Mekik Kek Sevenler Burada 'mı?
Tolunay SANDIKÇIOĞLU
Fransızların madeleine dedikleri bu kekler gerçekten de tadanları mest ediyor.
Madeleine Hikayesi şöyle ki;
Kral Louis XV, 1755 yılında Şato Commercy’de ilk kez bu kekleri tatmış ve tabii ki bayılmış. Geleneksel olarak midye kabuğu şeklindeki kalıplarda yapılan bu keklerin mucidi kayınpederinin aşçısı Madeleine Paulmier olduğu için de keklere onun adını vermiş.
Bir diğer hikayede ise, Madeleine adlı bir keşişin hac yolculuğundan tarifi getirdiği anlatılıyor. Başka hikayeler de var tabii, tarihçelerde rivayet bitmez.
Genelde sade hali çaya veya kahveye batırılıp yenen bu keklerin pek çok çeşidi olsa da ülkemizde en çok bademli ve vişnelisi seviliyor. Soğuyup beklediğinde kurabiye kıvamına gelen bu keklerin kendi gibi kalıpları da özel...
Bu kek ve kurabiye tariflerinde keklerin bir diğer özelliği edebiyat dünyasında da ünlü olmaları. Marcel Proust anılarında çocukluğundan bahsederken halasının çaya batırıp verdiği keklerden bahsediyor. Büyüdüğünde ise bir gün bir yerde bu keklerden bir parça tadıyor ve bütün çocukluğu gözlerinin önünde beliriyor. “Kayıp Zamanın İzinde” adlı romanında bir fincan çaya batırdığı Madeleine ile âdeta geçmişe yolculuk ediyor.
Fransız mutfağında Kek Sevenlere pek çok madeleine çeşidi ve tarifi olsa da benim uyarlamam şöyle:
250 gr. yumurta beyazı ile 250 gr. toz şekeri mikserle iyice çırpın, en az 7-8 dakika çırpmalısınız.
Ayrı bir kaseye 150 gr. un, 150 gr. toz badem (badem unu), 40 gr. mısır nişastası, 1 paket kabartma tozunu eleyin.
Çırptığınız yumurtaya unlu karışımı yavaş yavaş ekleyin.
Bu aşamada spatula kullanın. Önceden iyice kızdırmadan sadece erittiğiniz 200 gr. tereyağını ılındıktan sonra karışıma yavaş yavaş ekleyin.
Tereyağı ile yağladığınız kalıplara paylaştırıp 200 derece ısıttığınız fırına atın. 5 dakika sonra 150 dereceye düşürüp üstü renk alana kadar pişirin.
İsteğe bağlı olarak fırına atmadan önce üstüne badem, vişne, şam fıstığı, portakal şekerlemesi vb. batırabilirsiniz.
Afiyet, bal, şeker olsun.
Türk Aşçı Haberleri Not:
İlgili tarif Sn. Tolunay SANDIKÇIOĞLU hocamızın sosyal ağından alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder