka bir ifadeyle, kendi ihtiyaçlarımızı, gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılayabilmemizdir.

Sürdürülebilirlik nedir? Örnekleri Nelerdir?

Çevresel sürdürülebilirlik örnekleri: 

* Çarpık kentleşmenin ve kaçak yapılaşmanın önüne geçmek. 
* Daha fazla ağaç dikip yeşil alanları korumak. 
* Halkı çevreye duyarlı olma konusunda bilgilendirmek.

Sürdürülebilirlik nasıl sağlanır?

* Çöpe gıdan gıdaları azaltın.
* Suyu kapatın.
* Perdelerinizi kullanın.
* Ampullerinizi değiştirin.
* Çöp gördüğünüz zaman çöpe atın.
* Fişi çekin.
* Toplu satın alın.
* Faturalarınızı internetten ödeyin.

Sürdürülebilirliğin önemi nedir?

Sürdürülebilirlik ilkesi çevreye zarar vermeden, toplumları refaha kavuşturacak ekonomik büyümeyi sağlamaya da odaklanır. Ekonomik sürdürülebilirlik sayesinde mal ve hizmet tüketimi artarken refah düzeyinin de yükselmesi hedeflenir.

Sürdürülebilir gelecek ne demek?

Sürdürülebilir gelişme gelecek neslin ihtiyaçlarını karşılama yetisine zarar vermeden günümüzdeki ihtiyaçları karşılayabilen gelişmedir. Sürdürülebilir Gelişme terimi Çevre ve Gelişme Dünya Komisyonu için Brundtland Raporu (1987) tarafından ortaya atılmıştır.

Sürdürülebilir bir yaşam nedir?

Sürdürülebilirlik, sürdürülebilir yaşam, en temel tanımıyla, bir kişinin çevresel etkilerini hem dünya hem de kişi için sürdürülebilir olacak şekilde azaltmayı amaçlayan yaşam şekli; yani doğal kaynaklar üzerindeki zararınızı yapabileceğinizin en iyisi oranında azaltmanız demek.

Sürdürülebilirlik ilkeleri nedir?

Sürdürülebilirlik kavramı ile kurumların, sistemlerin ve paydaşların alacağı tüm çevresel tahribatı önleyecek tedbirlerin uluslararası mutabakata ve konsensusa dayandırılması gerekmektedir. Çevreyi korumaya yönelik ekonomi politikaları belirlenmeli ve şeffaf, adil, eşitlikçi bir ekonomik sistem teşvik edilmelidir.

Sürdürülebilir yaşam neden önemli?

Sürdürülebilir bir yaşam tarzı yeme, ulaşım, sosyalleşme, enerji kullanımı, atık imhası ve daha birçok konuyu içerisinde barındırır. Basitçe söylemek gerekirse; sürdürülebilir olmak gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden günümüzün ihtiyaçlarını karşılamaktadır.

Sürdürülebilir sistem nedir?

Amacı gelecek nesillere her açıdan yaşanabilir bir dünya bırakmadır. Kendini yenileyebilen bir çevre, refaha dayanan sosyal koşullar ve toplum ve çevre temelli ekonomik sistem bütünsel bir bakış açısını açıklar. Bu bahsedilen koşulları yerine getirmek için uygulanan yönteme de sürdürülebilirlik yöntemi denir.

Sürdürülebilir davranışlar nelerdir?

Tüketicilerin davranışlarının daha sürdürülebilir olması için çeşitli yollar vardır. Bireyler ve hane halklarının enerjiyi daha verimli kullanması, daha az enerji tüketimi veya çevreye zarar verebilecek ürünler yerine çevre dostu ürünlerin kullanılması, sürdürülebilir tüketici davranışları örneklerindendir.

Sürdürülebilirlik sorunları nelerdir?

Dünyanın gündeminde sürdürülebilirlik kapsamında yer alan bu önemli çevre sorunları şöyle sıralanabilir: biyokütle kullanımı (biomass appropriation), iklim değişimi, ozon tabakası aşınımı ve atmosferin korunması, toprak aşınımı ve çölleşme, bioçeşitliliğin tahribatı, ormansızlaşma ve enerji (UNEP, 1992).

Sürdürülebilir ürünler nelerdir?

Sadece kalite ve ekonomik kriterlere göre değil hem sosyal hem de çevresel faktörler dikkate alınarak inovatif yaklaşımlarla üretilen ve iyileştirilen ürünlere sürdürülebilir ürün deniyor.

Sürdürülebilirlik projeleri nelerdir?
Sürdürülebilir hedefler ile hazırlanmış bir proje, bir süre sınırı olmadan uygulanan ve alanında katkı sağlamaya devam eden projelerin tümüdür.

Sürdürülebilir bir gelecek için neler yapılabilir?

* Minimal Yaşam.
* Atık Yönetimi.
* Çevre Dostu Temizlik Malzemeleri Kullanmak.
* Enerji Kaynaklarını Kullanmayı Azaltmak.
* Kaynak Paylaşımı
* Çevre Dostu Ürün Kullanımı
* Sürdürülebilir Ürün Kavramı ve Önemi.
* Geri dönüşüm, 
* Yeniden kullanma.

Sürdürülebilir doğa nedir?

Sürdürülebilirlik, doğa ve toplum arasında oluşan her türlü ilişkide ve etkileşimde gelecek nesillerin haklarını da düşünerek ekosistemlerin devamlılığının sağlanması ve geleceğe aktarılması olarak tanımlanır.

Sürdürülebilirlik stratejisi nedir?

Sürdürülebilirlik stratejisi “Sürdürülebilirlikle, yani çevresel, sosyal, etik ve yönetişimle ilgili riskleri belirleyip fırsatları değere dönüştürerek şirketin finansal sürdürülebilirliğini koruması amacıyla uygulanan strateji” anlamına gelir.

3 sürdürülebilirlik riskleri nelerdir?

* Kaynakların tüketilmesi 
* Küresel ve bölgesel taşıma kapasitesinin aşılması 
* Ekosistemlerin yok edilmesi 
* İklim değişimi ve küresel ısınma 
* Yerel kültürlere savaş açması 
* Gelir ve refah dağılımında büyük eşitsizlikler yaratma.

Sürdürülebilir Gönüllülük nedir?

“Bireylerin kişisel, sosyal ve kültürel gelişimlerine destek olacak her türlü gönüllü etkinliğe en uygun koşullarda katılmalarını ve var olan olanaklara en kolay şekilde ulaşmalarını sağlamak olan bir sivil toplum kuruluşuyuz.”

Sürdürülebilir tüketim sizce nedir?

Sürdürülebilir tüketim dünya kaynaklarının sürdürülebilirlik sınırları içerisinde kullanılmasını temel alan ve doğal yaşama verilen zararı en aza indiren yolları arayan tüketim biçimidir.


Sürdürülebilirlik Eğitimi ve Önemi

Sürdürülebilir kalkınma için eğitim, insani ve ekonomik refahı kültürel geleneklerle dengelemeyi ve dünyanın doğal kaynaklarına saygı duymayı amaçlayan bir eğitim vizyonudur.

Sürdürülebilir iletişim nedir?

Sürdürülebilirlik İletişimi; anlatmaktan çok çalışanları dinlemek üzerine kurulur. Şirketin nasıl sürdürülebilir olacağı çalışanları dinlemekten ve davranış değişikliğine onları dâhil etmekten geçer.

Sürdürülebilir üretim ne demek?

Sürdürülebilir üretim işletmelerin gelecekteki üretimlerini tehlikeye atmamak amacıyla, bugünkü üretim faaliyetlerini çevreye daha az zarar vererek gerçekleştirmesi anlamına gelmektedir. Sürdürülebilirlik işletmelerin hem kendileri için, hem de toplum için önemli bir sorumluluk haline gelmiştir.

İş hayatında sürdürülebilirlik nedir?

İş dünyası için sürdürülebilirlik, bu yeni düzende, günümüz trendlerinin şirketler için getirdiği risk ve fırsatları anlayabilmek ve bunlara göre operasyonlarını, ürün ve hizmetlerini, gerektiğinde iş modellerini ve tüm süreçlerini yeniden düzenlemek anlamı taşımaktadır.

Şirketler için sürdürülebilirlik nedir?

Kurumsal Sürdürülebilirliği şirketlerde uzun vadeli değer yaratmak amacıyla, ekonomik, çevresel ve sosyal faktörlerin kurumsal yönetim ilkeleri ile birlikte şirket faaliyetlerinde ve karar mekanizmalarında dikkate alınması ve bu faktörlerle bağlantılı risklerin etkin bir biçimde yönetilmesi olarak tanımlayabiliriz.

Sürdürülebilirlik nasıl ölçülür?

Her bir kaynağın fırsat maliyetinin toplamı, Her bir kaynağın sürdürülebilir değer katkısı toplamı, kullanılan kaynak sayısına bölünerek, basit bir bölme işlemiyle işletmenin toplam sürdürülebilir değeri hesaplanır.


14 Eylül 2022 Çarşamba

En Lezzetli Balık Pişirmenin Püf Noktaları Nelerdir?

 Balık Pişirme Yöntemleri nelerdir? En iyi balık nasıl pişirilir? Balık pişirirken nelere dikkat edilir? En lezzeti balık nasıl pişirilir? Türk aşçı haberleri olarak sizler için araştırdık...


En Lezzetli Balık Pişirmenin Püf Noktaları Nelerdir?

** Balığı önceden değil, pişireceğiniz zaman tuzlayın. Balığı önceden tuzlamak, balığı salamura haline getirir ve bu da balığın hem lezzetinin hem de besin değerinin kaybolmasına yol açar. 

** Balığı pişirirken ısısının düşük olmasına dikkat edin. Böylelikle ısı yavaş olduğundan balığın yanma ve yapışma sorunu ortadan kalkacaktır.

** Balığın kokusunu azaltmak için, pişirme kabına defne yaprağı koyun.

** Eğer dondurulmuş balık kullanılacaksa, balığın etinin gergin olması maksadıyla, sirkeli suda bekletilmelidir.

** Balığın daha lezzetli olması için, temizlerken üzerinde pul bırakmayın.

** Balığı çevirirken kullanacağınız maşayı yağlayın. Aynı zamanda balığın üstüne biraz yağ sürün. Bu balığın daha yumuşak olmasını ve çevirirken yapışıp dağılmamasını sağlayacak.

Yediğimiz Balıktan Lezzet Alabilmek Amacı İle balık çeşitleri ve Balık Takviminde Eylül Ayında Pişirilecek Balık Listesi: 

Palamut balığı, izmarit  balığı, istavrit  balığı, sardalya  balığı, kılıç  balığı, kırlangıç  balığı, lüfer balığı, kolyoz balığı, barbunya balığı, izmarit balığı, çipura balığı, çinekop balığı, kırlangıç  balığı...

En Lezzetli Balık Pişirme Yöntemleri Nelerdir?

En Lezzetli Balık Pişirme Yöntemleri Nelerdir?
En Meşhur Balık Pişirme Yöntemlerinden Kızartma Olarak Pişirme: 

Yapışmaz bir tava kullanarak, daha az yağda balık kızartmak isterseniz, bu tekniği kullanın. Bu yöntem daha az yağlı ve küçük balıklar için önerilir. Yapışmaz bir tavaya çok az zeytinyağı ekleyerek, balığınızı pişirebilirisiniz.

En Lezzetli Balık Pişirme Yöntemleri Nelerdir?
Balık Pişirme Yöntemlerinden Izgara'da Pişirme: 

Balığı yağsız pişirmek ve köz tadını almak için kullanılan bu yöntemde püf nokta balığı iyice kurulayıp, marine etmektir. Bu balığın ızgara tellerine yapışmasını önlerken, isterseniz ızgaraya soğan ve yağ sürerek de önlem alabilirsiniz.

Balık Pişirme Yöntemlerinden Fırın'da Pişirme:

En Lezzetli Balık Pişirme Yöntemleri Nelerdir?
Balığı fırında pişirmek pişirme teknikleri içersinde balık nasıl pişirilir dediğimizde hem sağlıklı hem de mutfak temizliği açısından pratiktir. Fırını 180 dereceye ayarlayın. Burada Balığın Faydalarından besin olarak yararlanabilmek için önemli olan nokta, balığı sebzelerle daha lezzetli hale getirmektir. Fırın tepsisine soğan, biber, havuç gibi sebzeler dizerek, balığın lezzetini arttırın.

Balığınızın üstüne birkaç çizik atmayı ve üstüne limon dilimleri eklemeyi ihmal etmeyin.

En Lezzetli Balık Pişirme Yöntemleri Nelerdir?
Balık Pişirme Yöntemlerinden Buğulama olarak Pişirme: 

Son derece sağlıklı ve pratik bir yöntem olan buğulama, balığın buharda pişirilmesidir. Balığı buğulamak için yeterli süre de oldukça azdır. Bu süre seçtiğiniz balığın kalınlığına göre değişir. Yaklaşık 2,5 cm kalınlığındaki bir balık için 10 dakika yeterlidir. İskorpit, somon, çipura, kalkan, kefal ve kırlangıç; buğulaması yapılabilecek balıklar arasındadır.

13 Eylül 2022 Salı

Anadolu Aşçılar Federasyonu "ANAFED" Kuruldu

 Anadolu Aşçılar Federasyonu "ANAFED" Kuruldu


Yıllardır sorunlarına aradıkları çözümü bulamayan, çoğunluğu Turizm Mutfağı çalışanı olan aşçılar; Anadolu Aşçılar Federasyonu’nu kurarak, yeniden örgütlü dayanışma başlattı.

Kuşadası Korumar De Luxe Hotel’de bir araya gelen Türkiye genelinden 15 aşçılık mesleği derneğinin temsilcileri, toplantı sonrasında Anadolu Aşçılar Federasyonu (ANAFED) kuruluşunun tamamlandığını açıkladı.

ANAFED Kurucuları;  

Ankara Aşçılar ve Turizm erneği, Mengen Aşçılık ve Turizm derneği, Çağdaş Aşçılar Derneği, Pasta Tasarımcıları Derneği, Yeniçağa Aşçılar Derneği, Denizli Aşçılar Derneği, Gastronomi Derneği, Hatay Aşçılar Derneği, Amasra Aşçılar Derneği, Muğla Gastronomi ve Mutfak Sanatları Derneği, Marmaris Gastronomi ve Mutfak Sanatları Derneği, Antalya Şefler Kulübü, Bursa Gastronomi Derneği, Fethiye Şef Mavi Derneği  ve İzmir Profesyonel Aşçılar Derneği temsilcilerinden oluştu.

Anadolu Aşçılar Federasyonu kuruldu 2

ANAFED Kuruluş Koordinatörü Ankara Bölgesi Mutfak Şefi İsmail Bozdemir, yaptığı açıklamada, “Burada şeffaf bir şekilde federasyonumuzun kuruluşuyla ilgili istişarelerde bulunduklarını belirterek,  “Şu an biz 15 dernekle kuruluşumuzu yapıyoruz. 

Artık Türkiye aşçılık kurumlarından Anadolu Aşçılar Federasyonumuz kuruldu. Bize katılacak başka derneklerimiz de var, bize katılımlar devam ediyor. 

Asıl amacımız;  bu güne kadar çıkmayan bir aşçılık meslek yasasının, çıkmasını sağlamak. Aşçılarımızın özlük hakları olsun, çalışma şartları olsun birçok sıkıntımız var. Bu sıkıntıları çözmek üzere, ANAFED olarak bu sıkıntıları çözeceğimize söz verebiliriz” diye konuştu.

Damla çikolatalı kurabiye,

 Damla çikolatalı kurabiye, sayısız kurabiye çeşidinin arasından en sevilenlerden biri. 


Büyük küçük herkesin sevdiği damla çikolatalı kurabiyeyi özellikle çocuklar süt ile beraber tüketmeyi çok seviyor. Yapması oldukça pratik ve yapımının zaman almaması da damla çikolatalı kurabiyeyi vazgeçilmez kılıyor. Peki, "Damla çikolatalı kurabiye nasıl yapılır?" İşte tarifi...

Damla çikolatalı kurabiye tarifi ağızda dağılan yumuşak dokusuyla oldukça seviliyor. Temel kurabiye malzemeleri ve damla çikolata ile hazırlanan bu tarif çayın, kahvenin yanına çok yakışan bir ikramlık. 

Yenilikçi modern Türk mutfağında Damla çikolatalı kurabiyenin bu tarifi ile çat kapı misafir geldiğinde ne ikram etmeliyim diye düşünmeyeceksiniz. İşte vazgeçilmez lezzet damla çikolatalı kurabiye tarifi malzemeleri ve yapılışı...

En İyi Kek Ve Kurabiye Tariflerinden Damla Çikolatalı Kurabiye Tarifi...

Kıyır Kıyır Damla Çikolatalı Kurabiye Tarifini Sizler İçin Derledik.

Damla Çikolatalı Kurabiye Tarifi İçin Malzemeler;

*   200 Gr Tereyağı
*   2 Yumurta Sarısı
*   1 Su Bardağı Pudra Şeker
*   1 Paket Vanilya
*   1 Paket Kabartma Tozu
*   3 Çorba Kaşığı Kakao
*   3.5 Su Bardağı Un
*   1 Çay Bardağı Damla Çikolata

En Sevilen Kurabiye Tariflerinden Damla Çikolatalı Kurabiye Üzeri İçin;

*   2 Yumurtanın Akı
*   1 Su Bardağı İnce Çekilmiş Fıstık İçi
*   Damla Çikolatalı Kurabiye

En Meşhur Kurabiye Tariflerinden Damla Çikolatalı Kurabiye Tarifi Yapılışı;

Tereyağını oda ısısında yumuşatın. Un, vanilya, kakao ve kabartma tozunu bir kapta eleyip karıştırın.

Tereyağı, yumurta sarıları ve pudra şekerini krema kıvamına gelinceye kadar mikserle karıştırın.

Bu karışımı mikserden hamur yoğurma kabına alın ve unlu karışımı ekleyin. Pürüzsüz ve orta sertlikte bir hamur elde edinceye kadar yoğurun.

En son damla çikolataları ekleyip tahta bir kaşıkla karıştırın. Hamurdan istediğiniz büyüklükte parçalar koparıp elinizde yuvarlayın.

Yağlanmış fırın tepsisine yan yana dizin.

Önceden ısıtılmış 180 dereceye ayarlı fırında 15-20 dakika pişirin. Fırından alıp soğumaya bırakın.

12 Eylül 2022 Pazartesi

Şef Hamza Kalkan: Ekip olarak GastroAfyon için hazırız

 


Şef Hamza Kalkan: Ekip olarak GastroAfyon için hazırız 

7 - 8 - 9 Ekim tarihleri arasında 4'üncüsü düzenlenecek olan 'Gastro Afyon Uluslararası Turizm ve lezzet Festivali' bu yılda workshoplar, yarışmalar, söyleşiler ve birbirinden güzel etkinliklerle usta ve başarılı şefleri, sektör temsilcilerini ve ziyaretçilerini ağırlamaya hazırlanıyor. 

1995 yılından bugüne gastronomi alanında başarılı çalışmaları ile adından sıkça söz ettiren Şef Hamza Kalkan, 'Ekip olarak festivale en iyi şekilde hazırlanıyoruz, birbirinden değerli usta şeflerimiz olacak. 

Sektör temsilcilerimiz ve ziyaretçilerimizle 4'üncü 'Gastro Afyon Uluslararası Turizm ve lezzet Festivali'nde yeniden bir arada olacağımız için çok mutluyuz ve bu yıl da çok güzel bir Gastronomi etkinliği yaşayacağız' diye konuştu.

Kuru Üzümün Faydaları Nelerdir?

 Kuru Üzümün Faydaları Nelerdir?


Daha çok Akdeniz kıyılarında yaz mevsiminde yetişen ve eylül ayında hasat edilen bir meyvedir. Üzüm belli koşulların sağlanması durumunda kurutularak tüketilmesi hem tüketim ömrünü arttırır hem de daha sağlıklı olmasını sağlamaktadır. 

Her gün tüketilmesi hem bağışıklık sistemini güçlendirdiği hem de enerji verdiği için tavsiye edilmektedir. 

Her gün 21 tane kuru üzümün yemenin mucizevi faydaları...

Antioksidan içerdiği için vücudun toksinlerden arınmasına yardımcı olur. Vücudun toksinlerden arınması kanser hücrelerinin yayılmasına engel olmaktadır. Sağlıksız beslenen, sigara ve alkol alışkanlığı olan herkese özellikle antioksidan kaynağı besinleri tüketmesi önerilmektedir. 

En sevilen meyvelerden Üzüm Nedir, Üzüm'ün Özellikleri Nelerdir?

Kuru üzüm demir bakımından da oldukça zengin olduğundan vücudun demir eksiğini büyük oranda karşılamış olur. Demir eksikliği olan kişilerin her gün 1-2 avuç kadar kuru üzüm tüketmeleri gerektiği beslenme uzmanları tarafından aktarılmaktadır. 

Vücudun ihtiyacı olan demir, bakır ve B vitamini karşılayabilmek kansızlığa iyi gelmektedir. Demir, bakır ve B vitamini kan oluşumuna yardımcı vitamin ve mineraller olduğundan dolayı anemi hastalarının bol bol tüketmesi tavsiye edilmektedir. 

Kurun üzüm çeşitleri, içerisinde barındırdığı lifler sayesinde sindirim sisteminin düzenli çalışmasına ve uzun süre tokluk hissi verdiğinden dolayı zayıflamak isteyenlerin ara öğünlerinde yer vermeleri gerekmektedir. 

Kuru üzüm, unutkanlık sorunu olan insanlar üzerinde olumlu bir etkiye sahip olmaktadır. Hafızanın güçlenmesi ve unutkanlığın azalması her gün düzenli olarak kuru üzüm tüketilmesi önerilmektedir. 

Vücuttaki toksinlerin atılmasında etkili olan kuru üzüm, tüm vücudun arınmasında ve temizlenmesinde etkilidir. Vücudun temizlenmesiyle sivilce ve diğer cilt problemlerinin azalmasına yardımcı olmaktadır. Ayrıca yaz aylarında güneş ışınlarının zararlı ışınlarına karşı cildi koruduğu bilinmektedir. 

30 Gr Kuru Üzüm Besin Değerleri Nelerdir?

*  Karbonhidrat (g) 20.03
*  Protein (g) 0.9
*  Yağ (g) 0.39
*  Lif (g) 1.03
*  Kolesterol (mg) 0
*  Sodyum (mg) 2.7
*  Potasyum (mg) 243.9
*  Kalsiyum (mg) 15
*  Vitamin A (iu) 0
*  Vitamin C (mg) 0.69
*  Demir 0.57

11 Eylül 2022 Pazar

Șef Ali Ronay Ve Hayranlık Uyandıran Izaka Terrace

 


Șef Ali Ronay Ve Hayranlık Uyandıran Izaka Terrace

Eşsiz boğaz manzarası, benzersiz İstanbul silueti ve davetkar tavrı ile yepyeni bir deneyim sunan Izaka Terrace; Executive Chef Ali Ronay’ın özel reçeteleriyle hazırladığı İstanbul lezzetlerinden oluşan menüsüyle şehrin yeni gastro-terası.

Șef Ali Ronay Ve Hayranlık Uyandıran Izaka Terrace
Şehrin kalbinin attığı Gümüşsuyu’nda, CVK Park Bosphorus Hotel’in teras katında yer alan Izaka Terrace, başarılı şeflerden Executive Chef Ali Ronay danışmanlığında deneyimli mutfak ekibinin hazırladığı İstanbul lezzetlerini sunan seçkin menüsü ile şehrin en iyi restoranları arasında yer alıyor.

Boğaz ve tarihi yarımada manzarası ile hayranlık uyandıran Izaka Terrace, sadeliğin şıklıkla buluştuğu dekorasyonu, yenilenen enerjisi ve İstanbul’un yemek kültürünün köklerine inen lezzetli menüsüyle misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. 

Șef Ali Ronay Ve Hayranlık Uyandıran Izaka Terrace
Bu büyüleyici manzaraya eşlik eden özel şarap koleksiyonu, içecek ve kokteyl alternatifleriyle konuklarının keyifli vakitlerine eşlik eden Izaka Terrace, Türk mutfağından oluşan yemekleri ile de zamansız bir İstanbul Menüsü sunuyor.

Şef Ali Ronay’ın imzasıyla sunulan, geleneksel lezzet paletlerine uyumlu bileşenlerden oluşan menü; 

Șef Ali Ronay Ve Hayranlık Uyandıran Izaka Terrace
Tereyağlı çam fıstıklı humus, zeytinyağlı enginar, çiğ köfte, babaganuş, sarma, acılı ezme, dip atom, rokalı haydari, taze otlu peynirli su böreğinin yanı sıra deniz mahsullü kabak çiçeği kızartma, kuzu kol sebzeler eşliğinde firik pilavı, deniz mahsulleri tabağı (istiridye, yengeç salatası, karides, tarama, füme somon, somon havyar) ve tahinli akıtma gibi lezzetleriyle rafine damaklara hitap ediyor.

Șef Ali Ronay Ve Hayranlık Uyandıran Izaka Terrace
İstanbul Boğazı’nın eşsiz güzelliğine restoran menüsüyle eşlik eden Izaka Terrace, lezzeti ve kaliteyi arayanların ilk tercihi olmaya devam ediyor.

Șef Ali Ronay Ve Hayranlık Uyandıran Izaka Terrace

 


Șef Ali Ronay Ve Hayranlık Uyandıran Izaka Terrace

Eşsiz boğaz manzarası, benzersiz İstanbul silueti ve davetkar tavrı ile yepyeni bir deneyim sunan Izaka Terrace; Executive Chef Ali Ronay’ın özel reçeteleriyle hazırladığı İstanbul lezzetlerinden oluşan menüsüyle şehrin yeni gastro-terası.

Şehrin kalbinin attığı Gümüşsuyu’nda, CVK Park Bosphorus Hotel’in teras katında yer alan Izaka Terrace, başarılı şeflerden Executive Chef Ali Ronay danışmanlığında deneyimli mutfak ekibinin hazırladığı İstanbul lezzetlerini sunan seçkin menüsü ile şehrin en iyi restoranları arasında yer alıyor.

Boğaz ve tarihi yarımada manzarası ile hayranlık uyandıran Izaka Terrace, sadeliğin şıklıkla buluştuğu dekorasyonu, yenilenen enerjisi ve İstanbul’un yemek kültürünün köklerine inen lezzetli menüsüyle misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. 

Bu büyüleyici manzaraya eşlik eden özel şarap koleksiyonu, içecek ve kokteyl alternatifleriyle konuklarının keyifli vakitlerine eşlik eden Izaka Terrace, Türk mutfağından oluşan yemekleri ile de zamansız bir İstanbul Menüsü sunuyor.

Şef Ali Ronay’ın imzasıyla sunulan, geleneksel lezzet paletlerine uyumlu bileşenlerden oluşan menü; 

Tereyağlı çam fıstıklı humus, zeytinyağlı enginar, çiğ köfte, babaganuş, sarma, acılı ezme, dip atom, rokalı haydari, taze otlu peynirli su böreğinin yanı sıra deniz mahsullü kabak çiçeği kızartma, kuzu kol sebzeler eşliğinde firik pilavı, deniz mahsulleri tabağı (istiridye, yengeç salatası, karides, tarama, füme somon, somon havyar) ve tahinli akıtma gibi lezzetleriyle rafine damaklara hitap ediyor.

İstanbul Boğazı’nın eşsiz güzelliğine restoran menüsüyle eşlik eden Izaka Terrace, lezzeti ve kaliteyi arayanların ilk tercihi olmaya devam ediyor.

,,,Türk mutfağı

10 Eylül 2022 Cumartesi

Geleneksel Türk Mutfağında En İyi Çorbalar

Geleneksel Türk Mutfağında En İyi Çorbalardan Labada Çorbası Yapılış Tarifi, İhni Nohut Unu Çorbası İçi Kullanılan Malzemeler, En İyi Çorbalardan Soğan Çorbası İçin Kullanılan Malzemeler Nelerdir?

En İyi Çorbalardan Karalahana Çorbası Yapabilmek İçin Kullanılan Malzemeler Nelerdir? Muhteşem ve Nefis Çorba Tariflerinden Gülüklü Çorba Nasıl Yapılır Muğla Mutfağında Balık Çorbasında Kullanılan Malzemeler...

Türk aşçı haberleri olarak sizler için araştırdık ve Geleneksel Türk mutfağı çorba arşivimizde bulunan çorbaları yeniden gözden geçirerek sizler için seçtik...

En Lezzetli Çorba Çeşitleri...
**Labada Çorbası 
Fazile Paksoy

Döndüm dolaştım otlara geldim yine. Ot mevsimi bitmek üzere. Bitmeden bolca tüketelim. Bu aralar  labada bol doğada. Yağan yağmur suları dereleri, kesikleri  doldurdu. Dere boylarında, kesik kenarlarında en çok biten otlardan biri labada. Yine benim çocukluğumda evimizde sıkça yapılan çorbalardan biri de labada çorbası. Anneannemin yaptığı şekilde tarif edicem size. 

Yöresel Mutfaklarımızın En Sevilen Çorbalarından Labada Çorbası Nasıl Yapılır?
Labada Çorbası İçin Kullanılan Malzemelerimiz Nelerdir? 

*     1 Bağ Labada
*     1 Yemek Kaşığı  Kavrulmuş Un
*     1 Yemek Kaşığı Salça
*     2 Yemek Kaşığı  Zeytinyağ
*     1 Yemek Kaşığı Tereyağ
*     Su Ve Tuz

Geleneksel Türk Mutfağında En İyi Çorbalardan Labada Çorbası Yapılış Tarifi

Servis Ederken Sarımsaklı Yoğurt Veya Ekşili Sarımsak...

Labada Çorbası Nasıl Yapılır?
İlk işimiz 2 su bardağı suyu tenceremize alıyoruz ve suyu kaynatıyoruz. Kaynayan suyun içine labadalarımızı bastırıyoruz ve tencerenin kapağını kapatıp ocağımızı söndürüyoruz. 10-15 dakika sonra labadaları bu sudan çıkararak kesme tahtasının üzerine  alıyoruz. 

Keskin bir aletle labadaları kıyıyoruz. Eskiden hamur kazıycakları vardı. Anneannem kazıycakla kıyardı labadaları. Ayrı bir tencerede yağımızı eritiyoruz salçamızı ekliyoruz ve salçayı kavuruyoruz. Labadaları bastırdığımız  suyun içine  kavrulmuş un koyuyoruz ve iyice karıştırarak unun dağılmasını sağlıyoruz.

Bu suyu karıştıra karıştıra salçamızın üstüne döküyoruz. Su kaynamaya başladığında kıydığımız labadaları ekliyoruz. Bir iki taşım kaynatıp ocağın altını kapatıyoruz. Çorbamız servise hazır. Sarımsaklı yoğurt veya sarmısaklı limon eşliğinde servis edebilirsiniz.

Aynı çorbayı babaannem salçasız yapardı.

Bizim evimizde kavrulmuş un bulunur her zaman. Sizler unu salçadan önce kavurarak ta kullanabilirsiniz. Et suyu da ekleyebilirsiniz. O günün şartlarında şimdiki parçalayıcılar olmadığı için kıyma yöntemini kullanıyorlarmış. Parçalayıcıda kullanabilirsiniz. Ben bir kez denedim tadında bir değişiklik olmuyor ama görüntüsü pek hoş olmadı.

Sofralarımızdan sevdiklerimiz, vücudumuzdan sağlık eksik olmasın...

Sevgilerimle...

En Lezzetli Çorba Çeşitleri...
**İhni Nohut Unu Çorbası..

Geleneksel Türk mutfağında İhni nohut unu çorbası nasıl yapılır? En kolay ve en iyi çorba tariflerinden İhni nohut unu çorbası yaparken nelere dikkat edilir?

Zengin Osmanlı Saray Mutfağı’nın da “en iyi çorbalarından” olan İhni nohut unu çorbası için kullanılan malzemeler nelerdir? En sevilen çorbalardan İhni nohut unu hangi ilimize aittir.

Yöresel Mutfaklarımızdan Batman Yöresine Ait Nefis Bir Çorba Olan Nohut Unu Çorbası Tarifi.  

İhni Nohut Unu Çorbası Nasıl Yapılır?
İhni Nohut Unu Çorbası İçi Kullanılan Malzemeler; 

*    150 Gr Kavrulmuş Nohut Veya Nohut Unu
*    100 Gr Domates Salçası
*    1.5 Litre Su
*    50 Gr Tereyağı
*    Tuz
*    Karabiber
*    Pul Biber
*    Üzeri İçin Tereyağı, Pul Biber Ve Kavrulmuş Nohut

Türk Mutfağı Yemek Arşivinde En İyi Çorba Tariflerinden İhni Nohut Unu Çorbası Yapılış Tarifi

Kavrulan nohutlar robotta veya taş değirmende un haline getirilir. Pişirme tenceresine tereyağı alınır, eritildikten sonra nohut unu eklenip iyice kavrulur. Domates salçası, tuz ve baharatlar ilave edilir. Sonrasında birlikte iyice kaynatılır Hazırlanan çorbaya tereyağı ve pul biber kavrulup üzerine dökülür, birkaç adet kavrulmuş nohut serpiştirilip servis edilir.

Şimdiden afiyet olsun.

En Lezzetli Çorba Çeşitleri...
** Soğan Çorbası nasıl yapılır? 
En iyi çorba tariflerinden Soğan Çorbası yapmak için gerekli malzemeler nelerdir?  Evde Soğan Çorbası yapabilmek için hangi malzemeler gereklidir?

En lezzetli çorba tariflerinden Soğan Çorbası yaparken nelere dikkat edilir? İşte sizlere Türk mutfağı şeflerinden Mehmet Kudat'ın kaleminden Soğan Çorbası tarifi..

Bağışıklık Sistemi Güçlendiren Soğan Çorbası Nasıl Yapılır?
Mekan Yazarı Mehmet Kudat

En İyi Çorbalardan Soğan Çorbası İçin Kullanılan Malzemeler Nelerdir?

*     4-5 Adet Kuru Soğan
*     1-2 Diş Sarımsak
*     1 Yemek Kaşığı Tereyağı Ya Da Margarin
*     1 Yemek Kaşığı Sıvıyağ
*     3 Yemek Kaşığı Un
*     1 Litre Et Suyu 
*     Tuz, 
*     Kekik, 
*     Kırmızıbiber

Soğan Çorbası Üzeri İçin:

*     4 Dilim Ekmek
*     Yarım Su Bardağı Parmesan Ya Da Kaşar Peyniri Rendesi

Soğan Çorbası Yapılış Tarifi:

Soğanları ince ince piyazlık, sarımsakları minik minik doğrayın. Doğradığınız soğanları, sarımsağı ve yağı tencereye alıp soğanlar altın rengi oluncaya kadar kavurun.

Soğanların üzerine 3 yemek kaşığı unu ekleyip 2 dakika kadar kavurun. Üzerine azar azar 1 litre et suyunu ekleyin. Baharatlarını ekleyerek 10 dakika orta ateşte kaynatın.

Pişen çorbanın altını kapatın. Tencerenin ağzı boyutlarında ufalttığınız ekmeği çorbanın üzerine koyun. Üzerine peynir rendesini serperek, peynirlerin üzeri kızarıncaya kadar fırınlayın. Fırından çıkartıp ekmekleri ile birlikte çorba kaselerine bölüştürün.

Afiyet olsun ...

En Lezzetli Çorba Çeşitleri...
** Karalahana Çorbası Tarifi...
Şef Jülide Başkur

Karalahana Çorbası nasıl yapılır? Yöresel mutfaklarımızda en iyi çorba çeşitlerinden Karalahana Çorbası yapmak için kullanılan malzemeler nelerdir? Nefis çorba tariflerinden evde Karalahana Çorbası yapmak için Türk mutfağı şeflerinin özel çorba tariflerinden faydalanmak istermisiniz?

İşte Sizlere Ünlü Şeflerden Jülide Başkur' Un Özel Çorba Tarifi Olan Karalahana Çorbası...

Yöresel Çorbalarımızdan Karalahana Çorbası Nasıl Yapılı?
En İyi Çorbalardan Karalahana Çorbası Yapabilmek İçin Kullanılan Malzemeler Nelerdir?

*     1 Demet Kara Lahana
*     1 Adet Kuru Soğan
*     1 Yemek Kaşığı Tereyağı
*     1 Tatlı Kaşığı İç Yağı
*     1 Yemek Kaşığı Zeytinyağı
*     1 Yemek Kaşığı Biber Salçası
*     175 Gr Haşlanmış Barbunya
*     2 Yemek Kaşığı Yıkanmış Pirinç
*     1 Yemek Kaşığı Mısır Unu
*     6 Su Bardağı Su
*     Tuz, Karabiber, 
*     Pul Biber, 
*     Kırmızı Biber

Karalahana Çorbası Yapılış Tarifi:

Bir Tencerede  Dondurulmuş Barbunya Ları Haşlayalım.  Karalahanaları ayıklayıp bol su ile yıkayalım sonrasında doğrayıp tuz ile ovarak acısını çıkaralım ve yıkayarak tuzunu alalım.

Tencereye zeytinyağı ve iç yağı koyup bir baş soğanı yemeklik bir şekilde doğrayalım ve kavuralım. 

Kavrulan soğanlara biber salçası ilave edelim, daha sonra ayıklayıp temizlediğimiz karalahanaları ilave edip kavuralım içerisine yıkadığımız pirinçleri haşladığımız barbun yaları ilave edip baharatları da koyduktan sonra suyu ilave edip kaynamaya bırakalım. 

Çorba piştikten sonra mısır ununu biraz çorbanın suyu ile açıp ilave edelim. Bir iki taşım kaynattıktan sonra çorba servise hazırdır. İsterseniz kırmızı biber ve tereyağı üzerine gezdirilir. 

Afiyet olsun...

En Lezzetli Çorba Çeşitleri...
** Alanya Mutfağında En İyi Çorbalardan "Gülüklü Çorba" 

Yöresel mutfaklarımızda lezzet şöleninin yaşandığı bu günlerde yöresel lezzetlerimiz sofraları süslüyor. En farklı yöresel çorbalarımızdan Gülüklü Çorba nasıl yapılır? Evde Gülüklü Çorba yapabilmek için hangi malzemelere ihtiyaç vardır? Bu güne kadar evinizde Gülüklü Çorba yaptınız mı? 

Antalya Alanya Mutfak Mirasına Tescillen "Gülüklü Çorba" yı Türk aşçı haberleri olarak Geleneksel Türk mutfağı şeflerimizin özel çorba tariflerinden Gülüklü Çorba yı sizler için araştırdık.

Geleneksel Alanya mutfağına özgü yemeklerin yapıldığı yöresel sofralarda Alanya gülüklü çorbası da merak konusu oldu. Evinde gülüklü çorbasını denemek isteyenlere, işte Alanya gülüklü çorbası tarifi detayları...

Alanya'nın geleneksel tatlarından olan gülüklü çorbası düğünlerde sıklıkla karşımıza çıkıyor.

Alanya düğünlerinde meşhur olan bu enfes tavuk etli, kıymalı ve nohutlu çorba neredeyse tek başına bir öğün niteliğinde diyebiliriz. Hülüklü çorba olarak da bilinen Alanya gülüklü çorbası nasıl yapılır diye merak ediyorsanız, buyurun çorbanın detayları...

Geleneksel Türk Mutfağı Yemek Arşivinde de Meşhur Yöresel Çorbalaradan "Hülüklü Çorba" Nasıl Yapılır?
Türk Mutfağında En İyi Çorbalardan Gülüklü Çorba İçin Kullanılan Malzemeler

*     250 Gram Kıyma
*     500 Gram Tavuk Eti
*     4 Su Bardağı Su
*     1 Kase Haşlanmış Nohut
*     1 Kahve Fincanı Pirinç
*     1 Adet Domates
*     1 Yemek Kaşığı Salça
*     1 Çay Kaşığı Karabiber
*     1 Çay Kaşığı Kırmızıbiber
*     1 Yemek Kaşığı Nane
*     1 Adet Limon
*     1 Yemek Kaşığı Tereyağı
*     Tuz
*     Sıvı Yağ

Nefis Çorba Tariflerinden Gülüklü Çorba Nasıl Yapılır?

Tavuk etini 5 su bardağı suyla birlikte haşlanmaya bırakın. Gülük adı verilen köfteler için kıyma, tuz, karabiber ve kırmızı biberi derin bir kasede yoğurun. Nohut büyüklüğünde minik köfteler haline getirin. Sıvı yağı kızdırıp köfteleri kızartın. Domatesi rendeleyin.

Çorba için tereyağını ve 2 yemek kaşığı sıvı yağı tencerede kızdırın. İçine salçayı ilave edip kavurun. Domates rendesini ekleyip kavurmaya devam edin. Haşladığınız tavuğun suyunu tencereye ekleyin. Üzerine 3-4 bardak daha sıcak su ilave edip kaynamasını bekleyin.

Kaynayan çorbaya pirinç ve tuzu ekleyip 5 dakika daha kaynatın. Ardından köfteleri, haşlanmış nohutu ve didiklenmiş tavuk etini ekleyin. Bir taşım daha kaynattığınız çorbaya naneyi ve limon suyunu ekleyip ocaktan alın. Afiyet olsun…

En Lezzetli Çorba Çeşitleri...
**En Beğenilen Çorbalardan Ovmaç Çorbası Nasıl Yapılır?

Ovmaç Çorbası nedir? En sevilen çorba tariflerinden Ovmaç Çorbası nasıl yapılır? Evde Ovmaç Çorbası yapabilmek için hangi malzemelere ihtiyaç vardır? Peki bu güne kadar Ovmaç Çorbası yaptınız mı? 

En Beğenilen çorbalardan Ovmaç Çorbası için Türk mutfağı şeflerimizin özel çorba tariflerinden faydalanmak istermisiniz? İşte Sizlere başarılı şeflerimizden "Doç. Dr. Üyesi Şef Yılmaz Seçim" in Özel Kaleminden Ovmaç Çorbası Tarifi...

En eski çorbalardan Ovmaç Çorbası nasıl yapılır?
Bağışıklık sistemine faydalı kış çorbalarından Ovmaç Çorbası için Kullanılacak Malzemeler

*     1 su bardağı yeşil mercimek
*     6 su bardağı et suyu
*     1 su bardağı un
*     2 yemek kaşığı tereyağ
*     1 yumurta
*     1 tatlı kaşığı nane
*     1 tatlı kaşığı tuz

Osmanlı Saray mutfağı çorbalarından Ovmaç Çorbası için İşlem Basamakları

Ovmacı yapmak için:
1 su bardağı un tepsiye yayın. Bir el ile su serpip diğer elinizle unu ovcalayın. Şehriye taneleri gibi taneler yapın ve elekten geçirin. Büyük taneleri ayırarak çorbaya ilave edin. Mercimeği önceden haşlayıp et suyu ile ateşe koyun.

Et suyu kaynamaya başlayınca hazırladığınız ovmaçları yavaş yavaş ilave edin. Topaklanma olmaması için yavaş yavaş ilave edin. Ocaktan almaya yakın tuz ve naneyi ilave edin ve bir iki taşım kaynatın.

Ocaktan alınca kırmızıbiberle kızdırılmış tereyağını üzerine gezdirin. Selçuklu mutfağının en güzel çorbalarından biri daha menümüzde idi. afiyet olsun...

En Lezzetli Çorba Çeşitleri...
**Bağışıklık Siteminin İlacı Un Tarhanası Çorbası Nasıl Yapılır?
Yeliz Tezcan Bingöl

Kış ayları yaklaşıyor. Havaların yavaş yavaş soğumasından dolayı geleneksel Türk mutfağında kış hazırlıkları ‘da bitmek üzere. Soğuk kış günlerinde bağışıklık sistemimizi güçlendiren en önemli çorbalardan biride Un Tarhanası Çorbası..

Peki bu güne kadar evinizde Un Tarhanası Çorbası yaptınız mı? Un Tarhanası Çorbasında kullanan malzemeler nelerdir? Bu Gün sofralarınızı Un Tarhanası Çorbası ile başlatmak istermisiniz? İste sizlere Türk aşçı haberleri sıkı takipçilerinden olan “Yeliz Tezcan Bingöl” ün Muğla mutfağında yapmış olduğu Un Tarhanası Çorbasının tarifi ile buluşturmak istiyoruz.

Geleneksel Türk Mutfağında En İyi Çorbalardan Muğla Mutfak Kültüründe Un Tarhanası Çorbası Nasıl Yapılır?
Sağlığımız Açısından Kış Aylarında Bağışıklık Sistemimizi Koruyan Un Tarhanası Çorbası İçin Kullanılan Malzemeler Nelerdir?

*     6 Yemek Kaşığı Tepeleme Un Tarhanası
*     Yarım Çay Bardağı Zeytinyağı 
*     1 Yemek Kaşığı Tereyağı
*     Yarım Yemek Kaşığı Karışık Domates, Biber Salçası 
*     1 Tane Domates
*     2 - 3 Diş Sarımsak 
*     Tuz
*     Kuru Nane
*     5 Su Bardağı Su 

Muğla Mutfak Kültüründe En Sevilen Çorbalardan Un Tarhanası Çorbası Yapılış Tarifi;

Tencereye önce zeytinyağını sonra tereyağını koyuyoruz. Salçaya da ekleyip kavuruyoruz. Domatesin kabuklarını soyup rendeliyoruz. Domatesi de ekleyip kavrulunca tarhanayı ekleyip birkaç dk kavuruyoruz. Daha sonra azar azar suyu ilave edip sürekli karıştırarak pişiriyoruz. Ocaktan almadan tuzla dövdüğümüz sarımsakları ilave ediyoruz.

Üzerine arzuya göre kaşar rendesi veya kuru nane , pul biber serperek servis edebiliriz. Deneyeceklere AFİYET OLSUN...

En Lezzetli Çorba Çeşitleri...
**Balık Çorbası “Bodrum”
Şef Selma Atabey

Denizin kokusu taşına, toprağına sinmiştir Bodrum’un. Bodrumlu bu kokudan vazgeçebilir mi? Sofrasına kadar taşır bu kokuyu deniz aşığı Bodrum’lular.

Balık çorbası denince Muğla’nın her yerinde yapılsa dahi özellikle Bodrum akla gelir. Bodrum’da yapılan balık çorbaları dillere destandır. Taneli veya süzme şekilde yapılır. Ama en çok tercih edileni süzme şeklinde olanıdır. Şifa kaynağıdır diyeceğim ama sadece balık çorbası değildir şifa kaynağı olan. Çorbanın kendisidir aslında. Birde sebzeler ve Omega 3, omega 6 kaynağı olan balıkla yapılınca tabi faydası katlanır.

Çorba nedir peki?

Eski -halk- Latince Suppa (sıvı gıda, çorbada ıslatılmış ekmek) kökenli olan ve 1650 yılında Fransızca Soupe (Eski Fr. souppe) kelimesinden İngilizce'ye "Soup" olarak geçen "Çorba", Türkçe'ye ise Farsça'dan geçmiştir. Farsça "şorba" ya da "shorba (shorbağ)" kelimesinden gelen Çorba "tuzlu haşlama" anlamındayken "shor" kelimesi tuzlu , "ba" ise haşlama anlamına gelmektedir. Çorba Kafkaslar, Ortadoğu, Orta Asya, Balkanlar ve Anadolu’da küçük telaffuz farklılıklarıyla isimlendirilmiş. 

“Şorpa”, “Çorba”, “Ciorba”, “Şorpo”, “Şulpa” ve hatta “Hurpa” olarak biliniyor.

Çorba, suyu fazla olan bir yemek çeşididir. Türkçe sözlükte Farsça “şorba” olduğu belirtilirken sebzeyle veya etle hazırlanan sıcak sulu içecek diye tanımlanmaktadır. Gerçekten dilimizde çorbayı yemek yerine içmek ifadesi kullanılır. Sanki yemek değilde içecekmiş gibi bir ifade kullanılmasına rağmen başlı başına bir öğündür aslında.

Ayrıca çorba etmek (bir şeyi karıştırmak.), çorba gibi (pek sulu yemek), çorba içmeye çağırmak (yemek yemeğe çağırmak), çorbada tuzu bulunmak (bir iş ya da görevde az da olsa emeği geçmiş olmak.), çorbaya dönmek (karmakarışık duruma gelmek, içinden çıkılmaz bir durum almak) gibi deyişler Türk mutfağında çorbaların maddi olmayan kültüre yansımaları olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çorba, mideyi rahatlatan ana yemek öncesinde tüketilen sağlık açısından zengin besinlerin kullanıldığı bir başlangıç yemeğidir diye tarif edilir uluslararası yemek çeşidi olarak. Ama Ülkemizde çorba her öğünde içilen, tek başına öğün olabilen, hatta birçok yerde kahvaltı olarak, bazen de uzun geçen geceyi bitirmek için kullanılan bir yemek çeşididir.

Çorbanın tarihsel kökeni ise ilk çağlarda henüz ateşe dayanıklı kaplar bulunmamışken, çorba, suyunun içine kızgın taşlar atılarak pişiriliyormuş. 

İlk çorbalara bakıldığında daha çok buğday ile yapılan çorbalar olunca, fonetik olarak da birçok yerde benzer isimlerle bilinince çorbanın Anadolu’dan çıktığını söylemek yanlış olmaz sanırım. İlave olarak tarhananın Orta Asya’dan Anadolu’ya geçen Türklerin üretimi olduğunu da biliyoruz.

Eski kaynaklar bakıldığında Hitit çivi yazılı metinlerinde çorba şeklinde tükettikleri bir yemekten bahsediliyor. Tarihte bilinen ilk balık çorbası tarifi 1871’de Szeged’de Rozi Teyzenin Tarifleri kitabında yayınlanmıştır: Balıkçı Usulü Biberli Balık Çorbası. O tarihlerden itibaren de ülkenin en sevilen yemekleri arasına girmiştir.

Balık Çorbası “Bodrum”

"Melceüt Tabbahin" (Aşçıların Sığınağı)'nda Balık Çorbası tarifi;
Türklerin ilk basılı yemek kitabı olan "Melceüt Tabbahin" (Aşçıların Sığınağı)'ndan 1947 yılında Turan Aziz Beler'in yeni yazıya çevirip bir görgü kitabının ekinde yayınladığı bize özgü bir balık çorbası tarifinde Muğla balık çorbasına benzerlik gösterdiğini söylemek mümkündür. Tarifi olduğu gibi aktarıyorum;

Bir okka (1212 gram) levrek veya kefal balığı alınarak iyice yıkamalı ve bir kenara bırakılmalı. Yarım okka soğanı ince doğrayıp kırk elli dirhem (120-150 gram) zeytinyağını bir miktar tuzla kavurmalı. Bir tutam nane ve maydanozu iyice yıkayıp onları da karıştırarak bir miktar tekrar kavurduktan sonra yarım okka kadar keskin sirkeyi üzerine koyarak adamakıllı kaynatmalı. Temiz bir ince bezden süzerek tekrar büyücek bir tencerenin içine koyup balıkların ilavesi ile ateş üzerine koymalı. 

Orta piştikten sonra, balıkları çıkarıp suyu tekrar ince bir bezden süzmeli. Balıkları da kılçık ve üzerlerindeki zarlardan ayırarak her parçasını ayrı ayrı alıp muntazam bir surette tabaklara dizmeli. Sonra kafi miktarda yumurtanın yalnız sarısını alıp bir kap içinde çalkaladıktan sonra ince bezden süzülmüş su ile karıştırarak hafif ateşte yumurtanın kokusu gidinceye kadar pişirilerek kafi miktarda limonun suyunu da içine sıkmalı.

Ateşten indirip muntazam dizilmiş olan balıkların üzerlerine dökerek tabaklara taksim edilmeli ve dövülmüş tarçını da üzerine ekip beş on saat kadar soğukta bırakmalı, çünkü iyice soğutmak şarttır.

Son olarak tarifimizde balık çorbasının balığın kendisinden değil, orfoz veya lahos balığı kafasından yapıldığını göreceksiniz. Aslında balık çorbaları ya şekil ve lezzet olarak ikinci sınıf olabilecek balıklardan veya büyük balıkların kafalarından yapılır. Bunun iki sebebi vardır. Birinci sebep şekil ve lezzet açısından ikinci sınıf olan balığı değerlendirmek. İkinci sebep ise balık yumuşak bir et dokusuna sahiptir.

Besin değerini, lezzetini, yağını suyuna çözdürene kadar kaynatmayı sürdürdüğünüzde, balık suyun içerisinde parçalanır. Etini, suyunu, kılçığını, derisini ayırmak pek mümkün olmaz. Daha sert yapıya sahip, besin değeri açısından da zengin olan kafa tercih edilirse bu risk ortadan kalkacaktır. 

Gelelim Bodrum mutfak kültüründe balık çorbamızın tarifine;

Balık Çorbası “Bodrum”
Muğla mutfağında balık çorbasında kullanılan Malzemeler:

*     1 adet lağos ya da orfoz kafası
*     1 adet kuru soğan
*     2 adet patates
*     3-4 dal kereviz sapı
*     2 adet havuç
*     1 adet kırmızı (kapya) biber
*     Maydanoz
*     1 adet limon
*     1 adet yumurta sarısı
*     1 yemek kaşığı un
*     1 yemek kaşığı sıvıyağ ya da tereyağı
*     Karabiber
*     Tuz

Muğla yemek kültüründe En İyi Çorbalardan balık çorbası yapılış tarifi;

Yıkanmış, temizlenmiş balık kafası, bütün soğan, doğranmış patates, havuç, kereviz ve maydanoz ile beraber bir tencerede kaynayan suya ilave edilir ve yumuşayana kadar haşlanır. Haşlandıktan sonra süzgeçten geçirilir.

Süzülen çorba, tereyağı eklenerek tekrar ocağa konur, koyu bir kıvam alana kadar kaynatılır. Ayrı bir kapta limon suyu, yumurta sarısı ve unla terbiyesi hazırlanır.

Terbiye malzemesi, çorbadan alınan bir miktar su ile inceltilerek kaynamakta olan çorbaya ilave edilir. 8-10 dakika sonra çorba hazırdır. Servis edilirken, çorbaya tane karabiber atılır.

Evinizin bereketi, damağınızın tadı ve elinizin lezzeti eksilmesin. Sağlıkla kalın.

Et Nedir? Et Çeşitleri Nelerdir? Et'in Özellikleri...

  Et Nedir?  Et Çeşitleri  Nelerdir? Et'in Özellikleri... Türk aşçı haberleri ve güncel mutfak haberleri olarak aşçılık kütüphanesinde &...