30 Eylül 2021 Perşembe

unus Emre Akkor kimdir? Türk mutfağının bilinen şeflerinden Yunus Emre Akkor'un özel yemekleri hangileridir?

 Yunus Emre Akkor Kimdir?


Yunus Emre Akkor kimdir? Türk mutfağının bilinen şeflerinden Yunus Emre Akkor'un özel yemekleri hangileridir? Yazılı ve görsel basında sık'ça rastladığımız Yunus Emre Akkor hangi ülkelerin mutfakları hakkında çalışmaları var?

Osmanlı ve Türk mutfağı ve Osmanlı Saray mutfağı ile mutfak tarihimiz hakkında ciddi çalışmaları bulunan Yunus Emre Akkor için şef olmak hangi anlama gelmektedir?

Peki ünlü şef Yunus Emre Akkor mutfak ile ilk ne zaman tanıştı? En sevdiği yemekler hangileridir?

Geçtiğimiz günlerde Türkiye gastronomi haberlerinde kaynak olarak gördüğümüz şamdan Plus 'da Sn. Melih Türk başarılı şeflerimizden Yunus Emre Akkor ile yapmış olduğu ropörtajı kaynak göstererek Türk aşçı haberleri takipçileri ile de paylaşmak istedik. Bu arada ilgili röportajın fotoğraflarını çeken Sn. İsa arslan' ı da belirtmek isteriz.

Yunus Emre Akkor Kimdir?

Tüm mutsuzluklarım mutfakta son bulur...

Yunus Emre Akkor, kendisini zanaatkar aşçıbaşı olarak unvanlandırıyor. Başarılı şef yaşadığı coğrafyayla, kültürle ve tarihle iç içe yemeklere imza atıyor. Sultanahmet Galeyan Restoran’da bizleri ağırlayan şef Yunus Emre Akkor’la hem keyifli bir sohbet yaptık hem de özel tarifli muhteşem tatlarla bizleri lezzet yolculuğuna çıkardı.

Yunus Emre Akkor, çocukluk çağlarında başlayan aşçılık serüvenini kitaplarla, ödüllerle süsleyen bir şef. Akkor, 'Osmanlı Deniz Mutfağı' adlı kitabı ile World Cook Book Awards'da 2012 yılında en iyi balık kitabı ödülü ve 'Kayseri Mutfağı' isimli kitabı ile de 2020 yılında World Cook Book Awards'da dünyanın en iyisi ödülünü alarak akademik anlamda da başarısını tescillemişti. 

Sadece mutfakta değil akademik anlamda da Türk mutfağı için emek veren Yunus Emre Akkor, Altınbaş Üniversitesi Gastronomi Bölümü'nde öğretim üyeliği de yaparak gençlere deneyimlerini ve bilgi birikimini de aktarıyor.

Yunus Emre Akkor, Yaşadığı Coğrafyayla, Kültürle Ve Tarihle İç İçe Yemeklere İmza Atıyor...

Sizi tanıyarak baslayalım, egitiminiz, deneyimleriniz ve tabii mutfakla tanışmanız nasıl oldu?

Çocukluğum koca mutfaklı, envaiçeşit yemeklerin hazırlandığı aile mutfağımızda geçti diyebilirim. Mutfakta olmak o yaştan beri benim için terapi gibidir. Tüm mutsuzluklarım mutfakta son bulur. O yüzden de mutfağı, mutfakta olmayı, yemek yapmayı bir kariyer, bir iş veya bir para kazanma amacı gibi görmedim. 

Sanırım tüm bu yaklaşım işimde farklı olmayı ve farklı kalmayı sağladı. Zaman zaman kendi kendime kalınca ya bu mesleği yapmasaydım başka bir mesleğim olsaydı diye düşünüp içimin ürperdiğini hissediyorum. Yani aslında ne kadar büyük ve profesyonel mutfaklar yönetsem de asla kendimi işe gelmiş gibi hissetmiyorum. İnsanın işine böyle bir tutumla gitmesi gerçekten paha biçilmez.

Bizim için hazırladıgınız spesiyallerinizin en önemli özellikleri neler?

Hepsinin en önemli özelliği tarihten gelen lezzetler olması.

Burada olusturdugunuz mutfak, digerlerinden farkını nasıl ortaya koyuyor?

İnsanlar 20. yüzyıla kadar yiyerek hayatta kaldılar, 21. yüzyılda ise yiyerek ölüyorlar. Yediklerimiz her zaman sağlığımızı doğrudan etkiler. Burada tabii ki lezzetli yemekler yapıyoruz ama bizim için en önemlisi sunduğumuz yemeklerin insan sağlığına zarar vermemesinin yanı sıra şifalı olması.

Yunus Emre Akkor Kimdir?
Hepsi leziz hepsi özel ancak yine de 'gözbebegim' dediginiz yemeginiz hangisi?

Benim en çok yapmayı ve yemeyi sevdiğim yemekler alenazik, lebeniye çorba ve firik pilavı. Restoranda da en sevdiğim üçlü bunlar. Ama bir de çift pilavlı tandırımız var ki, oda dükkanın imza yemeği oldu.

Hangi ülkenin mutfaklarını seversiniz?

Çin ve İtalya mutfağını sevdiğim ülkelerdir.

Sizin için iyi bir sef olmak ne anlama geliyor? Kendinizi bu anlamda nasıl tanımlarsınız?

Her şeyin başında iyi bir insan olmak benim için çok önemli. İyi bir şef, başta geleneklerine bağlı kalarak mutfağını, kültürünü ve yemekleri en iyi şekilde temsil etmelidir. Sonrasında disiplin, koordinasyon, yönetim konusunda kendisini fazlasıyla geliştirmelidir. Ben elimden geldiğince tüm bunlara dikkat ederek çalışıyor ve tabii ki yöreleri, mutfakları ve malzemeleri tanımak için sürekli geziyorum.

Türkiye'de ve dünyada takip ettiginiz hatta belki de örnek aldıgınız isimler var mı?

Ben mesleğini sabırla, emekle, sebatla sanata dönüştürmüş ustaları takip eder ve gıpta ile izlerim. Çini ustası Adil Can Hoca, kebap yapmayı bana öğreten rahmetli Bekir Usta'm, ekmeklerimizin dünyadaki temsilcisi Hakan Doğan bu isimlerin başında gelir.

Yunus Emre Akkor Kimdir?Istanbul'daki lezzet duraklarınız neler?

Alısverisinizi nerelerden yapıyorsunuz, sokak lezzetleriyle bulusuyor musunuz? İstanbul'da genelde esnaf lokantalarını ve sokak lezzetlerini tercih ediyorum. İstanbul'da çok iyi malzemeye ulaşmak çok zor, bu yüzden de yemeklerle ilgili tüm alışverişlerimi genelde yöresinden ve üreticisini uzun zamandır takip ettiğim yerlerden almaya gayret gösteriyorum.

Alenazik...

Mangalda közledigimiz patlıcanları genis bir kabın içerisine alıp bardak altıyla eziyoruz. Iki defa süzülmüs bir süzme yogurt ilave edip karıstırıyoruz. Mangalda pisen kuzu sisi üzerine bırakıyoruz. Tereyaglı pul biberi üzerine ilave ederek servise hazır hale getiriyoruz.

Elmalı Baklava...

Elmayı rendeleyip suyunu iyice sıkıyoruz. Içine biraz tarçın, biraz ince kıyılmıs ceviz ilave edip harcımızı hazırlıyoruz. Iki ince baklavalık yufkayı hafifçe yaglayıp özel teknikle hazırladıgımız içi koyarak sarıyoruz. Dilimledikten sonra tereyag sürülen tepside 7-8 dk düsük ateste pisiriyoruz. Sonrasında tabaga alıp biraz dondurma, ceviz ve serbet olarakta üzüm pekmezi ilave edip sunuyoruz.

Mutfak Sırları...

Basarılı ve ödüllü sef Yunus Emre Akkor, iyi yemegin sırrını "Iyi malzeme, geleneksel pisirme teknikleri ve ustalık" olarak özetliyor. Istanbul'da iyi malzemeye ulasmanın zorluguna deginen Akkor, yemeklerle ilgili tüm alısverislerini yöresinden ve üreticisinden almaya özen gösterdigini söylüyor. Sef yöreleri, mutfakları ve malzemeleri tanımak için de sürekli seyahat ediyor.

Mastabe...

Pazıyı bir dakika haslayıp soguk suda beklettikten sonra sıkıyoruz. Istege göre ıspanak ve semizotu da kullanabiliriz. Altına sarımsaklı süzme yogurt koyup malzememizi üzerine yayıyoruz. Sonra üzerine badem, çörek otu ve susam ekleyip, zeytinyagı gezdiriyoruz

29 Eylül 2021 Çarşamba

Keşkül Nedir?

 Keşkül Nedir?


Keşkül Osmanlı Mutfağında tarihi II. Murad zamanına kadar uzanan enfes bir tatlıdır.

Osmanlı döneminde dervişler keşkül denilen Hindistan cevizi kabuğundan yapılan çanaklarla halktan tekkesi için para veya malzeme dilenirmiş.

Toplanan tüm malzeme ile yemekler ve tatlılar fakir fukaraya dağıtılırmış.

Mutfak tarihimizde  Keşkül Nedir dediğimizde Yapılan tatlı dervişlerin sürekli yanlarında taşıdığı çanaklarla fukaraya ikram edildiği için de tatlının adı fukara keşkülü veya keşkülü fukara diye adlandırılmış. 

Malzemeleri içerisinde bademler, fındıklar, fıstıklı, cevizler veya Hindistan cevizi olunca bu nasıl fukara keşkülü demeyin, çünkü o dönemde bu yemişler bugünkü gibi pahalı değil. 

Keşkül Nedir?
Osman Hamdi Beyin meşhur tablosu kaplumbağa terbiyecisi bir dervişin sırtındaki keşkül tasının görülebilmesi bakımından ilgi çekicidir.

Bugün bazı müzelerde bellerindeki keşkül tasları ile dervişler betimlenmektedir. 

Keşkül Nedir?Aslen bir gün önceden sübyesi hazırlanıp öyle yapılması gereken tatlı günümüzde pirinç unu veya nişasta gibi bağlayıcılarla yapılıyor.

İnternette pek çok tarifi olsa da orijinalinde öncelikle kullanılacak bademlerin toz haline getirilip üzerine dökülen sütün içerisinde 1 gün boyunca bekletilmek gereklidir. 

Aynı şekilde pirinçlerin de suyun içinde 1 gün boyunca bekletilmesi ve sonrasında hepsinin krema haline gelecek şekilde kıyılarak ufaltılması gerekir.

En sonunda toz haline gelmiş bademler, krem kıvamına gelen pirinçler ve şeker ile birlikte kaynayan süte ilave edilerek pişirilir.

Soğuduktan sonra üzerine Antep fıstığı, fındık veya ceviz konularak servis yapılır. 

Keşkül Nedir?
Not: Sn. Tolunay Sandıkcıoğlu hocamızın sosyal ağından alıntıdır.

Amerika New Jersey 'de Sofra Türk Mutfağı Lezzetleri...

 Amerika New Jersey 'de Sofra Türk Mutfağı Lezzetleri...


Yaklaşık iki ay önce hizmet vermeye başlayan ve geçtiğimiz haftasonu; Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan ve New York Başkonsolosu Reyhan Özgür'ün katılımlarıyla, New Jersy'nin East Brunswick bölgesinde bir Türk restoranı açıldı: SOFRA Turkish & Mediterranean Cuisine.

Amerika New Jersey 'de Sofra Türk Mutfağı Lezzetleri...
Türk mutfağını Amerikalılara ve halihazırda Türk mutfağını seven her kesime en kaliteli, en lezzetli ve en iyi sunumlarla sağlamayı hedef edinen üç ortak Hicri Ataş, George Orz ve Müslüm Arslan tarafından açılan mekana, hem New Jersey'den hem de çevre eyaletlerden yoğun ilgi var.

Toplam 300 kişilik kapasitesi ile New Jersey'nin en büyük Türk restoranı konumundaki 'SOFRA', güler yüzlü personeli, temiz hizmet anlayışı, müşteri memnuniyeti, başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz tarzda ilginç şovlar eşliğinde gerçekleştirdikleri sunumları ve tabii ki damak çatlatan lezzetleriyle görülmeye değer bir mekan. 

Amerika New Jersey 'de Sofra Türk Mutfağı Lezzetleri...

Oldukça ferah ve sade döşenmiş mekanda, aileler ve büyük gruplar için büyük masalar da mevcut ve mekanın genişliği sayesinde herkesin rahat etmesi sağlanmış. Sofra'nın en iddialı lezzetleri arasında 'Sofra Plate' (Güveçte Sofra) ve 'Sultan Sofrası'nı örnek verebiliriz.

Sofra Plate, yarı ızgara yarı güveçte ve güvecin üzerine yöresel mutfaklarımızdan ve Türk mutfağı şeflerinin elinden lavaş ekmek kapatılarak pişirilen, minimum dört kişilik porsiyonda bir et yemeği. Güvecin üzerinde kabaran Sofra Türk Mutfağı Lezzetlerinden lavaşı sunum esnasında adeta bir şovla, şef, masada gelip açıyor. Sultan Sofrası ise, ortasında alev yanan karışık bir kebap tepsisi. 

Tabii bu ürün de masaya getirildiğinde kendi başına şov yapıyor ve porsiyonu minimum dört kişilik. Her ikisi de kalabalık gruplar tarafından tercih edilen bu lezzetlerin sunumunu, haberimizdeki videolardan izleyebilirsiniz. Karışık ızgara ve tüm kebap çeşitleri ile deniz mahsulleri de restoranın en beğenilen lezzetleri arasında.

SOFRA Turkish & Mediterranean Cuisine, 415 Route 18 South East Brunswick, NJ 08816 adresinde meraklılarını bekliyor. Rezervasyon için 732-955 6770 nolu telefonu arayabilirsiniz.

Amerika New Jersey 'de Sofra Türk Mutfağı Lezzetleri
Açılışta Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TC Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan ve New York Başkonsolosu Reyhan Özgür şeref konuklarıydı.

En İyi Patlıcan Musakka Nasıl Yapılır?

 En İyi Patlıcan Musakka Nasıl Yapılır?


Geleneksel Türk mutfağında en iyi patlıcan yemeklerinden Patlıcan Musakka nasıl yapılır? Evde Patlıcan Musakka yapabilmek için Türk mutfağı şeflerinin nefis tariflerinden faydalanmak istermisiniz? Patlıcan Musakka yaparken nelere dikkat edilir? en farklı yöresel mutfaklarımızda musakkanın Püf noktası nelerdir?

Geleneksel Türk mutfağında birbirinden farklı musakka çeşitlerinden Patlıcan Musakka için hangi patlıcanlar kullanılır? Patlıcan Musakka nasıl pişirilir?

En İyi Patlıcan Musakka
En İyi Patlıcan Yemeklerinden ve En Sevilen Yemek Tariflerinden Patlıcan Musakka İçin Malzemeler

*     3 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ
*     2 Adet Orta Boy Kuru Soğan
*     4 Adet Orta Boy Çarliston Biber
*     5 Adet Orta Boy Patlıcan
*     400 Gram Az Yağlı Kıyma
*     2 Yemek Kaşığı Domates Salçası
*     1 Çay Kaşığı Tuz
*     2 Çay Kaşığı Karabiber
*     2 Çay Kaşığı Kimyon
*     3 Adet Domates
*     1 Su Bardağı Su

En Meşhur Patlıcan Yemeklerinden Patlıcan Musakkanın Patlıcanları Kızartmak İçin: 

*     1 su bardağı ayçiçek yağı

En İyi Patlıcan Musakka
Patlıcan Musakka Tarifinin Püf Noktası Nedir?

Tuzlu suda beklettiğiniz patlıcanları, suyunu iyice sıkıp kuruladıktan sonra kullanın.

Patlıcan Musakka Tarifi Nasıl Yapılır?

Patlıcanların uç kısımlarını aldıktan sonra kabuklarını alacalı şekilde soyun.Halka halka kestiğiniz patlıcanları, acısının çıkması için bol tuzlu suda bekletin.

Sıvıyağını tavada kızdırın ve yemeklik doğradığınız soğanları üzerine ekleyip pembeleşinceye kadar kavurun. Üzerine biberi ilave edip kavurmaya devam edin.

Patlıcanın faydaları nelerdir?

Patlıcanın faydalarını, güçlü kemikler oluşturma, osteoporozu önleme , anemi semptomlarını azaltma gibi birçok faydasını sıralayabiliriz. Patlıcanın sağlığımıza faydaları açısından geniş bir yelpazesi bulunmaktadır. Patlıcanın faydalarından yararlanmak için hem yemeklerinize ekleyerek hem de közlenmiş olarak tüketerek yararlanabilirsiniz. Patlıcanın faydalarını sizler için sınıflandırdık. Çiğ patlıcanın faydaları, közlenmiş patlıcanın faydaları nelerdir sorusunun cevabını öğrenmek istiyorsanız, detaylar haberimizde…

Patlıcanın sağlığımıza çeşitli faydaları bulunmaktadır. Patlıcanın faydalarını kısa bir şekilde özetleyecek olursak; kemik erimesini önlemek, kansızlığı gidermek, kilo vermeye yardımcı olmak, şeker hastalığı riskini düşürmek gibi çeşitli faydaları bulunmaktadır.

En İyi Patlıcan Musakka Patlıcan Lif kaynağıdır...

Lif, mide-bağırsak sağlığı ve düzenli bağırsak hareketleri için patlıcan gereklidir. Dışkınızı toplar, böylece sindirim sisteminiz daha rahat bir şekilde çalışır. Patlıcan aynı zamanda lif, besinlerin emilimini ve gıdaların işlenmesini kolaylaştıran gastrik sıvıların salgılanmasını da sağlar.
Patlıcanın içerisinde yer alan lif miktarı aynı zamanda kalp hastalıklarında da azalma ile ilişkilendirilmiştir, çünkü ateroskleroz , kalp krizi ve felç ile sonuçlanan arterleri ve damarları tıkayabilen kötü LDL kolesterolünü ortadan kaldırır .

Patlıcan Kilo vermeye yardımcı olur...

Patlıcan az miktarda yağ veya kolesterol içerdiğinden, kilo vermeye çalışan veya obezite ile savaşan insanlar için çok sağlıklı bir besindir. Patlıcanın lif açısından zengin olması da kilo vermeyi sağlamasında büyük bir etken taşımaktadır. Yoğun lif miktarı ve doyurucu etkisi sayesinde patlıcan, aşırı yemenin önüne geçer bu nedenle de kilo verme şansını arttırır.

Patlıcan Kanseri önler...

Lifin yararlı etkileri ile birlikte patlıcanlar çeşitli hastalıklara karşı vücut direncini arttırmaktadır. Patlıcanlar da çok çeşitli hastalıklara ve hastalıklara karşı vücudun en iyi savunma hatlarından biri olan büyük antioksidan kaynaklarıdır. Patlıcanlar, beyaz kan hücrelerinin üretimini ve aktivitesini stimule ettiğinden, bağışıklık sisteminin önemli bir parçası olan C vitamini içerir. Ayrıca patlıcan, doğal bir antioksidan ve esansiyel bir mineral olan manganez içerir.

Patlıcan Kemik sağlığını geliştirirler...

Patlıcanın kemik sağlığına, kemik degradasyonu ve osteoporoz riskinin yüksek olduğu insanlar için çok iyi birtakım faydaları vardır.

Fenolik bileşikler patlıcanlara ve diğer birçok meyvelere eşsiz renklenme sağlayan şeydir. Bu bileşikler ayrıca osteoporozun azaltılmış işaretlerine daha güçlü kemiklere ve artmış kemik mineral yoğunluğuna da bağlanmıştır. Patlıcanlar aynı zamanda kemik sağlığına iyi gelen bol miktarda demir ve kalsiyum içermektedirler.

Patlıcanın Anemiyi önler...

Demir eksiliği beraberinde ölümcül hastalıkları da getirebilir. Demir eksikliği beraberinde anemi (kansızlık) hastalığının ortaya çıkmasına neden olabilir. Patlıcan içerisinde yüksek miktarda D vitamini barındırmasından dolayı, anemi hastalığının önüne geçmektedir. Patlıcanın içerisinde kırmızı kan hücrelerini arttıran mineraller bulunmaktadır.

Demir ve bakır minerali birleştiğinde vücutta kan üretimi olacaktır. Bu iki mineral vücutta bulunmadığında kan üretimi gerçekleşmez. Demir ve bakır minerali kırmızı kan hücresi üretiminin artmasına yardımcı olmaktadır.

Damarlarınızın içinden geçen daha sağlıklı kırmızı kan hücreleri ile, enerji ve güçte gözle görülür bir artış göreceksiniz, bu da yorgunluk ve stres hissini ortadan kaldıracaktır.

Patlıcan Beyin fonksiyonlarını geliştirir...

Patlıcan içerisinde bolca bitkisel besin içermektedir. Bu bitkisel ağırlıklı besinler, vücudunuzu serbest radikal aktiviteye karşı savunmakla kalmaz, vücudunuzu ve beyninizi toksinlerden ve hastalıklardan korurlar, aynı zamanda beyne kan akışını da arttırırlar. Beynine daha fazla oksijen bakımından zengin kan göndererek, hafıza ve analitik düşüncelerin güçlerini kuvvetlendirmek için nöral yolları uyarırlar.

Aynı zamanda patlıcandaki potasyum, beyin güçlendirici görevi görmektedir.

Patlıcan Diyabet Yönetimi...

Yüksek lif içeriği ve düşük miktarlarda çözünür karbonhidratları nedeniyle, patlıcanlar diyabetin yönetimi için ideal bir besindir. Patlıcanların nitelikleri, onları vücuttaki glikoz ve insülin aktivitesinin düzenleyicisi olarak yararlı kılmaktadır. İnsülin seviyeleri stabil olduğunda ve vücut kan şekeri içinde şiddetli dalgalanma, diyabetin potansiyel olarak tehlikeli tarafını engelleyebilir.

Patlıcan Patlıcanın besin değerleri...

Patlıcan zengin bir besin kaynağıdır. İçerisinde: C vitamini , K vitamini , B6 vitamini , tiamin , niasin , magnezyum , fosfor , bakır , diyet lifi , folik asit , potasyum ve manganez içerir . Ayrıca patlıcan neredeyse hiç kolesterol veya doymuş yağ içermez.

Karaciğer sağlığını iyileştirir...

Araştırmalar patlıcandaki antioksidanların karaciğerin belirli toksinlerden korunmasına yardımcı olabileceğini öne sürmüştür.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı (Külliye) Mutfak Harcamaları Ne Kadar?

 Cumhurbaşkanlığı Sarayı (Külliye) Mutfak Harcamaları Ne Kadar?


Sayıştay'ın kamu kurumlarının mali faaliyetlerini izlediği 2020 raporuna göre Saray'ın üç ayrı kalemdeki mutfak harcamaları 2020'de yaklaşık yüzde 64 artarak 2020’de toplam 7 milyon 414 bin TL oldu.

Sayıştay’ın, kamu kurumlarının 2020 denetim raporları yayımlandı. Cumhurbaşkanlığı 2020 Yılı Sayıştay Denetim Raporu’na göre, Saray 2 milyar 896 milyon 174 bin lira harcama yaptı.

Son günlerde bazı gastronomi haberlerinde ve ilgili bazı gazetelerde külliye hakkında Nedir? Neden? Nasıl? Sorularına cevap verildi...

Raporda yer alan bilgilere göre, beslenme, gıda amaçlı ve mutfakta kullanılan tüketim malzemeleri ile, yiyecek ve içecek harcamaları 2019’da toplam 4 milyon 517 bin TL iken, bu kalemlerde yapılan harcamalar yaklaşık yüzde 64 artarak 2020’de 7 milyon 414 bin TL oldu.

Yolluklar için 2019 yılında 14 milyon lira harcama yapılırken, 2020 yılında bu rakam 8.4 milyon liraya, görev giderleri 1.4 milyar lira iken 1.2 milyar liraya, hizmet alımları 147 milyon lira iken 154 milyon liraya, temsil tanıtma giderleri 50 milyon liradan 32 milyona düştü.

Cumhurbaşkanlığı’nın "Tıbbi ve Laboratuvar Sarf Malzemeleri"  harcamaları da dikkat çekti. 2019 yılında yaklaşık 5 milyon lira harcama yapılan bu kalemde 2020 yılında yapılan harcama ise 51 milyon lirayı geçti.

Cumhurbaşkanlığı'nın 2019’da 11 milyon 73 bin TL olan "Bakım Onarım ve Üretim Malzemeleri" harcamaları yaklaşık 3 kat artarak  32 milyon TL’ye çıktı.

Cumhurbaşkanlığı 2020’de toplam 397 milyon 605 bin TL transfer ödemesi yaptı. Bu rakam 2019’da 420 milyon 158 bin TL idi. 

2020’de yapılan transfer ödemelerinin 377 milyon 605 bin TL’lik kısmı hazine yardımları iken; Cumhurbaşkanlığı’nın çeşitli dernek ve vakıflara (fuar ve festivaller) yaptığı ödemelerin izlendiği “Kar amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan transferler” hesabı 12.5 milyon TL’den 14 milyon TL’ye çıktı. Hane halkına yapılan yardımlar ise 5 milyon TL’den 6 milyon TL’ye çıktı.

ALÂ sos...

 ALÂ sos...


Dünyanın en zengin mutfaklarından biri olan Türk Mutfağında yeni bir lezzet keşfi gerçekleşti! Bu keşifle birlikte dünyada gastronomi alanında tatlı lezzetlerimizin daha da dikkat çekmesi hedefleniyor.

Dünyada ve ülkemizde özellikle salatalar ve yemekler için kullanılan Cafe De Paris, Sezar salata sosu gibi onlarca çeşit sos alternatifi varken, tatlılar üzerine yapılmış özel sosların sayısı yok denecek kadar az! Bu boşluğu fark eden ve üzerine giden157 yıllık ülkemizin en köklü gurme tatlıcısı Hafız Mustafa 1864 şefleri, Ar-Ge merkezlerinde yaptığı sayısız deneme sonucu sütten elde edilen ALÂ adı verilen özel bir sos geliştirdi.

Türk baklavası başta olmak üzere geleneksel tatlılarımıza farklı bir lezzet boyutu kazandırmak için geliştirilen ALÂ sos; hamurlu ve şerbetli tatlılardan, pasta çeşitlerine, sütlü tatlılardan, künefe ve trileçeye kadar onlarca çeşitte kullanılabiliyor.

Lezzet severlerden tam not alan ALÂ sosun, üzerine ilave edildiği her tatlıyı daha ALÂ bir lezzete ve hafifliğe kavuşturduğu için bu ismi aldığı belirtildi.

Dünyada ve ülkemizde özellikle salata ve yemek üzerine bin bir çeşit sos varken tatlı üzerine yapılmış özel sosların sayısı oldukça az olarak biliniyor. Gördüğü bu boşluğun üzerine giden 157 yaşındaki gurme tatlıcı Hafız Mustafa 1864’ün deneyimli şefleri, Ar-Ge merkezlerinde yaptıkları sayısız deneme sonucu, geleneksel tatlılarımız başta olmak üzere birçok tatlı çeşidinde kullanılabilen ve tatlılara lezzette boyut atlatan ALÂ adı verilen özel bir lezzet keşfine imza attı.

“İmza Soslardan İlham Aldık”

ALÂ sos...ALÂ sosun keşfinde, her ülkenin kendine özgü öne çıkan yemeklerindeki imza soslardan ilham aldıklarını belirten Hafız Mustafa 1864 Yönetim Kurulu Üyesi Eren Ongurlar, ALÂ sosu ortaya çıkış sürecine dair şu bilgileri verdi. Ongurlar;

“Ülkelerin mutfaklarıyla özdeşleşen yemeklerin tadını damak hafızamıza kazıyan özel soslar vardır. Türk mutfağında da tüm lezzetli yemeklerin arkasında aynı şekilde; domatesli, yağlı ya da yoğurtlu soslar bulunur. Ancak söz konu tatlılar olunca bu alanda özel soslarımız neredeyse yok denecek kadar az olduğunu gördük ve bu boşluğu kapatmak istedik. 

157 yıldır Türk Mutfağımıza birçok lezzeti kazandırmış bir lezzet ve kültür elçisi olarak; tatlı kültürümüze zenginlik katmak için sayısız denemeler gerçekleştirdiğimiz bir araştırma sürecine girdik. Bu AR-GE süreci içinde öncelikle; tatlı geleneğimizin önemli bir parçası olan şerbetli ürünlerimizin klasik tek tip lezzetine boyut kazandırmayı hedefledik” dedi.

Emre Ongurlar, sözlerine şöyle devam etti. Ongurlar; “Ham maddesini sütün oluşturduğu özel bir reçeteye sahip olan ALÂ sos ile birlikte misafirlerimiz yedikleri baklavanın ve diğer tüm tatlıların alâsını tatmış olacaklar. Yıllardır birlikte aile olduğumuz deneyimli ustalarımız ile pek çok denemenin sonrasında ALÂ sos ortaya çıktı. Böylece hem ülkemizde hem de dünyada daha önce görülmemiş, sadece bize özel olan bir ilk gerçekleştirmiş olduk” ifadelerini kullandı

Dünyanın Her Yerine Ulaştırılacak

İstanbul’da ve Dubai’de bulunan mağazaları ile yılda 40 milyondan fazla misafiri ağırlayan Hafız Mustafa 1864, ALÂ sosu tüm dünyaya tanıtmayı hedefliyor. Müşteri kitlesinin büyük bir bölümü yabancı turistlerden oluşan ve bu kitle sayesinde eşsiz Türk tatlılarını ve kendi adını dünyanın büyük bir bölümüne tanıtabildiklerini dile getiren Eren Ongurlar; “Birçok tatlıya lezzette boyut atlatan ALÂ sos, ülkemizin eşsiz tatlı kültürünü dünyaya tanıtmada önemli rol oynayacak “dedi.

Yöresel Diyarbakır Lezzeti "Perdeli Ciğer Kebabı"

Yöresel Diyarbakır Lezzeti "Perdeli Ciğer Kebabı"

Unutulmuş lezzet perdeli ciğeri gün yüzüne çıkarılıyor Diyarbakırlı işletmeci unutulmuş lezzetler arasına giren 'perde ciğerini' gün yüzüne 

Diyarbakırlı işletmeci unutulmuş lezzetler arasına giren 'perde ciğerini' gün yüzüne çıkarmak istiyor.

Diyarbakır'da, ciğer kebabının çeşitlerinden ve en iyi kebap tariflerinden perde ciğeri damak tadına düşkün olanlardan yoğun ilgi görüyor. Kentin en önemli yemeklerinden ciğer kebabı, hem yöre insanı hem de kenti ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerce sabah, öğle ve akşam, günün her saati 7'den 70'e herkes tarafından tüketiliyor. 

Yöresel Diyarbakır Lezzeti "Perdeli Ciğer Kebabı"
Diyarbakır'da yemek sektöründe işletmecilik yapan Cemil Çelikten, yöresel mutfaklarımızda yeni neslin pek bilmediği ama yıllar önce çok severek tüketilen perde ciğerini gün yüzüne çıkarmak istediklerini ifade etti. 

Çelikten, "Diyarbakır'da unutulmuş bir lezzet olan perde ciğeri halka yeniden tanıtmak istedik, uzun yıllardır unutulmuştu. Perde ciğeri Diyarbakır'ımızın kültürünü damak zevkini anlatan bir yemektir. 

Yöresel Diyarbakır Lezzeti "Perdeli Ciğer Kebabı"
Onu yeniden gün yüzüne çıkarmak bize gurur veriyor. Diyarbakır'da son birkaç yıldır perdeli ciğeri yaptıktan sonra artık yavaş yavaş diğer işletmelerde yapmaya başladı, bu bizi mutlu ediyor" dedi.

"Diyarbakır'ımızı en güzel şekliyle her yönüyle kültürünü yaşatmak istiyoruz"

Çelikten, Diyarbakır'ı en güzel şekilde yaşatmak istediklerini belirterek, en iyi sokak lezzetleri ve sakatat yemeklerinden "Biz perde ciğerini yeniden yapmaya başlarken Diyarbakır'ın kültürünü yaşatmak için, bu lezzetin kaybolmaması adına başladık. Şehrimizi en güzel ve her yönüyle tanıtmak istiyoruz. 

Yöresel Diyarbakır Lezzeti "Perdeli Ciğer Kebabı"
Bu aralar artık perdeli ciğere talep çok hatta müşterilerimiz gelmeden önce istiyor biz ona göre yapıyoruz ayarlıyoruz çünkü yapımı ciğer kebaba oranla daha zor. Biz bu yemek kültürünün kaybolmamasını ve daha çok kişiye ulaşmasını hedefliyoruz" diye konuştu.

Yemekten sonra tatlı yemek sağlıklı mı? Tatlının üzerine su içilirmi?

 Tatlı Ne Zaman Yenir?


Son zamanlarda sağlıklı beslenme açısından en önemli sorulardan biri tatlı ne zaman yenir? tatlı yemekten önce'mi yenir, yoksa yemek ten sonramı yada yemek bittikten ne kadar zaman sonra yenir? Türkiye gastronomi haberlerinde kaynak olarak kabul ettiğimiz Milliyet'in haberine göre;

Yemekten sonra tatlı yemek sağlıklı mı? Tatlının üzerine su içilirmi?

Tatlının her zaman yemekten sonra yenmesi gerektiğini düşünürüz. Peki, bu ne kadar doğru? Ünlü Türk mutfağı şeflerinden Pasta Şefi Didar Yanar, vazgeçemediğimiz tatlıları tüketmemiz gereken en doğru zaman hakkında bilgi verdi. İşte detaylar...

Yemek sonrası yenilen tatlı insülin şeker moleküllerinin yağa dönüşümünü sağlar. Früktozun yağa dönüşmesinden çok daha kolaydır. O yüzden yemek sonrası mümkünse bir süre şekerli şeyler tüketilmemelidir.

Tatlı yemek sıralamasında ilk önce yerini almalıdır hatta tatlı yoksa  Tatlı Ne Zaman Yenir sorusuna önce salata ile başlamalısınız. Tatlı ana yemekten önce yenirse kilo aldırmaz.

Yemeğe tatlı ile başlamanın iştah kestiği bu sebepten dolayı da fazla yemek yenmediği kanıtlanmıştır. Tatlının (özellikle osmanlı ve Türk tatlıları) önceden yenmesi beyinin yeterli glikoz aldığı sinyallerini göndererek kişinin kendini tok hissettiği deneylerle kanıtlanmıştır. 

Tatlı Ne Zaman Yenir?
Ana yemeğin sonunda yendiğinde ise beynin glikoz limitinin dolduğunu anlamasının zaman aldığı gözlenmiştir.

Peki, ya meyve yemekten ne kadar sonra yenmeli? Yemekten önce meyve yemek ne kadar sağlıklı?

Yemek sonrası meyve tüketmek ne kadar sağlıklı? sorusunun cevabı tatlı ile eş değer olarak gözükür. Meyvenin de içinde früktoz şekeri olduğu için onun yağa dönüşmesi daha kolaydır.

Yemek sonrası tatlı tüketmek yerine bol su içerek daha sağlıklı bir tercihte bulunabilirsiniz.

Rüyada Çiğ Et Yemek Ne Anlama Gelir? Rüyada Çiğ Et Yemek Nasıl Yorumlanır?

 Rüyada Çiğ Et Yemek Ne Anlama Gelir? Rüyada Çiğ Et Yemek Nasıl Yorumlanır?


Rüyada çiğ et görmek, iş yaşantısındaki sıkıntılar ve eğitimdeki sorunlar anlamına gelmektedir. Rüyada çiğ et yemek hayırlı ve güzel gelişmelerin yaşanacağına işaret etmektedir. Rüyada kırmızı çiğ et görmek ise hastalık ve maddi düşüşe işaret eder.

Rüyada çiğ et görmek, rüyayı gören kişinin hayatında olumsuz ve hayırsız olaylar yaşayacağına işaret edilir. Rüyasında çiğ et gören bir kişinin özellikle iş hayatında bazı aksilikler yaşanacak ve hatta bu aksilikler nedeni ile işten atılması bile söz konusu olacaktır. Eğer rüya sahibi öğrenci ise eğitim hayatında işler bir anda karışacaktır. Öte yandan rüyayı gören kişi veya bir yakını ciddi bir hastalığa yakalanacaktır.

Rüyada pişmiş et görmek, helal mal demektir. Sanılanın aksine et rüyaları hiçte iyi sayılmaz. Özellikle çiğ et daima kötüye yorumlanır. Hastalık, dert, sıkıntı, üzüntü olarak alınır. Rüyasında bir kasaptan et alan kimse hastalanır. et kokmuşsa durum daha da kötü sayılır. Cafer-i Sâdık rüyada eti Mal, Miras, Hüzün ve Musibet olarak yorumlamıştır.

Rüyada görülen et, eğer pismiş ise, mala işarettir. çiğ etin tümü, hastalık ve ızdırıpa işarettir. Kasaptan et almak, musibet ve kedere işarettir. Taze et ölüme ve gıybet etmeye de işarettir.

Rüyada çiğ et yemek, rüya tabirlerinde genel olarak rüyada çiğ et görmenin tam tersine ve hayırlı işlere yorumlanmaktadır. Rüyasında çiğ et yediğini gören kişinin şansı bir anda açılacak ve çeşitli alanlarda işleri rast gitmeye başlayacak. Özellikle ticaret hayatında eline bir anda para geçecek olan rüya sahibi kendi işini kurmayı isteyecek ve kısa zamanda kuracaktır. İş kurması ile birlikte işleri iyice açılacak olan rüya sahibi zengin olacak ve maddiyatın yanı sıra manevi huzura da kavuşacaktır.

Rüyada Yılan eti
Yılan eti düşman tarafından bir maldır. Eğer yılan eti pismiş olmayıp çiğse, onu yiyen kimsenin, düşmanının gıybetine düşmesine işarettir. Yırtıcı hayvanların eti, maldır. yırtıcı kuşların eti de böyledir. Domuz eti haram maldır. Pastırma görmek, ölüleri gıybet etmeye işarettir.

Bir kimsenin rüyada eliyle dokunmaksızın görmüş olduğu erkek deve eti, baba ve bir düşman tarafından meydana çıkacak mala işarettir. Eğer o ete eliyle dokunursa, o kimseye kaba bir düşman tarafından bir keder isabet eder.

Rüyada Deve sığır eti
Erkek deve etini pismiş olduğu halde yiyen kimse, bir adamın malini yer ve çokça hasta olur, sonra yine kurtulur, sığır eti zahmet, meşakkat ve az is yapmaya işarettir.

Rüyada kendi evinde yüzülmüş, parçalanmış koç eti gören kimse, tanımadığı bir adamla buluşur ve ziyafet yapmak suretiyle görmediği ve tanımadığı bir kimseyi davet eder veya birtakım dost ve arkadaş kazanıp onlarla mesrur olur.

Eğer kendi evinde yüzülmüş, ancak parçalanmamış koç eti görse, o kimsenin aniden göreceği bir bela ve musibete işarettir. Eğer koyun eti yağlı ise, o kimse bir ölünün malına varis olur.

Rüyada kırmızı çiğ et görmek, kötü günlerin başlangıcına ve maddi kayıpların olacağına işaret etmektedir. Rüyasında kırmızı bir çiğ et gören rüya sahibinin iş yaşamında işler istemeyeceği derecede bozulacak. Kötü gidişat ile birlikte alt üst olacak rüya sahibinin maddi kayıplara uğrayacağı ve bu durum sonucunda büyük üzüntü duyacağına işaret edilir. Aynı zamanda üzüntü sonrası bazı hastalıklar rüya sahibin kapısını çalacak ve bu kötü günler uzun yıllar boyu kişinin peşini bırakmayacaktır.

Rüyada çiğ et doğramak, rüya tabirlerinde harama bulaşmak ve haram kazanca işaret eder. Rüyayı gören kişinin gözünün bir anda döneceği ve yapacak olduğu işleri helal yoldan değil de haram yollardan elde edeceğine işaret edilir. Haram yollara bulaşacak olan rüya sahibi gelir elde edecek olsa da bu durum fazla sürmeyecek ve özellikle sağlık açısında zor duruma düşecektir.

28 Eylül 2021 Salı

Bin Çeşit Peynirden Pizza...

 Bin Çeşit Peynirden Pizza...


Fransız şef Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi: Bin çeşit peynir aynı pizzada

Fransa’da Julian Serry adlı bir şef, bir pizzaya yaklaşık bin çeşit peynir koyarak Guinnes Rekorlar Kitabı’na girdi. Dünyanın en bol çeşit peynirli pizzasını yapan Serri, amaçlarının Fransız peynirinin çeşitliliğine ve kalitesine dikkat çekmek olduğunu söyledi.

Parisli şef Julien Serri, peynir üreticisi Francois Robin ve YouTuber Morgan VS ile birlikte Guinnes Rekorlar Kitabı’na girmek için yeni bir girişimde bulundu. Serri, bir pizzaya 834 farklı Fransız peyniri ekleyerek yeni bir rekora imza attı.

Önce 500 peynirli bir pizza ile önceki rekoru kıracağını söyleyen Serri, Guinness Rekorlar Kitabı yetkilisi Lorenzo Veltri'nin dikkatli bakışları altında iddiasını bine yükseltti.

Geçen Cumartesi günü, Lyon’daki en iyi fuar ve festivallerden gastronomi fuarı Sirha’da düzenlenen etkinlikte Serri, "Bir pizzaya bin çeşit peynir eklemeyi başarabilir miyiz bilmiyorum ama deneyeceğiz. Bunu yapmaya çalışmak zaten Fransa'da kaliteli en az bin peynir çeşidi olduğu anlamına geliyor. En önemli şey bu" dedi.

Bin Çeşit Peynirden Pizza
Serri, gastronomi haberlerinde de yer alan yüzlerce peynir çeşidine zemin hazırlamak için pizza tabanını şekillendirmek için hamurları yukarı ve aşağı yuvarlarken dans etti.

Şefin yardımcılarından biri, İçlerinden biri, "500'den fazla peynir çeşidi var, yani bir buçuk kilo civarında. Hayatımda ilk defa bir pizzanın içine bu kadar peynir koyuyorum" diye konuştu.

Öte yandan Serri, pizzasında bin peynir çeşidine ulaşamadı, ancak çok yaklaştı. Peynir üreticisi Francois Robin, "834 hiç de fena bir rakam değil Tüm bu peynirlerle gurur duyuyorum. İyiler, Fransa'nın birçok farklı yerinden geliyorlar ve lezzetliler” açıklamasını yaptı.

2020'de Lyon'da bir pizza fırıncısı tarafından kırılan bir önceki rekor, bir pizzada 254 farklı peynir çeşidi içeriyordu. 30 santimetre çapındaki pizzada ioplam bir kilogram peynir kullanılmıştı.

Mutfak Terimleri Sözlüğü

 Osmanlı Mutfak Terimleri Sözlüğü


Osmanlı Mutfak Sözlüğü


osmanlıda mutfak terimleri nelerdir? yabancı mutfaklarda bilinmeyen terimlerin anlamını nasıl bulursunuz? doğrama tekniklerinde yabancı isimlerin türkçe anlamlarını nere bulabilirim diyenler... bilin meyen mutfak terimleri sözlüğü burada... işte sizlere hem osmanlı mutfağı terimleri, Türk mutfağı terimleri, saray mutfağı terimleri, fransız mutfağı mutfak terimleri, ingiliz mutfağı terimleri ve çok daha fazlası...

abd-i hakir: Değersiz kul-Müellif kendinden

ademiyân: İnsanlar

âdeta: Her vakitki gibi, bayağı

âdetası: Her vakitki gibisi

agavat: Ağalar

agaze:gûne: Bağırarak

ağaç çileği: Ahu dudu (Rubus idaeus).

aheste: Yavaş, ağır

ahra: En uygun

akça armudu: Armut çeşidi

âl: Evlât, sülâle

ale’l-husus: Özellikle

ate'l-umum: Genellikle

ali fakih eriği: Erik çeşidi

âmâde: Hazır

amel: !ş

anda: Orada

ânifen: Demincek, az yukarda armut; 

Meyve (Pyrus communis) 

arz: En âsân: Kolay

aseî: Bal

ashâb: Hz. Muhammed'in sohpetine ermek ve onu görmek şerefine nail olanlar asır: 

Zor âsi: İsyankâr

asma kabağı: Sebze (Lagenaria siceraria var. longissima)

asma yaprağı: Sebze (Vitis vinifera) 

astar: Sıvı maddeleri süzmek için kullanılan ince dokunmuş bez

asude: Aslı Arapça olup aside’den bozulmuş nişasta ile yapılan bir türlü helva 

atîka: Eski

ayıtlamak: Ayıklamak 

ayva: Meyve (Pyrus communis) ba'de’I-ihraç: Çıkardıktan sonra 

ba'de’l-izafe: Kattıktan, karıştırdıktan sonra ba’de'l-kat’: Kestikten sonra

ba'de’s-sahk: Ezdikten sonra 

ba'de’t-tathir: Temizledikten sonra 

ba'de't-teşekkür: Teşekkürden sonra 

ba'dehu: Ondan sonra 

bs'dezîn: Bundan sonra 

badem: Meyve (Primus amygdalus) 

badya: Ağzı geniş yayvan büyükçe kap 

bâis; Sebep

bâis-i dahk: Gülme sebebi baki: Kalan

bakîye: geride kalan, artan

bakla: Sebze (Vİcia faba)

bal kabağı: Sebze (Cucurbita maxima)

balık tutkalı: Jelatin

bamya: Sebze (Hibiscus esculenta)

bardaşa eriği: Erik çeşidi

bed': Başlama

bedîhî: Açık

beka: Devamlılık, bulunduğu halde kalma belki: Muhakkak

bende-i kem-bidâ'a: Az bilgili kul, bilgisi kıt kul

ber-minval-i muharrer: Yazıldığı üzere beyne'l- 

emasil: Benzerleri arasında 

beyne'i-Efrenc: Avrupalılarca 

beyzî: Yumurta biçiminde, oval 

bî-bedel: Eşi olmayan 

bî-nazir: Benzeri olmayan 

bî-payan: Sonsuz bi’i-tevzi: 

Dağıtarak biber: Bk: Karabiber

biberiye: Kokulu ot (Rosmarinus officinalis) 

bokal: Kavanoz

böğürtlen: Meyve (Rubus caesus) 

börülce: Sebze (Vigna sinensis) 

burjoie: Pirzola

butun: Karınlar, ‘Batn’ ın çoğulu 

canib: Yan, taraf, yön

cedîr: Uygun, lâyık 

cevanib-i erbaa: Dört taraf 

cevz-i bevva: Küçük hindistan cevizi, 

besbase (Myristica fragrans) 

cey'an: Aç, tok olmayan cezire: Ada

cism-1 vahid: Bir parça halinde, 

yekpare cümle: Bütün, hep 

cünd: Asker

ciiz'-İ âzami: En büyük parçası 

cüz'î: Az miktarda

çağla badem: Olgunlaşmamış badem

çâk birle: Parçalayarak

çalı fasulyesi: Kılçıklı fasulye

çarçûbe kâğıdı: Yağlı kağıt

çekirdek: kırat, tane, bir dirhemin onaltı da

biri =0.2 gr.

çendân: O kadar

çilek: Meyve (Fragaria vesca)

çimşir el: Şimşirden havan

dakik-i hâs(s): Has un

dakik-i saf: Saf, temiz un

dakketmek: Vurmak, döğmek

dalâlet: Sapma, yoldan çıkma

Dâr-ı na'im: Kur'anda geçen sekiz cennetten

dördüncü cennet, bolluk, bereket evi

defaten: Bir defada

demirhindi: Meyve (Tamarindus indica) 

der-akap: Hemen

dereotu: Kokulu bitki (Anethum graveolens) 

derun: İç taraf

dibek: Taştan ya da ağaçtan yapılmış büyük havan

dilşad: Gönlü sevinçli dirhem: Ağırlık ölçüsü 3.207 gr. 

divane: Deli

domates: Sebze. (Lycopersicum esculentum) 

dürûd-ı nâ-ma'dud: Sayısız dua, pek çok dua 

ebdân: Bedenler

ebegümeci: Yapraklan sebze olarak kullanılanbitki (Malva syivestris) 

ecsam: Cisimler

ecza: Cüzler, kimyasal madde (metinde sayılan maddeler) 

edmiga-i ehl-i tabiat: Zevk sahibi 

efkâr: Düşünce

Eflâk tuzu: Valakya (Romanya) dan gelen

irice tuz. Ulah tuzu da denir

efsun: Büyü

ehl-i işret: İçki ehli

eki: Yeme

el kevgiri: Delikli el kepçesi

elyak: Daha uygun, en uygun

elma: Meyve (Prunus domestica)

enginar: Sebze (Cynara scolymus)

enseb: En uygun

envâ: Çeşitler, neviler

erbab-ı zevk: Zevk sahibi

erguvan: Erguvan ağacı (Cercis siliquastrum)

erik: Meyve (Prunus domestica)

eser-i dil-nişîn: Hoşa giden eser

etbâ': Birine uyanlar

eti'me: Yemekler

eti'me-i atikâ: Eski yemekler

evân: Vakit, zaman •

evlâd ü âl: Peygamber ve soyunun çocukları

evrak: Yapraklar

eyyâm-ı hârre: Sıcak günler

fakat: Sadece

fasl-ı sayf: Yaz mevsimi

fasulye: Sebze (Phaseolus vulgaris)

fence: Bilimsel olarak, bilime göre

fevk: Üst

frenk patlıcanı: Yeşil domates

frenk teresi: Kokulu bitki (Tropaeolummajus)

frenk üzümü: Meyve (Ribes rubrum) 

gâh bî-gâh: Vakitli vakitsiz 

ganem: Koyun 

gayetü'l-gaye: En son derece 

gılzet: Kabalık, kalınlık 

gül: Çiçek (Rosa canina) 

güllâp: Gülsuyu gürcü kirazı: Bk. Taflan 

hadd-i İtidalde: Orta sınırda 

halâvet-bahş: Tatlılık bahşeden 

hamâyil: Muska

hamd-i bî-şümar: Sayısız övmeler, sayısız şükürler

hamiş: Ek

hardal: Baharat (Sinapsis arvensis) 

havsala: Mide . 

havuç: Sebze (Daucus carota) 

hayrü't-taâm: Yemeğin hayırlısı 

helmelenmek: Fasulye, nohut gibi taneli kuru yiyeceklerin kaynatıldığında nişastanın çökmesiyle oluşan koyu sıvı 

hemvar: Düz, uygun, daima 

hengâm-ı sayf: Yaz mevsim 

hıyar: Salatalık (Cucumis sativus)

hîn-i eki: Yeme zamanı 

hîn-i hacet: Gerektiği zaman 

hîn-i iktiza: Gerektiği zaman 

hîn-i tabh: Pişirme sırası 

hîn: An, zaman, sıra

hilâl: Meyvenin çekirdeğini çıkarmak için kullanılan âlet

hindiba: Yenilebilir bitki (Cichorium intybus) 

hoşhor: Yemesi hoş olan, lezzetli 

humuzet: Ekşilik, kekrelik hürde: Hurda, 

kmntı hususa: Özellikle

ıspanak: Sebze (Spinacia oleracea)

ihsan: Bağışlama, lutuf

ihtira: Yeni bir şey bulma

ihzar: Hazırlama

iktiza: Gerekme, lazım gelme

ilka: Bırakma, bırakılma

imlâ: doldurma

imtina: minnet, başa kakma

imtizaç: Uyum sağlama, kanşabilme

incir: Meyve (Ficus carica)

iptida: Önce

istimal: Kullanma

istofato: Estouffat, kapalı kapta yavaşça

haşlamak

işret: İçki

itidal: Aşırı olmama, ölçülü 

izafe: Ekleme, katma 

izâle: Yok etme, giderme 

kabak: Sebze (Cucurbita pepo) 

kabz: Avuç içi kabza: Bir avuç, bir tutam 

kaide: Kural

kakule: Baharat (Elettaria cardamomum) 

karabiber: Baharat. (Piper nigrum) 

karadut: Meyve (Morus nigra) 

karalahana: Sebze. (Brassica olarecea var. nigra)

karanfil: Baharat. (Eugenia caryophyllata) 

karavana: Yemek dağıtımında kullanılan dik kenarlı madeni kap 

karip: Yakın

karnıbahar: Sebze (Brassica oleracea var. botrytis)

karpuz: Meyve (Citrullus vulgaris)

kaşkaval: Tekerlek biçiminde sarımsı renkte

bir tür peynir

kat' birle: Keserek

kat' edip: Kesip

katı'ü'l-harare: Harareti kesici

kavata: Sert ve fazla kızarmayan bir domates

türü (Solanum capsicum grossum)

kavlayıp: Kabarıp, parça parça dökülüp

kavun: Meyve (Cucumis melo)

kaygan taşı: Bir çeşit ıslak taş

ke'1-ewel: Evvelki gibi

kehk: Kek

kelle şekeri: Külçe durumundaki şeker

kemal ile: Tam olarak

kemer patlıcanı: Sebze. Uzun mor patlıcan

(Solanum melongena)

kereviz: Sebze. (Apium graveolens)

kevgir: Delikli yuvarlak bakırdan büyük

süzgeç

kıl elek: Kıldan yapılmış ince elek

kınnai: İnce ip

kışr: kabuk, yemiş kabuğu

kıyma tahtası: Etin bıçak ya da zırh ile çekildiği tahta

kıyye: Ağırlık ölçüsü,!.282 kg. Bak 

Vakıyye kimesne: Kimse

kuş üzümü: Siyah, çok ufak taneli çekirdeksiz üzüm

kuwet-i bah: Cinsel güç

lâ-nazir: Eşsiz, benzersiz

lahana: Sebze (Brassica oleracea capitata alba)

lahm: Et

lahm-ı bakar: Sığır eti 

latîf: Yumuşak, hoş l

atîfü't-ta'âm ve'I-manzar: Tiyim ve görünüşü hoş

latin çiçeği: Bk. Frenk teresi

lebrîz: Taşkın, ağzına kadar dolu

lenger: Yayvan ve kenarlan geniş büyük bakır kap

letafet: Hoşluk levn: Renk, boya 

luâb: Salya 

iuhumât: Etler 

lüzucet: Yapışkanlık 

mâ-i safi: Saf su 

mâan: Beraber, birlikte macerana; Bk. Mercanköşk 

mahazar: Hazır bulunan 

mahlut: Karışık, karıştırılmış 

mahsusiye: Özel

mahv: Ortadan kaldırma, yok olma 

mâide: Sofra, ziyafet’ 

makis: Kıyas edilebilir, benzetilebilir 

mamul: Yapılmış, imal edilmiş

marifet-i tabh: Pişirme marifeti 

marul: Sebze (Lactuca sativa) 

masteki: Sakız (Pistacia lentişcus) 

matbuh: Pişmiş, pişirilmiş 

mathur: Temizlenmiş 

matlûbü'l-miktar: İstenen ölçü 

maydanoz: Kokulu bitki (Petroselinum sativum) 

mebsut: Açılmış

mecmu: Toplanmış, bütün, hepsi

medar: Sebep, vasıta

meks: Durma, bekleme

melce: Sığmak

memalik: Ülkeler

menekşe: Çiçek (Viola tricolor)

menut: bağlı

menfes: Nefes alacak yer

merbut: Bağlanmış

mercanköşk: Kokulu bitki (Origanum majorana)

mercu: Rica edilen

merd ü zen: Erkek ve kadın

mermer nişastası: Mermerde inceltilmiş nişasta

mersin: Beyaz çiçekli bir ağaç (Myrtus communis)

merzencuş: Bak: Mercanköşk 

mesâkîn: Zavallılar 

meshuk: Döğülüp toz haline getirilmiş 

mesmu': İşitilmiş mestur: Örtülü, kapalı 

meşhut: Görülen, tanık olunan 

meyan-t taâm: Yemek arasında, 

meze: Katma karıştırma

mezkûr: Zikredilen, daha önce adı geçen

rrükras: Makas

miktar: Ölçü, parça, kısım

miktar-ı kifaye: Yetişir ölçüde

miktar-s vâfi: Yeterli ölçüde

minval: Biçim, yol, tarz

misket elması: Elrfta çeşidi

misk: Bir tür ceylanın kann derisi altındaki

bir bezden çıkanlan güzel kokulu madde

mîsilîü: Benzer, benzeri

mit’âm: Yemeği bol olan, ikram etmesini

seven; mükrtm

mugayir: Uymaz

muhzır: Eskiden şen mahkemelerde mübaşir

hizmetini gören kimse

mukaddem: Önce

mukavvi: Güç katicı, kuvvetlendirici

murad-s vech: İstenilen şekilde, maksada uygun şekilde

murat: İstek, dilek, amaç

musanna: Sanatla yapılmış, süslü

mutedil: Orta halde

mutî’: İtaatkâr, usulu

muttasılan: Bitişik olarak, aralıksız

mücerrep: Denenmiş

mücmer: Mücver

mücmer tavası: Ortasında oyuklar bulunan mücvere mahsus tava 

mülebbes: Giyilmiş, karışık mülhak: Katılmış, eklenmiş 

mültezem: Gerekli 

mün'akis: Tersine dönmüş, çevrilmiş 

mün'im-i rezzak: Yedirip içiren Tanrı 

münharif: Doğru gitmeyen, bir tarafa sapmış

mürur: Sona erme, geçme 

mürselîn: Peygamberler 

müstağni: Doygun

müstatilü'ş-şekl: Dikdörtgen şeklinde 

müşabih: Benzer mütalâa: Okuma 

müteakiben: Ardı sıra 

mütegaddiyân: Beslenenler, gıda alanlar 

nâ-puhte: Pişmemiş, olgunlaşmamış, 

ham nak' olunmak: Suya koyup bekletmek 

nakl: Taşıma

nane: Kokulu bitki (Mentha piperita) 

nar-ı hafif: Hafif ateş 

nar: Meyva (Punica granatum) 

nazik-mizac: Hassas bünyeli 

nefsü'l-emr: Aslında 

nerm: Yumuşak n

ev'-i diğer: Bir başka çeşit nev'â: Biraz

nevadir: Az bulunan şeyler 

nevahi: Yanlar, taraflar 

msf-ı aher: Diğer yansı 

nısf: Yarı mm: Yarı 

nizam: Düzen

nu'mâ-i nefise: Nefis nimetler 

nukl-i latîf: Hoş çerezler 

nümayan: Görünür, meydanda 

okka: Ağırlık ölçüsü. Bk. Kıyye, 

Vakıyye pancar: Sebze (Beta vulgaris) 

pare: Parça

patates: Yumrulu sebze (Soianum tuberosum) 

patlıcan: Sebze (Solanum melongena) 

perkiştirip: Berkitip, sağlamlaştırıp

piron: Çatal

piyaz: Doğranmış soğan 

portakal: Meyve (Citrus sinensis) 

punç: Çay, şeker, tarçın, limon rom ya da kanyak gibi damıtılmış içkiyle yapılan ve alkolünü uçurup içilen içki 

rânâ: Güzel

rahatü'l-hulkum: Lokum 

rakik: İnce 

rayiha: Koku

resu!-i makbul: Hz. Muhammet rezene: Yenilebilir ot (Foeniculum vulgare) 

rezzaki üzüm: Üzüm çeşidi 

rişte-i hayat: Hayat bağı 

rospi: orospu 

rugan: Yağ

rugan-ı halis: Halis yağ 

ragan-ı sade: Sadeyağ rugan-ı 

zeyt: Zeytinyağı 

sabık: Önceki, geçmiş, geçen 

safi: Katıksız

sahketmek: Dövmek, ezmek

sakızkabağı: Sebze (Cucurbita pepo) 

salâvat: Hz. Peygambere dualar

san’at-ı tabh: Pişirme sanatı 

saniyen: İkinci olarak 

satrançvari: Karelere bölünmüş 

semizotu: Sebze (Portulaca oleracea) 

sıklet: Ağırlık

siyah biber: Baharat (Piper nigrum) 

sofra-ihân-ı erzak: Rızıklar sofrasının yaygısı s

oğan: Sebze (Allium cepa) 

sumak: Baharat (Rhus coriaria) 

süvar. Binici

şahra şahra: (Şahrem şahrem) çatlamış, yarık 

şakketmek: Yarmak, ikiye bölmek 

şalgam: Sebze (Brassica rapa)

Şam fıstığı: Meyve (Pistacia vera)

Şayeste: Yaraşır 

Şeb': Tokluk 

şebîh: Benzer

şeftali: Meyve (Prunus persica) 

şehir: Ünlü 

şeşhane: Altı haneli 

şol: O (kişi, şey)

Şurba: Çorba 

şüru': Başlama 

taam: Yemek 

tabbâh: Aşçı 

tabbâhîn: Aşçılar 

tabh: Pişirme 

ta’cil: Hızlandırma

taflan: Taflan ağacı (Laurocerasus dfficinalis) 

tahlis: Kurtarma 

tahrir: Yazmak

tahşiye: Açıklayıcı yazı, tahşiye yazma

taht: Alt

taksim: Bölme

taksim birle: Bölerek

taraf-ı aheri: Diğer tarafı

taraf-ı diğer: Öteki tarafı

tarafeyn: İki taraf

tarik-l amel: Yapma yolu

tarik-i tabh: Pişirme yolu

tarik: Yol, tarz

tarz-ı tabh: Pişirme tarzı

tavr-ı tabh: Pişirme usulü

tavr-ı tarik: Pişirme tarzı

tavuk yekği: Tavuk kanadı 

tebşir: Müjdeleme 

tedarik: Bulmak, sağlamak 

tedricen: Yavaş yavaş 

îefrih: Ferahlandırma 

tekellüf: Güçlüğe katlanma

telvin: Renk verme, boyama

temcid makarnası: Birçok defa tekrarlanan

Şeyler için kullanılır (temcit pilâvı gibi)

tenavül: Yeme, veya içme

tergîn: Yağlama

terkim: Sayılandırma

tesmiye: Adlandırma

tevkif: Durdurma, alıkoma

tevzi: Dağıtma

tıîâ etmek: Sürmek

tombalak patlıcan: Bostan patlıcanı

(Solanum depressum)

torukluca: Tepeleme

tuhaf: Mükemmel, seçkin, çok değişik,

görülmemiş derecede

tûl: Uzunluk, boy

tûiânî: Boyuna

ulanmak: Eklemek

urup: Vurup

urus: Rus *

usare: Sıkılan şeylerden çıkan su, 

özsu usret: Güçlük, zor usul-i 

sabık: Evvelki, geçen 

tarz usul-i tabh: Pişirme tarzı 

usul: Tertip, tarz

ümmet: Bir peygamberin hak dine davet ettiği insan topluluğu

üzüm: Meyve (Vitis minutae)

vâfi: Tam, yeter

vafir: Çok, bol

vâkı’ü’l-hal: Ortaya çıkan

vakıyye: Ağırlık ölçüsü, 1.282 kg.

vareste: Kurtulmuş, rahat

vâsi: Geniş

vaz’ birle: Koyarak

vaz* olunmak: Koymak

ve bihi'l-müsteân: Tanrının yardımıyla

ve'l-hasıl: Kısaca

vech-i münasip: Uygun biçimde

vech: Tarz, üslûp

vişne: Meyve (Cerasus vulgaris)

yadigâr-ı şirin: Tatlı yadigâr

yaka: Kılıç balığının başı ile gövdesi arasındaki kısım

yekpare: Tek parça

yenibahar: Baharat (Pimenta officinalis) 

yeşil salata: Sebze (Lactuca sativa) 

zaferan: Safran (Crocus sativus)

zahir: Açık, belli

zahire çıkma: Ortaya çıkma 

zait: Fazla

zammetmek: Eklemek 

zarb: Vurma

zater: Kokulu ot (Satureja hortensis)

zevkyap olmak: Zevk almak

zâti: Zaten

zevrakçe: Küçük kayık

zeyt: Zeytin (Olea eyropea)

zırh: Eti kıymak için kullanılan bir çeşit keskin âlet

zikr: Anma, hatıra getirme ziyade: Fazla


“Dünya Aşçılar Günü” Vesilesi İle;
Osmanlı ve Türk Mutfağı Dünya Gönül Elçisi  ve Has Aşçıbaşı Ahmet Özdemir olarak belirtmek isterim ki;

Bizi, mesleğimizi ve Türk Mutfağını geleceğe taşıyacak olan yeni meslek gönüllüsü  kardeşlerime bir kılavuz olması amacı ile kaleme aldığım “mutfağımın maneviyatına hitabım ve mesleki düşüncelerim” olan metni de günün anlam ve önemine istinaden sizler ile paylaşmak istedim. 

Türk mutfağının geleceği için yeni meslek gönüllüsü kardeşlerimize Mesleki hayatlarında aşağıdaki metni dikkate alarak ilke edinmelerini, hatta ezberlemelerini tavsiye ve ümit ederim…

OSMANLI MUTFAK SÖZLÜGÜ

YABANCI DİLLERDE MUTFAK TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
A Abaisse: İstenilen ölçüde yuvarlanmış hamur parçası.
Agiter: Karıştırmak. Aiguillettes: Et yada balığı ince dilimler halinde kesmek.
Al dente: Yiyeceği fazla pişirmeden çiğliği gidene kadar yapılan pişirme kıvamı.
Allumettes:Kibrit büyüklüğünde yapılan kesim. (Genellikle patates için.)
Almond Paste: İyice öğütülmüş bademin renk alana kadar tavada çevrilmesi ve şeker ile karıştırılarak elde edilen hamur.
Anglais: İngiliz Yöntemi, Açık pişirilen yiyecek.
Antipasto: İtalyan soğuk iştah açıcısı.
Aspic: Konsantre edilmiş balık, tavuk yada et suyu ve jelatinden elde edilen bir jöle.
Au bleu: Kur Bulyon içerisinde alabalık ya da sazan gibi balıkların daha canlı iken pişirilmesi yöntemi.
Au jus: Kendi suyuyla birlikte.
B Bain-Marie: Direkt kaynatma yönteminin kullanılmadığı zamanlarda, yavaş pişirme yapmak için iki tencerenin üst üste konularak yapıldığı pişirme yöntemi. Alttaki tencereye, üsttekine deymeyecek seviyede su konulur ve kaynama noktasına getirilir. Bu su, buharıyla üstteki tencereyi ısıtır ve yiyeceğin pişmesini ya da istenilen kıvama gelmesini sağlar. Benmari.
Baste: Eti fırında nemlendirerek kurumasının önüne geçmek.
Batter: Akışkan kıvamdaki ince sıvı hamur.
Bleu: Eti çok az ızgara etme işlemi.
Bouillon: Çektirilmiş et suyu.
Brunoise: Sebzelerin ince küçük zarlar şeklinde kesilmesi.
C Canapes: Loklamlık kızarmış ekmekler üzerinde konulan garnitürlerle hazırlanan aperatifler.Chateaubriand: Dana bonfilenin ortasından kesilerek alınan bölüm.
Chaud-froid: Soğuk beyaz sosla kaplanmış yemek.
Chiffonnade: Sebzeleri çok ince şeritler halinde kesme işlemi.
Compound butter: bir veya birkaç bileşen eklenerek renginde veya tadında değişiklikler yapılan yağ.
Confectionary Sugar: Pudra Şekeri, Mısır nişastası eklenerek granül halindeki şekerin toz pudra haline getirilmesi.
Confit : Kendi yağında-suyunda düşük ısıda uzun sure pişirme
Croutons: Kruton. Çorbalar için tamamlayıcı nitelikte, değişik ölçülerde ve şekillerde
hazırlanmış ve kızartılmış ekmek parçaları.
D
Degraisser: Yahni, sos ve diğer sulu pişirme yapılan ürünlerin üzerinden fazla yağ ve
köpüğünün alınması.
Dredge: Ürünün un yada şekerle ince bir katman olacak şekilde serpme yaparak
kaplanması.
Duxelle: Yabani sarımsağı ve mantarı ince kıydıktan sonra yağda pişirme işlemi.
E
En papilotte: Yağlı kağıtta pişirme yöntemi (özellikle balıklarda)
Entrecote: Antrikot, sığır filetosundan alınan biftek
Escalope: Küçük et dilimi.
Espagnole: Temel kahverengi sos.
F
Fabricate: Büyük bir gıda ürününü ufak parçalara bölmek.
Fermentasyon: Mayanın şekerle birleşmesi sonucu alkol ve karbondiyoksitin
oluşması.
Filet mignon: Bonfilenin uç kısmındaki kısım.
Flambe: Pişme aşamasında alkolün ilavesi ve yanmasıyla meydana gelen aşama.
Frosting: Pastaların katman aralıklarına ve/ya üzerine sıvanan dekorativ tatlı
kaplama.
French knife: Chef bıçağı
Fumet: Konsantre stock, genellikle balık kemiklerinden yapılır.
G
Galantines: Geniş rulo şeklinde doldurulmuş tavuk veya dana eti.
Ganaj: Çikolata ve krema ile yapılan sos.
Garibaldi: İtalyan tereyağlı kurabiye.
Gastronom: Dünyanın her yerinde standart boyları olan ve mutfaklarda kullanılan
paslanmaz küvetlerin genel ismi.
Gelatin: Renksiz, kokusuz, tatsız, hayvan iliklerinden elde edilen, ve suda ısıtıldığında
sıvı halini alan, tekrar soğutulduğunda koyulaşan madde. Pastane ürünlerinde çok
kullanılır. Yaprak, toz ve pul halinde bulunabiliyor.
Gluten: Unda bulunan proteinlerin (glutenin ve gliadinin) yoğurulması sonucu oluşan
elastikiyet.
Glaze: Bir ürünün parlak bir sıvı / sosla kaplanması.
Glucose: Bazı meyve, sebze ve balda doğal olarak bulunan, şekerin yarısı kadar şekerli
olan enerji kaynağı.
Grisini: İtalyanca ufak, çubuk ekmekler.
Gueridon: Misafirin yanında yemek pişirebilmek için ocağı bulunan tekerlekli servant.
H
Hache: Fransızca ince kıyılmış anlamında
Hashi: Japonca chopstick
Homemade: Ev yapımı, taze
I
Icing: Buttercream ya da ganaj’a benzer, pastaları kaplamak için kullanılan kaplama
malzemesi
Instant: İşlem görmüş bir gıda, içindeki su oranı tamamen ortadan kaldırılmış. Su
veya sıcak su ilave edildiğinde yenmeye hazır yiyecekler.
İnventory: İşyerinde bulunan asset’lerin sayımı ve kaydı.
IQF: İndividually quick frozen. Ürünlerin tek tek dondurulma işlemi.
J
Jerk: Eti uzun şeritler halinde kesip kurutmak.
Junk food: Besin değeri bakımından yüksek oranda şeker ve yağ içeren zararlı
yiyecekler
.
L
Lamination: yağ ile hamurun, katlanarak birbirine ilave edilme tekniği.
Lardon: Brunoise doğranmış ve pişmiş Bacon, Fransız mutfağına özgü bir terim.
Leaven: Hava ilavesiyle bir hamurun hacminin artması.
Lean dough: Yağ ve şeker oranı düşük mayalı hamur.
Liaison: Krema ve yumurta sarısı karışımı, çorbalara ve soslara zenginlik vermek
amacıyla son anda katılır.
Loaf: Somun, ekmekte daha çok kullanılır
Lyonnaise, a la: Fransız mutfağında soğanla yapılan herhangi bir ürün.
M
Marbling: Kas dokusunda bulunan yağ.
Marinade: Marine işleminde kullanılan sıvı karışımlar ve lezzetlendiriciler.
Melba toast: Çok ince dilimlenmiş, düşük ısılı fırında kurutulmuş kıtır ekmek.
Meringue: Yumurta beyazı ve şekerin çırpılarak kaskatı, kabarık ve narin bir kıvam
Meuniére: Yiyeceğin baharatla lezzetlendirilmesinden sonra una bulanıp az yağda
sote edilmesi işlemine verilen isimdir.
Mirepoix: Çorbaları ve sosları lezzetlendirmek için zar büyüklüğünde doğranmış
sebzelerin ve otların yağda sotelenmesi. Ayrıca bir kesim şekli.
Mezzaluna: Zırh, yarım ay şeklindeki bıçak.
Mignonette: İri taneli taze çekilmiş karabiber.
Minute, a la: Anında pişirilen ve taze.
Mise en place: Servis yada pişirme işlemi öncesi mutfakta yapılan hazırlıkların tümü
Mocha: Çikolata ve kahvenin karışımıyla elde edilen tat.
Monter au Beurre: Sosu zenginleştirmek için küçük parçalar halindeki tereyağını
ekleyerek kıvam almasını sağlamak
Morrel: Yaban mantarı, gözenekleri var, oldukça lezzetli ve pahalı.
Napoleon: Milföy tatlısı olarak bildiğimiz tatlının orijinal ismi.
Nappe: Bir gıdanın üzerini sosla kaplamak
Neapolitan: 3 katmer kullanılan her tatlıda ortak olarak verilen isim.
Nonya cuisine: Malezya ve çinden, singapura yerleşen ailelerin uyguladığı mutfak. Çin
mutfağına galangal, zerdeçal kökü, zencefil, tamarind ve çili ekleyerek yorum
katmışlardır.
O
On the rocks: Bol buzlu alkollü içecek için kullanılan terim. J&B on the rocks.
Orzo: Pirinç şeklinde ve boyunda makarna.
Oxidation: Oksijenle bir ürünün kimyasal reaksiyonu, ürünün doğal halini bozuyor.
P
Paillarde: Bir et veya tavuğun, ince dövülmesi ve genellikle ızgara edilip servis
edilmesi.
Pain perdu: Fransızca kelime anlamı kaybolmuş ekmek. Fransız tostu. French toast.
Papillote, en: Kağıtta pişen yemek. Örn: Levrek en papillote
Pappardelle: İtalyan pasta şeklinin ismi. Uzun ve yaklaşık 3 cm eninde.
Parmentier: Patates içeren anlamında, Fransız mutfağında.
Parchment paper: Yağlı kağıt.
Pasta fresca: İtalyanca taze makarna anlamında.
Pasta verde: Yeşil makarna anlamında. Genellikle ıspanaklı.
Pate: Herhangi bir ürünün pürüssüz püre edilip fırında pişirildikten sonraki hali. Soğuk
veya sıcak olarak servis edilebilir.
Pate en croute: Bir hamurun içinde pişirilmiş pate.
Patty: İnce doğranmış bir ürünün köfte şeklini alması. Kıyma da olabilir. Örn:
hamburger patty, vegetable patty gibi.
Paupiette: İnce dilimlenmiş bir et veya balığın, doldurularak sarılması ve rulo
edilmesi.
Paysanne: Sebzeleri 1cm çapında yada ince dilimler halinde kesilme işlemi.
Petit four: Yemek sonrası kahve veya çayla servis edilen, ufak kek-çikolata-kurabiye
tarzında atıştırmalıklar.
Piemontaise, a la: Fransız mutfağında kalıpla basılmış ve dilim trüfle harmanlanmış
risotto tamamlayıcı.
Pommes au four: Kabuklarıyla fırında pişirilmiş patates.
Preservative: Raf ömür uzatıcı madde.
Q
Quenelle: Qval şeklinde sunum.
R
Radiation: Sıcaklığın ısıtılacak ürüne hava yoluyla dalgalar halinde yayılarak transfer
edilmesi.
Rigor Motris: Hayvanların ölümünün ardından kaslarındaki biokimyasal değişiklikler
sebebiyle etlerin sertleşmesi olayı. Ölüm sertliği.
Roulade: İnce dövülmüş bir et /tavuk/balığın dolgu ile rulo edilmesi.
Royale: Garnitür olarak kullanılan ve değişik şekillerde kesilen bir çeşit tatlı krema.
Russe: Yahni, güveç tenceresi.
Rustic: Köy usülü.
S
Sashimi: İnce dilimlenmiş çiğ balık, yanında wasabi, soya sos veya turpla servis
edilebilir.
Scotch bonnet: Yeşilimsi sarımsı ufak dünyanın en acı biberlerinden biri.
Semolina: Sarımsı, protein ve gluten oranı yüksek buğday unu.
Shred: Parçalara ayırmak (örn: tavuk didiklemek)
Shrinkage: Yemeğin hazırlanırken yada depolaması esnasında ağırlık yada hacim
kaybına uğraması. Genellikle nem kaybından dolayı gerçekleşir.
Shuck: Yiyeceğin yenilebilir parçalarının kabuğundan ayrılması.
Sierra: İspanyol safranının en düşük kalitede olanı.
Simple Syrup: Eşit miktarda su ve şekerin karışımından oluşan şurup.
Singer: Tencereye herhangi bir sıvı eklemeden önce etler kıvam aldırmak için yapılan
un serpme işlemi .
Siu mai: Çinlilerin buharda pişirdikleri ortasına kıyılmış domuz ya da karides
koydukları kenarları yukarı doğru yükselen açık ağızlı hamur.
Skewer: Küçük parçalar halindeki etleri yada diğer yiyecekleri şişe geçirme işlemi.
Skillet: Kızartma tavası.
Slurry: Nişasta ve soğuk su kullanılarak hazırlanan bir çeşit bağlayıcı.
Smoking: Yiyecekleri dumana maruz bırakarak lezzetlendirme ve koruma yöntemi. İki
çeşit smokin yöntemi vardır. Soğuk ve Sıcak Smoking.
Sodyum Alginate: Esmer suyosunundan elde edilen bir çeşit gıda katkı maddesi.
Özellikle çikolata içeren ürünlerde dengeleyici ve/veya yoğunlaştırıcı olarak kullnılır.
Sodium Nitrate: Genellikle sodyum nitrit ile birlikte gıdalarda koruyucu katkı maddesi
ve renk koruyucu olarak kullanılan madde, eldeki bazı verilere göre kanserojen
etkilere sebep olabileceğini göstermektedir.
Soubise: Et yemeklerinin yanında servis edilen genellikle pirinç ile yoğunlaştırılmış
soğan püresi
Sorrel: Karabuğday ailesinden bir çeşit, uzun donuk gri-yeşil yapraklı ekşi, mayhoş bir
tadı olan çiğ yada pişmiş yenebilen bitki.
Soba; Soba noodles: Karabuğday ve buğday unundan yapılan ince, yassı ve griyimsi
kahverengi bir renge sahip olan Japon eriştesi.
Somen: Buğday unundan yapılan beyaz, ince ve parlak Japon eriştesi. Genellikle kuru
olarak satılır ve değişik renkleri mevcuttur.
Sous-vide: Bir yiyecek paketleme tekniği. Taze ürünler çeşitli tabaklar için kombine
edilir. Her biri porsiyonluk paketlere konur, vakumlanır ve bu şekilde pişirilir. Piştikten
sonra dondurulur ve depolanır.
Spice Parisienne: İçerisinde beyaz biber, yenibahar, biberiye, adaçayı, defne yaprağı,
karanfil, tarçın, mercanköşk, Hindistan cevizi kabuğu ve nutmeg gibi baharatların
bulunduğu baharat ve bitki harmanı.
Spring Roll: Egg roll’un daha ufak ve daha narin bir versiyonu. Pirinç kağıdına sarılı ve
geleneksel olarak ilkbaharın ilk günü yenen bir yiyecek.
Steak au Poivre: Izgara yada sote yapılmadan önce bifteğin dövülmüş tane karabiber
ile kaplanmasıyla oluşan bir Fransız tabağı.
Sterilize: Gıda hazırlanacak ortamın, gıdanın güvenliğini tehdit edebilecek tüm
yaşayan mikro organizmalardan temizlenmesi.
Sterno: Genellikle yiyeceklerin sıcak tutulmasını sağlamak için isim hakkı alınmış
teneke kutu içerisinde bulunan katı yakıt.(Chafing Dish Yakıtı).
T
Table d’hote: Sabit fiyatlı günlük set menu.
Taleggio: Talfino olarak da bilinen İtalya’nın Lombardy bölgesindeki ineklerin
sütünden elde edilen yumuşak peynir.
Tandoor: Fıçı şeklinde topraktan yapılmış ve kömürle 425 C ye kadar ısınabilen fırın.
Tandır: Bu fırın eti yada açık ekmeği birkaç saniyede pişirebilir.
Tandoori: Menude tandırda pişen yiyeceklerin belirtildiği terim.
Tapas: Karışık yada sade olan ayrıca sıcak yada soğuk olarak da servis edilen İspanyol
başlangıcı.
Terrine: Pate yapımında kullanılan toprak pişirme kabı.
Tortilla: Yuvarlak ince mayasız Meksika ekmeği. Buğday unundan ve domuz yağından
yapılır ve yuvarlak tavalarda pişirilir.
Truffle: Siyah ve beyaz olarak ikiye ayrılır. Belli başlı ağaçların kökleri etrafında
yeraltında yetişen bir mantardır. Küre şeklinde, küçük, buruşuk pürüzlü bir yapıdadır.
Troncon: Fransızca külçe, yiyeceğin boyunun eninden daha uzun şekilde kesilmesi
olarak kullanılan terim.
TDZ (Temperature Danger Zone): Tehlikeli sıcaklık bölgesi: 5 – 63 C derece.
U
Umami: 5 ana duyudan biri olan tat alma duyusu içerisinde yer alır. Protein’in tuzlu
tadını ifade eder.
Ume-boshi: Japon erik turşusu, tuzlu mayhoş bir tadı ve tozlu pembe bir rengi vardır.
V
Veal: 9 aydan önce kesilmiş dana etine verilen isim.
Vegan: Et ve hayvansal hiçbir ürünü tüketmeyen vejetaryenlere verilen isim.
Vegetarian: Öncelikle yada sadece bitki ve sebzelerle beslenen kişi.
Vichy, a la: İçerisinde havuç bulunan ve etin yanına koyulan bir çeşit garnitür.
Vol-au-vent: Konik şekilde hazırlanmış ve ortası boş olan milföy hamuru lezzetli
karışımlarla doldurulur ve üzerini hamurla kapatılır.
W
Wafer: Tatlı yada baharatlı, çok ince çıtır kurabiye yada kraker.
Walk-in: İçerisinde düşük ısılara uygun ayarlanabilir rafların bulunduğu ve
yiyeceklerin istiflendiği, izole edilmiş geniş bir oda yada bir kutu.
Whisk: Değişik ölçülerde ve kalınlıklarda olabilen çırpma teli. Çırpılan yiyeceklere
hacim kazandırmak için kullanılır.
X
Xanthan Gum: Mısır şurubundan elde edilen, kalınlaştırıcı, bağlayıcı ve sabitleyici
özelliğe sahip bir katkı maddesi.
Y
Yeast: Hamur işlerini ve ekmekleri havalandırmada kullanılan bir mikroskobik bitki.
Maya.
Yuzu: Turunçgiller ailesinden bir meyve. Çin ve Tibet bölgesine özgü, sarımtırak – yeşil
renkte kabuğu olan, asidik bir tada sahip ve birçok çekirdeği olan bir meyve türü.
Z
Zest: Meyvelerin dış kabuklarını ince dilimler halinde kazımak.

MUTFAK TERİMLERİ A’DAN Z’YE

Mutfak Terimleri | A Harfi

ACIKULAK (Kuzukulağı): Yaprakları ekşi olan, ıspanağa benzeyen ve salata yapımında kullanılan küçük yapraklı bir bitki (çiğ ve pişmiş olarak yenebilir).
ADİSYON (Fr. Adition): Lokanta hesabı.
AĞARTMA (Blanşi): Yumurta sarısı ve şeker karışımını bir müddet çırparak beyazlatma. Örneğin; vanilya sos yapımında yumurta sarıları önce ağartılır.
AĞDALAŞMA: Şekerli sıvılar için kullanılan, koyulaşma anlamı. Tatlı şurubunun ağdalaşmaya başlaması; yanişurubun kıvama gelmesi.
ALAKART (Fr. A la carte): Mönüden seçilerek, sipariş üzerine yapılan yemek servisi yöntemi. Seçebilme özelliği olan yemek listesi veya mönüsü.
ALAVAPÖR (Fr. A la vapeur): Buharda pişirme usulü.
ALAZLAMAK: Bir şeyin yüzünü alevden geçirmek; aleve tutmak.
ALDANTE: Normalden daha az pişirme usulü (Aldante spagetti). Daha çok makarnalar için kullanılan bir terim.
ALÜMET (Fr. Allumette): Kalın kibrit çöpü şeklinde kesilmiş patates veya başka bir yiyecek.
ALÜMİNYUM FOLYO veya KÂĞIT: Mutfaklarda yiyecekleri korumak için kullanılan alüminyumdan yapılmış kâğıt.
AMİNO ASİT: Proteinin bileşimini oluşturan birimler.
AMORTİSMAN: Değer kaybı. Bir ekipmanın, bir yapının veya başka bir unsurun maliyetini dönemlere bölerek masraf gösterim işlemleridir. Muhasebe unsuru.
ANÇÜEZ: Hamsiye benzeyen, küçük bir deniz balığından (Anchoi) yapılan yağlı ve tuzlu küçük balık filetosu. Genelde konserve olarak satılır.
ANGLEZ (Fr. Anglaise) PİŞİRME USULÜ: Suda kaynatarak pişirme. Saf suda haşlayarak pişirme usulü.
ANTİSEPTİK (Fr. Antiseptique): Mikrop öldürücü.
ANTRE (Fr. Entree): a- Ordövr. b- Ana yemeklerden önce yenen başlangıç yemeği.
ANTREME (Fr. Entremet): a- Ana yemekle tatlı arasında yenen hafif şekerli tatlılar (sufle, benye, krep vb.) b- Yapımı zor olmayan tatlılar.
ANTREMETİYE (Fr. Entremetier): Sebze ve çorba yemeklerini yapan aşçı.
APERİTİF (Fr. Aperitif): İştahı açmak için, yemekten önce içilen içkiler.
ARAROT (İng. Arrow-root): Amerika.da yetişen bir bitkiden yapılan nişasta.
ARITMA: Berraklaştırma veya rafine etme. Konseme, et suyu, erimiş tereyağı vb. berraklaştırmak.
AROMA (Fr. Aromat): Koku. Tat.
AROMALI BİTKİLER: Tarhun, nane, dereotu, maydanoz, kekik, fesleğen, defneyaprağı, biberiye vb.
AROMATİK (Fr. Aromatique): Sebze ya da hoş kokulu bitkilerden elde edilen tat.
AROMATİK MALZEME: Tat, lezzet ve koku amacıyla doğranarak veya bütün olarak hazırlanan soğan, havuç, kereviz dalı, pırasa yaprağı, maydanoz sapı, kekik, defne yaprağı, karanfil vb. Bu aromatik malzemeler, genelde, yemek pişiminden sonra atılır veya başka bir yerde kullanıl
ARPACIK SOĞANI: Fındık büyüklüğünde kuru soğan. Soğan tohumu.
ASİDİFİYE (Fr. Acidifier): Limon suyu veya sirke gibi sıvılarla yiyeceğe ekşilik katma.
ASPİK (Fr. Aspic): a- Jöle içerisinde dondurulmuş soğuk yemek b- Jöle ile kaplanmış veya parlatılmış etli yemek.
AVİTAMİNOZ: Vitamin yetersizliği.
AVOKADO: Armut biçiminde, yeşil bir sebze (salatalarla ya da salata sosuyla yenir).
AYOLİ (Fr. Aïoli): Zeytinyağı ile yapılmış mayonez cinsinden sarımsaklı bir sos.

Mutfak Terimleri | B Harfi

BAGET (Fr. Baguette): a-Piliç budunun ayak kısmı (incik). b- Uzun ve ince (baton şekli) fransız ekmeği.
BAĞLAMAK: Koyulaştırmak.
BAHARAT DEMETİ: Bukegarni (Fr. Bouquet garni); aromatik bitkilerden yapılan bir demet.
BAHÜ (Fr. Bahut): Kulplu orta boy ve küçük tencere.
BAKİNG-POWDER: Kabartma tozu.
BAKLAGİLLER: Kuru fasulye, nohut, mercimek gibi gıdaların genel adı.
BAKTERİ: Tek hücreli ve milimetrenin binde biri büyüklüğünde mikroorganizma veya mikrop.
BAKTERİSİT: Bakteri öldüren sıvı sabun (mutfak için).
BARBEKÜ: Odum kömüründe pişirme usulü.
BASINÇLI TENCEREDE PİŞİRME USULÜ: Düdüklü tencerede yemek pişirme.
BASİT HAMUR: Un, su, bazen de yumurta ve tuzla hazırlanan katı hamur. 1 kg unun yarısı kadar sıvı (2 yumurta ve 400 gr su veya 1 yumurta 450 gr su) katılıp hazırlanan hamur
BASMATİ PİRİNÇ: Kokulu ve ince uzun Asya pirinci. Çilav veya İran pilavı yapılır. Genelde, haşlanarak pişirilir.
BASTI: Bir biri üzerine gelecek, muntazam, şekilde ve daire biçiminde dizilerek kısık ateşte pişirilen etli, zeytinyağlı veya sade yemekler (etli bamya bastısı, tereyağlı kabak bastısı, terbiyeli kereviz bastısı vb).
BATONET (Fr. Batonette): Çubuk biçiminde kesilmiş maddeler. Çubuk.
BAVET (Fr. Bavette): Sığırın karın boşluğunun alt kısmında bulunan, kaburgalara bağlı, bifteklik et parçası.
BELVÜ (Fr. Belle vue): Güzel görünüm. Dekorlu veya hoş görünüm.
BENMARİ (Fr. Bain-marie) PİŞİRME USULÜ: Sıcak su bulunan bir kaba, başka bir kap oturtarak narin besinleri pişirme usulü.
BENMARİ (Fr. Bain-marie): Uzun silindir biçimli ve saplı bir sos bekletme kabı.
BENYE (Fr. Beignet): Fri hamuruna bulanarak, yağda kızartılan meyve lokumu(elmalı benye, ananaslı benye vb.).
BERİBERİ: B vitamini (tiamin) eksikliğinden ileri gelen haltalık.
BEŞAMEL (Fr. Bechamel): Temel ölçüsü 70 gr tereyağı, 70 gr un, 1 L süt olan beyaz sos.
BEYKIN (İng. Bacon): Domuz döşü fümesi.
BEZE: a-Hamur topağı. b-Yumurta akı ve şekerden yapılan kuru pasta.
BİBERİYE: Kısa iğne yapraklı, özel kokusu olan, bodur ağaç türü. Bir çok yemekte, çeşni olarak, kullanılan aromalı bitki.
BİFTEK (Agl. Beefsteak): Birinci kategori et parçalarından alınmış bir porsiyonluk, çabuk pişen, yassı, et parçası.
BİGARAD (Fr. Bigarade): Kahverengi fond.dan veya dömiglastan yapılan, tatlımsı sos; portakal, incir, şeftali, vişne gibi meyveler ile hazırlanan sos.
BİRİNCİ KATEGORİ ETLER: Çabuk pişebilen yumuşak et parçaları (bonfile, kontrfile, antrkot, ongle, bavet, kuzu budu, kuzu pirzola).
BİR TAŞIM KAYNATMAK: Bir defa kaynatıp almak. Kaynamaya başlama anı.
BİTTER ÇİKOLATA: 1veya 2 kiloluk kalıp halinde işlenmemiş çikolata. Profesyonel ürün satan yerlerden satın alınır.
BİYOLOJİK: Yaşam, hayat, canlılık ve dirilikle ilgili.
BLANŞİ (Fr. Blanchir) Şok haşlama usulü: a-Sebzeler için; sebzeyi kaynar suya batırarak yumuşatıp, soğuk sudan geçirip süzme usulü. b- Etler ve baklagiller için; soğuk suya konup kaynayana kadar ısıtıp, soğuk sudan geçirme ve süzme usulü c- Pastacılık için; şeker ile yumurta sarısını çırparak, b
BLENDER: Çırpma, çekme, ezme veya kıyma makinesi.
BOCA ETMEK: İçine karıştırmak, ilave etmek, eklemek.
BOLSUDAYIKAMA: Geniş ve derin bir kaba su doldurulup içine temizlenecek yiyecekler atılıp parmak uçlarıyla karıştırılarak yıkanır. Mesela ıspanak, kumları aksın diye, 2-3 defa bol suda yıkanır.
BOL YAĞDA KIZARTMA: Fritözde kızartma.
BONFİLE: Kasaplık hayvanların sırt kısmının iç tarafındaki kemiksiz, yumuşak parça; hayvanın en değerli bölümü.
BOYNUZ: Yağlı kâğıttan boynuz şekli dürülerek yapılan ve içine süs unsuru koyup pastaların üzerine sıkılarak yazı yazma veya dekor yapma işine yarayan kâğıt torba.
BOZA: Aşurelik buğday, şeker ve az pirinçten, ezilerek yapılan, mayalandırılmış bir içecek.
BÖRMANİYE (Fr. Beurre manié): Bağlamak veya koyulaştırmak amacı ile yapılan tereyağı un karışımı; çiğ meyane.
BÖRTTÜRMEK: a-Suda hafif haşlama. b-Yağda hafif kavurma. c- Biraz pişirerek yumuşatma.
BRANDY: Amerikan konyağı.
BREZE (Fr. Braisé) PİŞİRME USULÜ: Fırında, az sıvı ile yavaş yavaş pişirme usulü.
BRİYOŞ (Fr. Brilloche): Çörek veya bir nevi yağlı çörek ekmeği.
BROKOLİ: Yeşil karnabahar (karnabahar ailesinden bir sebze).
BRÜNUAZ (Fr. Brunoise): Sebzelerin, tavla zarı şeklinde doğranmış biçimi.
BUİLLON (Fr.) (Buiyon): Marketlerde satılan tablet veya toz et sularına verilen ad.
BUİYİ (Fr. Bouilli) PİŞİRME USULÜ: Herhangi bir sıvı içinde kaynatarak pişirme usulü.
BUKEGARNİ (Fr. Bouquet garni): Yemeğe aromatik koku veren; pırasa yaprağı, maydanoz sapı, havuç parçası, kekik ve defne yaprağından oluşan iple bağlanmış bir demet (10 cm uzunluğunda 3 cm çapında).
BUKET (Fr. Bouquet): Demet, öbek, bağ.
BULAMAÇ: Suyla unu karıştırarak elde edilen sulu ve cıvık hamur.
BULAMAK: Bir maddeyi, başka bir malzeme ile kaplamak (un bulamak, hamur bulamak, galeta bulamak vb).
BULYON veya BUYON (Fr.Bouillon): Tablet veya toz olarak satılan et, tavuk, vb… suyu.
BUMBAR: Koyun veya sığır kalın bağırsağı. Dolması yapılır.

Mutfak Terimleri | Ç Harfi

ÇEKİLMİŞ EKMEK İÇİ: Normal ekmeğin (francala, tost, yuvarlak…) dış kabukları alınıp içi, bir rondo veya blender yardımıyla çekilerek inceltilir.
ÇEKİLMİŞ: Kıyılmış, doğranmış.
ÇEKTİRME: a- Bir sıvıyı kaynatarak azaltma. b- Kaynatarak koyulaştırma veya sıvının özünü bırakma.
ÇELTİK: İşlenmemiş pirinç tanesi.
ÇEŞNİ: Tat verme (tuz, biber, baharat… gibi tatlandırıcılar)
ÇEVİRMEK: a- Sebze için; sebzeleri aynı boyda kesip yontarak düzgün ve süslü şekil verme usulü (çevrilmiş havuç, çevrilmiş patates vb.) b- Döndürmek.
ÇIRPMA KABI: Dibi tümsek olan ve çırpma işlemine elverişli olan metal kap veya tencere. Mayonez tenceresi.
ÇIRPMA: Bir çırpma teli yardımıyla, çırpılacak malzemeye, havada daireler çizdirip, içine hava aldırarak çırpılma şekli.
ÇİRPEK: Taze fasulyede veya bazı sebzelerde bulunan lifli kısım. Pişmeyerek ağza gelir.
ÇUŞKA: Kırmızı acı biber.

Mutfak Terimleri    C  HARFİ

CEREAL (sereal): Tahıl; tahıl ekmeği (çavdar, yulaf ekmeği).
CIVIK HAMUR: Akıcı kıvamda hazırlanan hamurlar. Mesela; fri hamuru.
CİNCER (İng. Ginger): Zencefil. Aromatik ve acı olan bir Asya bitkisi.
CİPS: Bol yağda kızartılmış yaprak patates (çok ince kesilip kızartılmış patates).
CİVCİV: 300 ila 700 gr ası gelen genç piliç. Tek kişilik veya çift kişiliktir.
CİZLEME: Mayalı cıvık hamurdan yapılan büyük ve kalın krep (Bolu yöresinde çok bilinir). cl: santilitre; 10 cl = 100 gr. 100 cl = 1 litre. cm: santimetre; cm metrenin yüzde biri.
COST (Kost): Maliyet.
CUİT AU FOUR (Fr.) (Küvi ofur): Fırında pişirme usulü.

Mutfak Terimleri | D Harfi

DAMLA ÇİKOLATA: Nohut büyüklüğünde taneler halinde satılan ve pastacılık işlerinde kullanılan çikolata türü.
DANAFOND (Fr. Fond de veau): Dana kemiği ve aromatik malzemelerle yapılan ana sos; kahverengi veya beyaz olur (sos bölümüne bakınız). Dömiglas.
DANA MADALYON: Dana bonfileden kesilmiş bir santim kalınlığında bonfile parçaları. Kişi başına 2 veya üç parça düşer.
DARI FÜLFÜL: 4 . 6 cm, koni biçiminde, açık esmer renkli, yakıcı ve keskin lezzetli olan meyveler.
DEGLASAJ (Fr. Deglaçage): Pişme kabının dibine akarak yapışan maddeyi bir sıvı (su, et suyu şarap) ile sulandırma usulü; tavuğun piştiği kaba biraz su ilave ederek elde edilen jü.yü yapma yöntemi.
DEGORJE (Fr. Dégorger): (Etlerle ilgili olarak), arıtıp kanını akıtmak için bir müddet suya yatırma yöntemi. (Sebzeler için) tuz, sirke veya limon suyundan geçirerek sebzenin acısını, sertliğini veya hoşa gitmeyen kokusunu almak amacı ile yapılan işlem.
DEMLENMEK: Piştikten sonra, bir süre bekletilerek kıvama gelmek.
DENİZ KESTANESİ: Dikenlerle örtülü, yuvarlak kabuklu deniz mahsulü. İstiridye gibi, içi çiğ yenebilir.
DERECELİ ŞURUP: Tatlı şurubunun kıvam noktasıdır. Şurubun bilimsel yöntemle hazırlanış şeklidir.
DERİN KIZARTICI: Bol yağda kızartma aleti (fritöz).
DESER (Fr. Dessert): Tatlı-pasta, tatlı yiyecekler.
DEZENFEKTAN (Fr. Désinfectent): Mikropsuzlaştırıcı madde; mikroplardan temizleyici madde.
DOMALAN: Akslı mantarlardan, toprak içinde yumru biçiminde yetişen, yenilebilen bir bitki, yer mantarı.
DÖMİGLAS (Fr. Demi-glace): Kahverengi dana fond.u yarıya kadar çektirerek elde edilen temel sos (et yemeği soslarında kullanılır). Kahverengi veya esmer et suyu.
DUY(Fr. Douille): Krema torbasının ucuna takılan düz veya tırtırlı huni.

Mutfak Terimleri | E Harfi

EBEGÜMECİ: Doğal olarak yetişen ve yaprakları sebze gibi yenen bir bitki.
EDEVAT: Bir iş için gerekli olan malzemelerin ve aletlerin tümü (bıçak, satır, çırpma teli vb).
EGZOTİK (Fr. Exotique): Uzak ülkelere ait. Uzak ülkelerde yetiştirilip bazen bizde de bulunabilen malzememler. Egzotik meyveler; ananas, mang, liçiyz, kivi vb.
EKLER (Fr. Eclaire): Pişmiş hamurdan yapılan şuale krem tatlısının uzun olanı.
EKMEK AYVASI: Gevrek ve sulu bir tür ayva.
EKMEK KÜFÜ: Doğal olarak ekmek, peynir vb. yiyecekler üzerinde gelişen (mikro) akslı mantar.
EKMEK UFAĞI: Ekmek kırıntısı.
EKŞİKULAK: Kuzukulağı.
EKŞİMİK: Sütten yapılan bir çeşit peynir, kesmik, çökelek.
EKTİ: Her yiyeceği canı çeken.
EL BEZİ: Torşon. Aşçıların kullandığı kurulama ve sıcak şeyleri tutmaya yarayan pamuklu bez.
EL MİKSERİ: Elle tutulup ezilecek medenin içine batırılarak ezme işime yarayan ve ucunda dönen kesici bıçağı bulunan motorlu el aleti.
EMENSE (Fr. Emincer): Bir yiyeceği 4-5 cm uzunluğunda ve 1-2 cm eninde ince dilimlere doğrama (kesme).
EMÜLSİYONE (Fr. Emulsionné): Yumurta sarısı, hardal, sirke, limon suyu, tereyağı veya sıvı yağla yapılan sıcak veya soğuk sos yapım tekniği.
ENDÜSTRİYELTAVUK veya PİLİÇ: Tavuk çiftliklerinde (45 günde) yetiştirilen piliçler.
ENVANTER (Fr. İnventaire): Mutfakta, bir dönemlik, malzeme sayımı sonunda tüketilen ve kalan malzemeleri gösteren evrak. (mutfak için).
ENZİMATİK SALGI: Ağız sulanması; organik salgı.
ESKALOP (Fr. Escalope): Dövülerek inceltilmiş, dilim şeklinde dana, tavuk, hindi eti; kemiksiz, yağsız ve sinirsiz dilim parçası.
ESTRAGON (Fr. Estragon): Tarhun otu; bir aromatik bitki.
ETAJER (Fr): Raf.
ETÜVE (Fr. Etuvé) PİŞİRME USULÜ: Bir yiyeceği, üzeri kapalı olarak, kendi suyuyla bazen de biraz sıvı ekleyerek ve biraz tereyağı ile çok hafif ateşte pişirme veya ısıtma usulü. Buğulama.
ETÜVE (Fr. Etuvé) VAPÖR PİŞİRME USULÜ: Bir yiyeceği, üzeri kapalı olarak, basınçsız buharda pişirme veya ısıtma usulü (kaynayan suyun üzerine, bir elek konur, üzerine balık filetosu konup alüminyum kâğıtla örtülerek pişirme yöntemi). Kaynar suyun buharıyl
EVYE (Fr): Lavabo. Çeşme.

Mutfak Terimleri | F Harfi

FAST-FOOD (Fast-fud): Hızlı yemek servisi veren lokantalar. Hızlı yemek servisi.

FERMANTASYON (Fr. Fermentation): Mayalanma.
FERMANTE (Fr. Fermenté): Mayalanmış veya dönmüş.
FISKE: a- Çok az miktar. b- İki parmak ucu ile tutulabilen miktar.
FİKS MÖNÜ (Fr. Fixe menu): Tek tarife uygulanan ve sınırlı seçme olasılığı olan yemek mönüsü.
FİLE BADEM: Soyulup ince dilimlenmiş badem. Pul badem.
FİLEMİNYON (Fr. Filet mignon): Küçük bonfile parçası.
FİLETO: a- Balıktan, ayırarak çıkartılan kılçıksız balık eti. b- Ördek, tavuk ve hindinin kemiksiz göğüs eti. c- Kasaplık hayvanların bonfilesi bazen de kontrfilesi.
FİRİK: Olgunlaşmamış buğday başağı. Taze buğday.
FİZYOLOJİK: Doğal, normal olarak hücrelerin ve dokunun işleme durumu.
FLAMBE(Fr. :Flamber): a-Müşteri önünde, alkol (konyak) dökerek alevlendirilen yemek veya tatlılara (Deserlere) verilen ad (krep flambe, muz flambe). b- Bir maddeyi aleve tutarak alazlama usulü (aleve tutma usulü).
FLÖRON (Fr. Fleuron): Soslu balık filetosu yemeklerinin yanına garnitür olarak konan ay şeklindeki küçük börek.
FOND DÖ VO (Fr. Fond de veau): Dana fondu; dana kemiğinden yapılan et suyu veya salçası. Temel sos.
FONDAN(Fr. Fondant): Pastacılıkta kullanılan beyaz şekerleme; suale ve ekler tatlısının üzerine sürülen madde.
FONSE (Fr. Foncer): Bir turta kalıbının veya çemberinin köşelerine tart hamurunu (pişerken hamurun kenarları çökmesin diye) iyice bastırarak yerleştirmek.
FOOD & BEVERAGE (F.&.B.) (fud end bevereyc): Yiyecek ve içecek.
FORMA: Hamur, ekmek veya başka bir unsuru süslü biçimde kesmek için kullanılan el aleti (yıldız, çember, ay çiçek vb. şeklinde olur).
FOTOSEL: Yaklaşıldığı zaman kendiliğinden çalışır cihaz veya alet. Fotoselli musluk: el yaklaştığı zaman su akmaya başlar ve el çekildiğinde durur. Yani musluğa hiç el teması olmadan eller yıkanır.
FRİ (Fr. Frit) PİŞİRME USULÜ: Kızgın bol yağda pişirme usulü. Fritözde pişirme usulü.
FRİTÖZ (Fr. Friteuse): Elektrik veya gazla çalışan, kızgın ve çok yağda kızartma işini yapan alet.
FÜME (Fr. Fumee): Duman; dumanla hazırlanan yiyecekler (som balığı füme, dil füme vb.).

Mutfak Terimleri | G Harfi

GALETA UNU (Galeta tozu): Bayat ekmeklerin ezilip elenmesi ile elde edilen toz (pane yemeklerde kullanılır).
GANAŞ (Fr. Guanache): Pasta yapımında kullanılan çikolata kreması.
GARNİSAJ (Fr. Garnissage): Garnitürleme; yemeğin yanına veya içine garnitür koyma.
GARNİTÜR (Fr. Garniture): Her çeşit yemeğin yanında, üzerinde, etrafında, içinde verilen çeşitli yiyecek maddeler (taze fasulye, pilav patates, çilek vb.).
GASTRONOMİK (Fr. Gastronomique): İyi yemek yapma sanatıyla ilgili. Mesela; Gastronomik bir Restoran: Çok iyi yemek yenen bir lokanta.
GASTRİK (Fr. Gastrique): Şekeri karamela yaptıktan sonra, sirke ilavesi ile sulandırılmış kahverengi sıvı (dömiglastan tatlımsı sos yapmada kullanılır).
GASTRONOM (Fr. Gastronome): Yeme içme sanatıyla ilgili.
GASTRONOMİ (Fr. Gastronomie): İyi yemek hazırlama sanatı. Yemek sanat alanı.
GASTRONORM (G.N.) (Fr Gastro-Norme): Uluslar arası, standart ölçülerdeki mutfak araç-gereçleri (Gastronorm tepsi, gastronorm fırın vb.).
GATO (Fr. Gateau): Yaş pasta, normal pasta.
GEÇİRME: a- Soğuk veya sıcak sudan geçirme; soğutma veya sıcaklaştırma. b- Süzgeçten geçirme, süzme. c- Elekten, süzgeçten, mikserden geçirerek ezme usulü.
GELİŞİ GÜZEL DOĞRAMA: Şekline bakılmaksızın rasgele doğrama yöntemi. Amacın, sadece, parçalamak olduğu ve parçaların büyüklüğünün önemi olmayan doğrama şekli.
GERİDON (Fr. Gueridon): Salonda, üzerinde müşteriye yemek servisi yapılır. Garsonun, servis anında, üzerinde porsiyonlama, hazırlık ve dağıtım yaptığı küçük tezgah veya masa.
GEVREK: Kolayca kırılıp ufalanan.
GEVŞETME: Yumuşatma. Sulandırma.
GEZDİRMEK: Bir şeyi başka bir şeyin üzerine dolaştırarak dökmek.
GLAS DÖ VİYAND (Fr. Glace de viande): Dömiglas veya başka bir et suyunu kaynatarak çektirme sonucu elde edilen sos özü (yemeğe tat vermek için biraz glas dö viyand ilave edilir). Dömiglastan iki defa daha kuvvetli ve lezzetli bir et hülasası.
GLAS ROYAL (Fr. Glace royal): Yumurta akı, 2-3 damla limon suyu ve pudra şekeriyle yapılıp pastaların üzerini süslemeye ve pastacılık dekoru yapmak için kullanılan bir süsleme unsuru.
GLASAJ (Fr. Glaçage): Glase yapma usulü, parlatma, cilalama. Kuvertürle pastanın üzerini kapama.
GLASE (Fr. Glacé): a-Arpacık soğan, havuç ve şalgamı şeker, tereyağı ve az su ile pişirme usulü. b-Etler için; bir eti, kendi sosu ile ıslatarak parlatma usulü. c- Pastacılık için; bazı deserlerin (tatlıların) üzerine pudra şekeri dökerek salamandrada gra
GLİKOZ: Koyu şuruba benzer şeffaf şeker. Tatlı şurubunda ve birçok pasta yapımında kullanılır.
GLÜTEN: Unda bulunan yapışkan proteinli madde. Hamurun özlü olmasını ve mayalanarak iyi kabarmasını sağlar.
GÖCE: Arpadan yapılmış bir bulgur türü.
GÖMLEK YAĞI: Tef yağı. Hayvanların karın kısmında bulunan ince tülbent biçimindeki yağ tabakası.
GRANÜLE (Fr. Granulee): Tel şehriye biçiminde, çikolata ve çeşitli renklerde, hazır satılan, pasta süsleme unsuru.
GRATEN (Fr. Gratin): Üzeri, salamandrada kızartılmış yemek; ogreten.
GRATİNE (Fr. Gratiné): Bir yemeğin üzerini, hararetli ateşte kızartma usulü.
GRATİNE YAPMA: Yemeğin veya yiyeceğin üzerini salamandrada veya fırında kızartmak.
GRİYE (Grillé) PİŞİRME USULÜ: Bir yemeği ızgarada pişirme yöntemi, közleme.
GURMAND (Fr. Gourmand): Çok yemek yiyen kimse. Obur.
GURME (Fr. Gourmet): Yemek ve şarap tadından iyi anlayan kimse. Yemek yeme sanatını bilen kişi.

Mutfak Terimleri | H Harfi

HAPSETME: Bir malzemeyi bir yiyeceğin içine koyup sıkıca kapatma işlemi. Mesela; mantının içi hamurun içine hapsedilir.
HARÇ: Garnitür, sos, iç veya pişirme suyu olarak, ayrı bir kapta hazırlanıp yemeğin üzerine veya içine karıştırılan unsur.
HARENG: Ringa balığı türünden bir balık. Lakerda gibi salamura olarak satılır.
HAVAN: İçinde bir şey dövülüp ufalanmaya yarayan çukur kap.
HAVANELİ: Havanda bir şeyi dövmeye yarayan tokmak.
HELVANE veya HELVAHANE: Dibi, mayonez tenceresi gibi, tümsek tencere. Kevgirle kavurma işlerinde çok kullanışlıdır.
HİNT BİBERİ: Köri veya küri baharatı.
HOLLANDEZ SOS: Yumurta sarısı, tereyağı ve limon suyu ile yapılan sıcak sos.
HOŞAF: Kuru meyve (üzüm, incir, erik, kayısı vb) kompostosu.

Mutfak Terimleri | İ Harfi

İB veya ib: İsteğe bağlı; ölçü arzuya göre ayarlanır.
İÇ YAĞI: Hayvansal yağ. Karın boşluğu yağı. Etlerdeki yağ.
İFTARİYE: İftar için hazırlanmış çerez ve yiyecekler.
İFTARİYELİK: Ramazanda iftar açmak için, ilk ağızda, yenileceklerin ve içileceklerin tümü.
İĞDE: Zeytin biçiminde, kabuğu kırmızıya benzer, içi beyaz unlu, tadı mayhoş kuru yemiş.
İKİNCİ KATEGORİ ETLER: Birinci kategori etlerden sonra gelen et parçaları (but, kol).
İLİSTİR: Yayvan metal süzgeç.
İNSTANT: Anlık, hazır, derhal.
İRAN PİRİNCİ: Bir basmati pirinci türü. İnce uzun kokulu pirinç. Çilav yapımında kullanılan pirinç.
İSLİM: Buhar.
İZOTERM ARAÇLAR: Sıcak veya soğuk muhafaza eden ekipman, araç vb.

Mutfak Terimleri | I Harfi

ISI: Sıcaklık.
ISI ETKİSİ: Sıcaklık etkisi. Yemek pişirmede kullanılan ısının 3 çeşit etkisi vardır; Konsantrasyon, Yayılma ve karışıktır. Konsantrasyonda ısı dıştan içe hızlı ve yoğun şekilde etkiler. Yayılmada ısı yavaş yavaş yayılarak yiyeceğin içine işler. Karışıkta
ISLATMA: a- Bazı pasta (pandispanya, bisküvi, baba tatlısı vb) unsurlarını, şerbet, likör gibi tatlandırıcı bir sıvıyla ıslatarak yumuşamalarını sağlama. b- Bakliyat türü ve kuru yiyecekleri, yumuşamaları için, bir gün önceden veya bir müddet bol suyun iç

Mutfak Terimleri | J Harfi

JAMBON (Fr. Jambon): Domuzun; tuzlanarak, dumanlanarak veya başka yöntemle hazırlanan ve dilimler halinde kesilerek servis yapılan soğuk budu. Ayrıca, tavuk, hindi ve dana etinden de yapılabiliyor ve şarküteri ürünü olarak satılır.
JELATİN (Fr. Gelatine): Aşçılıkta ve pastacılıkta kullanılan, soğuduktan sonra donan (pıhtılaşma görevi yapan) madde; yaprak veya toz şeklinde satılır.
JENUAZ (Fr. Genoise): Pandispanya (8 yumurta, 250 gr şeker ve 250 gr un).
JÖLELİ CİLA: Tartların üzerine sürülen jelâtinli ve şeffaf kuvertür. Küçük paketler içinde, marketlerde satılmaktadır.
JÜ (Fr. Jus): Pişerken, etten veya tavuktan, pişme kabına, akarak sertleşen (sük) yemek suyunun sulandırılmasıyla elde edilen sulu, kahverengi sos; et fırında kızartıldıktan sonra, etin piştiği tepsiye biraz aromatik malzeme ve su konup kısa süre kaynatıl
JÜLİYEN (Fr. Julienne): Sebzeleri saman şeklinde doğrama usulü.

Mutfak Terimleri | K Harfi

KABA ET: Kemiksiz et. Kemiksiz but eti.
KADRİYE (Fr. Cadrille): Izgara olacak malzemenin, kızgın ızgara üzerine konup, ızgara demiri izi ile dağlanarak süslenmesi usulü.
KAHVERENGİ DANA FOND: Kahverengi kemik suyu. Dana kemiklerini fırında kurutarak (kızartarak) ve içine aromatik malzeme ilave edip uzun zaman kaynatarak elde edilen, kahverengi ana sos. Dömiglas.
KAHVERENGİ VE KOYU DANA FOND: Dana kemiklerini fırında kurutarak (kızartarak) ve içine aromatik malzeme ilave edip uzun zaman kaynatarak elde edilen, kahverengi koyulaştırılmış (bağlanmış) ana sos. Dömiglasın koyultulmuşu.
KAKULE: Zencefilgillerden ıtırlı bir bitki. Tohum olarak veya dövülmüş baharat olarak kullanılmaktadır.
KALORİ: Normal ortamda, 1 litre suyun sıcaklığını 15 dereceden 16 dereceye çıkarmak için gereken enerji miktarıdır. Bu ölçü ünitesi, genelde, günlük alınacak besin kalorileri için kullanılır ve kilo kalori olarak da anılır.
KALSİYUM: Kemiklerin oluşumunu sağlayan ana mineral madde. 1.inci yiyecekler grubunu teşkil eden yiyeceklerin bileşik ana mineral maddesi.
KANALAÇMA: Limon, portakal, salatalık gibi malzemelerin kabuğunu (süsleme için) bir aletle (kanalör) alacalı şekilde soyma usulü.
KANALÖR (Fr. Canaleur): Kanal açma aleti. Süs için sebze ve meyvelere kanal açar.
KAPAMA: Taze soğan, marul yaprağı, havuç ve kereviz yaprağı veya dalı ile su içinde pişirilen porsiyonluk kemikli kuzu eti yemeği. Bir nevi sebzeli kuzu eti haşlaması.
KAPLAMA ÇİKOLATA: Kuvertür çikolata.
KARAMELA: Ateşte (170°) eriterek rengi kahverengiye dönüştürülmüş şeker; erimiş (kahverengi) şeker.
KARBONHİDRAT: Enerji veren, şekerli kimyasal besin maddeleri. 4.üncü yiyecekler grubunu teşkil eden yiyeceklerin bileşik ana besin maddesi.
KARKAS: Kasaplık hayvanların kesimden sonraki bütün hali. Dana ve sığırlar yarım karkas, kuzu ve koyunlar kasaplara bütün karkas olarak satılır. Yani, derisi yüzülmüş, işkembesi çıkarılmış ve sakatatları alınmış bütün ve kemikli et.
KASAP İPİ: Düzgün kalmaları için, kasapların kanatlı ve roti olacak etleri bağladığı veya sardığı ip. Etin üzerine sarılan ip.
KASNAKLI KALIP: Altı çıkarılıp takılabilir pasta veya kek kalıbı. Kek, pandispanya ve tatlıların, piştikten sonra, kalıptan kolay çıkmasını sağlar.
KASROL (Fr. Casserole): Küçük, saplı tencere (araç ve gereç resimlerine bakınız).
KATI HAMUR: Kulak memesi yumuşaklığında hazırlanmış hamur.
KAVURMAK: Karıştırarak kızartma işlemi.
KAYISI JÖLESİ: Sarı şeffaf pasta turta kuvertürü.
KAZEİN: Sütte bulunan protein maddesi.
KEŞ: Torba (süzme) yoğurdundan yapılan (parmezana benzer) sert peynir (makarnalarda kullanılır).
Kg: Kilogram.
KIVAM: a- Koyuluk derecesi, b- Bir şeyin en uygun zamanı veya noktası (şurubun kıvamı ne sulu ne koyu olsun).
KIYMAK: a- Eti makineden çekmek. b- Maydanozu ince parçalara doğramak. c- Sebzeleri, yarım ay şeklinde, çok ince kesmek, doğramak.
KIZARTMA YAĞI: Yüksek ısıya ve defalarca ısınmaya dayanıklı olan kızartmalarda kullanılan yağ türleri (şu anda Türkiye.deki en iyi kızartma yağı ay çiçek yağıdır).
KIZARTMA: Herhangi bir ısı yardımıyla, önce dış yüzeyinden başlayıp, kızartılarak pişirilen yiyecek. Susuz olarak, dış yüzeyini karamelleştirip, sonra, gerekirse su konup, pişmesi tamamlanabilir.
KİRŞ: Vişne veya kirazdan yapılan, su renginde olan alkol veya içki (pastacılıkta kullanılır).
KOAGÜLE (Fr. Coagule): Pıhtılaşma; pişerek donma veya katılaşma.
KOÇAN: Lahana, marul gibi sebzelerde, yaprakların çıktığı sert gövde.
KOMPOZİSYON: İçerik, içindekiler veya bir şeyi meydana getiren parçaların toplamı.
KONKASE (Fr. Concassée): Tavla zarı (küp) şeklinde doğrama usulü.
KONRT-NUA (Fr. Contre-noix): Sığır budunda bulunan, nuaya yapışık, et parçası.
KONSANTRASYON (Fr. Concentration): Yoğunluk. Dıştan içe pişirme biçimi.
KONTRFİLE (Fr. Contre-filet): Kesim hayvanlarında, bel kemiğinin but tarafındaki dikensi çıkıntının iki yanında bulunan et parçası.
KORNE (Fr. Corné): Mika. İnce yuvarlak kazıyıcı alet. Hamur, sos, krem vb kazımak ve sıyırmak için kullanılır.
KORNİŞON: Küçük salatalık (hıyar) turşusu.
KORSE (Fr. Corser): Bir şeyler katarak veya yaparak yemeğin tadını artırma.
KOST (Cost): Maliyet.
KOST KONTROL (Cost Controle): Maliyet kontrolü.
KÖFTER: Üzüm şırasıyla kaplanmış, sucuk biçiminde, ceviz içi.
KÖKLEŞTİRMEK: Hamurun içini doldurmadan önce, fırında kısmen veya tamamen pişirme işlemi. Tart ve tarta benzer yiyecekler için hamurun çökmesini, veya bozulmasını önlemek amacıyla yapılan bir işlem.
KÖPÜRTMEK: Yumurta beyazı, yumurta, ya da kremayı telle çırparak kabartma usulü (revani yapmak için yumurta ısıtılarak köpürtülür).

Saray Geleneğinde Şerbet Ve Şerbet Kapları

KÖZLEME: Odun kömürü ateşinde pişirme.
KREMANGLEZ (Fr. Creme anglaise): Vanilya sos. Yumurta sarısı, şeker ve sütten; pişirilerek yapılan sos (pasta ve deserlerin yanında sos olarak verilir).
KREM FREŞ (Fr. Creme freche): (bak. KREMA).
KREM PATİSİYER (Fr. Creme patissiere): Pasta kreması, sualenin içine konan krem.
KREM ŞANTİ (Fr. Creme Chantilly): Sıvı kremaya, şeker ve vanilya koyup, çırparak, elde edilen krema (tatlı ve pastalarda kullanılır). Aynı zamanda hazır toz kremşantiyle de yapılır.
KREMA TORBASI: Pastacıların kullandığı, içine krema veya başka bir şey koyup sıkma işine yarayan üçken torba. Ucuna çeşitli duylar (tırtıllı huni) takılır.
KREMA: Sıvı kaymak; sütün yüzünden toplanan yağlı katman.
KREMABÖR (Fr. Creme au beurre): Yumurta sarısı, koyu şurup ve tereyağından yapılan, pastacılıkta kullanılan krem.
KREMALAMA: Çorbaya veya sosa krema katma.
KRUTON (Fr. Crouton): Bir cm küp şeklinde veya yuvarlak dilim halinde kesildikten sonra kurutarak kızartılan ekmek parçaları. Genelde, çorba yanında ve salata üzerinde verilir. Çeşitli şekillerde kesilen ekmeklerin, yağda, salamandrada veya fırında kızart
KULİ (Fr. Coulis): Sıvı püre haline getirilmiş meyve veya sebze sosu. Genelde, deserlerin yanında verilen, meyve sosları için kullanılır.
KUP (Fr. Coupe): Kupa bardağı içinde servis edilen dondurmalı deserler (Peşmelba, belhelen vb.).
KUP BARDAĞI: Dondurma veya kup çeşitlerinin servisinde kullanılan geniş ve ayaklı bardak.
KURALLI İLERLEME PRENSİBİ: Mutfaktaki işlerin mantıklı şekilde yürümesi (erzakları teslim alma, depolama, hazırlama, pişirme ve dağıtım). Bu ilerleme olayında, hiç bir şekilde kirli, artık, çöp ve diğer kötü maddelerin yiyeceklerle ve yenmeye hazır gıdala
KUŞANE: Yayvan küçük tencere. Küçük helvahane tencere.
KUŞBAŞI DOĞRAMA: Yiyecekleri 1,5-2 santime, 1,5-2 santim büyülüğü civarında ve genelde, küp şeklinde doğrama yöntemi. Serçe kafası büyüklüğünde kesme veya doğrama.
KUVERTÜR (Fr. Couverture): Pasta, tatlı ve desertler üzerine, süs veya parlatma amacıyla sürülen veya kaplanan pastacılık unsuru.
KUYRUK SOKUMU: Sığır budunda, kuyruk kısmındaki, bulunan et parçası.
KUZİNE: Mutfakta, üzerinde yemek pişirilen ocak.
KÜF: Organik maddeler üzerinde nem ve ısı etkisiyle oluşan, bazen yeşil renkte ve pamukçuk görünümünde olan mantar.
KÜLBASTI: Kuzudan veya danadan yapılan, közde pişirilmiş, ince biftek.
KÜRİ-KÖRİ (Fr. curry): Hint baharatı; çeşitli baharatlardan yapılan ve Orta Asya.da, yemeklerde çok kullanılan bir baharat türü.

Mutfak Terimleri | L Harfi

L: Litre.
LABADA: Doğal olarak yetişen yapraklı, yenebilir, sebze, bitki.
LABNE veya LABNE PEYNİRİ: Süzme yoğurda benzer, yumuşak, beyaz peynir.
LAKTOZ: Süt şekeri.
LAVAŞ: Mayalı hamurdan, tandırda pişirilen, pide türü, ince ekmek. Arap ekmeği.
LENGER: Yayvan ve kenarları, geniş, büyük bakır kap.
LİÇİ: Uzak doğuda yetişen, ceviz büyüklüğünde ve sert kabuklu bir meyve türü.
LİF: Taze fasulye, kereviz, kara turp, kuşkonmaz gibi bitkilerin kabuklarında bulunan iplikli kısım.
LİMON TUZU: Şurubun şekerleşmesini önlemeye yarayan kristal asit parçaları.
LİPİT veya LİPİD: Yağ.
LİPOZ: Pankreasın salgıladığı sindirim enzimi (salgısı).
LİYOFİLİZASYON (Fr. Lyophilisation): Yiyecekleri, modern kurutma yöntemi.
LOBİYE: Fasulye.
LOKUM: a- Şekercilerden alınan normal lokum. b- Evlerde; hamuru yağda kızartarak yapılan yuvarlak lokma.
LOP YUMURTA: Kabuğuyla, suda, içi katılaşıncaya kadar (çok iyi) pişirilmiş yumurta.
LÜSTRE (Fr. Lustrer): Bir fırça yardımıyla, yiyeceklerin üzerine erimiş tereyağı sürerek parlatmak.

Mutfak Terimleri | M Harfi

MADALYON: Madalya şeklinde kesilmiş dilimler. Dana madalyon gibi, yani 1 cm kalınlıkta yuvarlak bonfile dilimleri.
MAHLEP: İdris ağacının koyu kırmızı renkte olan meyvelerinin elde edilmesiyle yapılan bir tür baharat.
MANDOLİN: Sebze kıymak, rendelemek veya kesmek için kullanılan profesyonel el aleti.
MANGO: Ekvatoral bölgelerde yetişen, patates büyüklüğünde, sarı bir meyve türü.
MARİNAD (Fr Marinade): Et, balık ve tavuğa; dinlendirmek, yumuşatmak ve tat vermek için, aromatik malzemelerle yapılan işlem (bir çeşit terbiye). Av hayvanı ve kırmızı etler için % 80 kırmızı şarap, % 20 sirke karışımına piyaz şeklinde kıyılmış soğan, hav
MARİNE ETMEK: a- şarap, sirke ve aromatik malzeme karışımının içinde yatırmak (av hayvanları ve kırmızı et için). b- anlık marinad: sıvı yağ, soğan suyu, baharat vb içine yatırarak tat ve lezzet elde edilir.
MARİZ (Fr. Marise): Kauçuktan yapılmış saplı sıyırıcı. Akıcı (sos, çorba vb) yiyecekleri sıyırmak için kulla-nılan alet.
MARJ (Fr. Marge): Eklenebilir pay ( Ticari bir işlemde zarar tehlikesine karşı ayrılan pay).
MARKET LİST: Pazar listesi. Bir mutfakta bulunan bütün yiyecek maddeleri içeren büyük bir liste.
MARMİT (Fr. Marmite): a- Kazan veya tencere. b- Kahverengi ya da normal et ve kemik suyu.
MARSALA: Tatlımsı kırmızı şarap. Sos yapımında kullanılır.
MAYA: Besinlerin mayalanması için kullanılan madde. Tek hücreli organizma.
MAYONEZ TENCERESİ: Dibi tümsek olan ve çırpma işlemine elverişli olan metal kap veya tencere.
METABOLİZMA: Canlı organizmada veya canlı hücrelerde hareketli, enerjiyi sağlamak için oluşan, biyolojik ve kimyasal değişmelerin bütünü. Sindirim sistemi.
METAL KAP: Çelikten, alüminyumdan, demirden veya bakırdan yapılmış kaplar; tencere, kasrol, tava vb.
MEYANE: Aynı miktarda un ve tereyağı kavrulup soğutulur (sosları koyulaştırmada kullanılır).
MEYVE JÖLESİ: Şeffaf pasta turta kuvertürü.
MIZIKMAK: Lapalaşma. Su alarak pörsüme. Sulanma.
MİJOTE (Fr. Mijoter): Hafif ateşte, ağır ağır kaynatarak pişirme usulü.
MİKROORGANİZMA: Gözle görünmeyen çok küçük varlık veya canlı.
MİKSER: Malzemeyi ezmeye, kıymaya, çekmeye yarayan alet.
MİLFÖY (Fr. Milfeuille): Yaprak hamurundan yapılan bir pasta. Yaprak hamuru.
MİNYONET: a- Kuzu filetosuyla yapılan bazı yemek isimlerinde kullanılır. Mesela; biberli kuzu minyonet, marsalalı kuzu minyonet vb. b- Ezilmiş veya kırılmış karabiber taneleri.
MİRPUA (Fr. Mirpoix): Fındık büyüklüğünde (tavla zarı şekli) doğranmış sebzeler; sos veya yemek yapımında aromatik tat için doğranan sebzeler.
MİZANPLAS (Fr. Mis en place): Yemek ya da servis için yapılan hazırlık.
MOL (Fr. Mole): Yumuşak. Katıyla cıvığın arası. Ekmek hamuru sertliğinde. Kulak memesi ile cıvık arası hamur sertlik derecesi.
MORİY (Fr. Morille): Kuzukulağı mantarı. Genelde, kurutulmuş olarak satılan pahalı bir mantar türü.
MÖRENG (Fr. Meringue): Çırpılmış yumurta beyazına şeker veya koyu şurup ilave ederek elde edilen kar şeklindeki (beze) yumurta beyazı; çeşitli yöntemlerle hazırlanan mörengler vardır: İtalyan, normal, İsviçre mörengi gibi.
MUSKAT: Muskat ağacı meyvelerinden elde edilen bir baharat türü. Fındık büyüklüğünde bir cevize benzer.
MÜHÜRLEME: Üzeri kuruyabilir, bazı sos veya yiyeceklerin üzerine çiğ tereyağı dokundurarak kabuk bağlamasını önleme yöntemi.

Mutfak Terimleri | N Harfi

NARENCİYE: Portakal, limon ve greyfurt.
NATÜREL: Doğal.
NÖTR (Fr. Neutre): Tarafsız; sade.
NUA (Fr. Noix): a-Dana budundaki cevize benzeyen kemiksiz kaba et. b- Deniz ürünü olan tarakın yenen bölümü.
NUGA veya NUGATİN: Kırık veya file bademe karamela karıştırılmış pastacılık unsuru.

Mutfak Terimleri | Ö Harfi

ÖLDÜRMEK: Kızgın yağda biraz kavurmak; börttürmek, yumuşatmak.
ÖN HAŞLAMA: Pişmeden önce yapılan çok kısa haşlama. Şok haşlama. Blanşi yapma.
ÖRDEK PALAZI: 4-6 aylık ördek yavrusu, genç ördek.
ÖZ SU: Et dokusunda bulunan lezzetli su. Sük.
ÖZLEŞTİRMEK: Hamuru iyice yoğurarak esnek (homojen) hale getirmek.

Mutfak Terimleri | O Harfi

OGRATEN: Üzeri salamandrada veya fırında kızartılmış yemek veya yiyecek. Graten.
ONGLE (Fr. onglet): Sığırın karın boşluğunda bulunan, ciğere bağlı, bifteklik, lezzetli ve lifli, bir et parçası.
ORAN veya ORANTI: Yüzdesi. %. Bir şeyin oranı 10 ise, o şey, sayı olarak yüzde (%) 10.u dur.
ORDÖVR (Fr. Hors d.oeuvre): Yemekten önce sofraya getirilen soğuk veya sıcak yemekler; salata, meze, zeytin yağlı, kiş vb. Meze.
ORYANTAL: Şark yemekleri. Doğulu.
OSSOBÜKO: Dana inciğinden kesilen, porsiyonluk, kemikli ve yuvarlak et dilimi.
OTUZ DERECELİ ŞURUP: Tatlı şurubunun kıvam noktasıdır. Yani; 1 kg şeker ile 1 kg su kaynatılıp çektirilerek 1600 gr sıcak şurup elde edildiği zaman 30 dereceli şurup olmuştur.
OVALEKS: Pandispanya türü hamurların kabarması için hamura katılan katkı maddesi.

Mutfak Terimleri | P Harfi

PALAZ: Kaz, ördek, güvercin ve bazı kuş yavrularının civcivlikten sonraki durumu
PANÇETA: Sığırın karın altı eti. Deriyle işkembe arasındaki ince et tabakası.
PANDİSPANYA: Bir çok pastanın temel malzemesi olan yumurta, şeker ve undan yapılan, sünger gibi yumuşacık bir kek.
PANE (Fr. Panee): Malzemeyi; sırasıyla, un, yumurta ve galeta unundan geçirme yöntemi (şinitsel, eskalop).
PARİZİYEN KAŞIĞI: Sebze ve meyvelerden, küçük top biçimli garnitürler veya süsleyiciler çıkarmak için kullanılan bir el aleti.
PASTA KARTONU: Bozulmaması için bütün pastaların altına konan ve sıvıdan etkilenmeyen sert karton.
PASTA KREMİ: Süt, yumurta sarısı, şeker ve undan yapılan ve pastacılıkta kullanılan krem (sualenin içine konan krem).
PASTA ÖRTÜLÜĞÜ: Kuvertür.
PASTÖRİZASYON: Yiyecek ve içecekleri saklama yöntemi.
PATAŞU (Fr. Pate a choux): Ekler, profitrol gibi tatlıların hamuru. Pişmiş hamur. Tulumba hamuru gibi.
PATDAMAND (Fr. Pate d.amande): Badem ezmesi.
PATE (Fr. Pâté): Genelde, malzemesinde, domuz eti ve kanatlılar ciğeri olan bir et ezmesi (ördek, ciğer, sülün vb. ezmesi gibi). Şarküteri ürünü.
PATOJEN: Hastalık oluşturan mikrop; zararlı mikrop.
PAVURYA: Bir cins yengeç. PAY (İng. Pie): Hamurdan, börek şeklinde yapılan, tatlı veya sade yiyecekler.
PAZI: a- Bir yufkalık hamur topağı veya beze. Hamurdan açılan kalın yufka. b- Ispanak cinsinden bir iri yapraklı bitki.
PEMBELEŞTİRMEK: Biraz kavurarak pembeleştirme, hafif kızarma yöntemi (soğan pembeleştirilir).
PESTİL: İnce yufka biçiminde kurutulmuş meyve ezmesi.
PEŞMELBA (Fr. Peche-melba): Şeftali, ahududu sosu, dondurma ve kremşantiyle servis edilen bir kup.
PEYZAN DOĞRAMA ŞEKLİ: Sebzeleri ince piyaz şeklinde doğrama usulü.
PİKATA: Dana etinden dövülerek (4-5 mm) inceltilmiş yumuşak parça. Kişi başına 2 veya 3 pikata düşer. Kontrfileden, bonfileden veya trançtan kesilip yapılır. Sefa bifteği.
PİSBOĞAZ: Zamansız ve ayırt etmeden yiyen kişi. Obur.
PİŞME NOKTASI: Pişme esnasında, yiyecek bir maddenin piştiğini gösteren en uygun an.
PİŞME SUYU: Yiyeceğin içinde piştiği su. Salçalı su, et suyu, balık suyu veya herhangi bir su.
PİŞME SÜRESİ: Pişme başladıktan sonra, pişene kadar geçen, aktif, süre. Örneğin: kurabiye 190 derecede 20 dakika pişer. Fırının termostatı 190 a ayarlanır ve ön ısıtma yapılır. Fırının sıcaklığı 190 dereceye ulaşınca kurabiye fırına verilir ve pişme sürec
PİYAZ ŞEKLİNDE DOĞRAMA: Yarım ay biçiminde (yarım daire) incecik doğramak, kesmek.
POELEE (Fr. Poelée): Tava.
POELEE (Fr. Poelée) PİŞİRME USULÜ: a-Tavada pişirme yöntemi b- Derin bir tencerede, biraz su ve aromatik sebzelerle, iri parça yiyecekleri yavaş yavaş, kapak kapalı şekilde pişirme usulü (Poele usulü ördek veya hindi pişirme).
POMPAY (Fr. Pomme paille): Saman patates.
PORSİYON: Bir kişi için hazırlanan yemek veya parça.
PORTO: Portekiz.in meşhur, tatlımsı kırmızı veya beyaz şarabı; içki olarak veya soslarda kullanılır.
POŞE (Fr. Poché) PİŞİRME USULÜ: Malzemeyi sıvı içinde, kaynama derecesine yakın bir noktada, fakat kaynatmadan pişirme tekniği (poşe yumurta, balık poşe).
POTANSİYEL(Otelcilikte müşteri potansiyeli): Gizli müşteri kitlesi. Ortaya çıkmamış ancak ortaya çıkmaya hazır müşteri kitlesi.
PÖTİFUR (Fr. Peutits four): Bir lokmalık fransız pastaları.
PRALİN: Karamelli iri çekilmiş fındık ve badem. Katı, toz, krema veya parça halinde de, hazır olarak satılır. Bazen fındık içiyle de yapılabilir. Yani; şeker karamelasıyla badem veya fındık karışımı bir pastacılık unsuru.
PROFİTROL (Fr. Profiterole): Şuale hamunu ile yapılan, içine dondurma konulan ve üzerine çikolata dökülüp etrafına şanti sıkılan bir çeşit fransız tatlısı.
PROTEİN: Canlı hücrelerin ana maddesini oluşturan, genellikle sülfür, oksijen ve karbon ögeleri bulunan amino asit birleşiminden oluşmuş karmaşık yapılı doğal madde. 2.inci yiyecekler grubunu teşkil eden, yiyeceklerin bileşik ana besin maddesi.
PROVANSAL (Fr. Provançal): İçinde, genelde, sarımsak, domates, maydanoz ve zeytinyağıyla hazırlanan yemekler grubu. Akdeniz yemekleri. PÜRE: Ezme (sebze püresi, patates püresi vb.).

Mutfak Terimleri | R Harfi

RAFADAN: Yumurtayı kaynar suda kabuğuyla az pişir-me usulü; isteğe göre 3-5-7 dk yumurta pişirme.
RAFİNE: a- Özen göstererek yapılmış yemek b- Birinci kalite madde (ekstra zeytinyağı; bir kaç işlemden geçmiş tuz, pirinç, şeker vb.).
RAGU (Fr. Ragout) PİŞİRME USULÜ: Et parçalarını, kendi suyu veya başka bir sıvı içinde, üzeri kapalı, yavaş yavaş pişirme kaynatarak pişirme tekniğidir. Birdeki tencere yemeklerine uygulanan pişirme yöntemi.
RANDIMAN: Brüt bir yiyecekten elde edilebilen, yenebilir veya kullanılabilir net kısım. Verimlilik.
RAVYE: Dört köşe veya dikdörtgen tabak. Salata veya meze servis edilen tabak türü.
REDÜKSİYON (Fr. Reduction): Bir sıvıyı kaynatarak çektirme usulü (kremayı redüksiyon yaparak sos hazırlama). b- Kaynatarak çektirilmiş madde (Bearnez sos redüksiyonu; sos için redüksiyon yapılmış beyaz veya kırmızı şarap).
REFOR (Fr. Raifort): Yaban turpu. Bazı soslara katılır.
REZENE: Maydanozgillerden, dereotuna benzer bir bitki.
RİSOLE (Fr. Rissolé): Bir dk haşlandıktan (bilanşi) sonra, tavada veya fırında, biraz sıvı yağ ve tereyağı ile kızartılarak pişirilen tane patatesler (risole yapılmış fındık patates, risole yapılmış kare patates).
ROKFOR (fr. Roquefort): Fransa.nın Rokfor bölgesinde yapılan, içi küflü, değerli bir peynir çeşidi.
ROM (Fr. Rhum): Şeker kamışından yapılan bir çeşit likör; pastacılıkta çok kullanılır.
ROMSTEK (Fr.): Kuyruk sokumu. Romstek bifteği. Kuyruk sokumundan yapılmış biftek.
RONDO: Mikser. Kıyma veya parçalama işine yarayan mutfak aleti.
ROTİ (Fr. Roti): Fırında kızartılmış yiyecek maddesi (Roti tavuk, roti kontrfile, roti dana sarması).
ROTİ PİŞİRME USULÜ: Yiyecek maddelerini, bütün olarak, kızgın fırında veya roti makinasında pişirme usulü (tavuk pişirme; ördek pişirme; birkaç kişilik et parçasını pişirme).
ROTİSÖR (Fr. Rotisseur): Kebapçı.
ROZBİF: Silindir veya yassı biçimli kemiksiz, içi çiğ kalmış sığır eti (iple sarıldıktan sonra pişirilir ve dilim dilim kesilip sıcak veya soğuk yenir).
RULET: Saplı, yuvarlak bıçaklı hamur kesicisi.

Mutfak Terimleri | Ş Harfi

ŞANTİ (Fr. Chantilly): Krema, şeker ve vanilya ile çırpılarak yapılan tatlı-pasta unsuru.
ŞEFFAF KUVERTÜR: Jöleli cila. Tart ve turtaların üzerine sürülür.
ŞERBET: Şekerli su, sıvı veya meyve suyu.
ŞIRA: Henüz mayalanmamış üzüm suyu.
ŞOK HAŞLAMA (Fr. Blanchi) Blanşi: Çok kısa müddet kaynatma yöntemi. a- Sebzeleri 30 saniye civarı kaynar sudan geçirmek. b- Etleri soğuk suya koyup bir dakika kaynatıp soğuk sudan geçirdikten sonra süzmek.

Mutfak Terimleri | S Harfi

SABAYON (Fr. Sabayon): Hafif ateşte, çırpılarak pişirilip krem haline getirilmiş yumurta sarısı.
SAFRAN: Bazı yemeklere tat, koku ve sarı renk veren (ham maddesi saç biçiminde) toz şeklinde bir baharat; bir bitki.
SAKIZ KABAĞI: Dolmalık kabak.
SALAMANDRA (Salamander): Gratine işini yapan alet, üstten çok hızlı ısıtan, kapaksız, bir fırın çeşidi.
SALATA YAĞI: a- Sıvı yağ. b- 170-180°.ye dayanmayan sıvı yağlar (kolza-soya.dan elde edilen sıvı yağlar).
SALMAK: İçine atmak, koymak veya dökmek. Pirinç veya makarna suya salınır.
SAVOYARD BİSKÜVİSİ: Yumurta, şeker ve undan yapılmış yumuşak ve hafif bir bisküvi çeşidi (Şarlot şeklinde yapılan pastalarda kullanılır).
SEBZE ÇEVİRME: Garnitür yapmak için bazı sebzeler (havuç, patates, kabak, kereviz, şalgam) yontularak (çevrilerek) fıçı şekli verdirilir.
SEFABİFTEĞİ: Çok ince, dilimlenip dövülmüş, kişi başına 1 – 2 veya 3 parça olarak hazırlanan, ince biftek. Bonfileden, kontrfileden veya trançtan yapılabilir. Pikata.
SEK (Fr. Sec): İçkiler için; sert veya şekersiz anlamında. Dömi sek: biraz tatlımsı anlamında.
SELF SERVİS: Müşterinin kendi kendine servis etmesi yöntemi.
SELOFAN (Streç film): Mutfaklarda, yiyecekleri sararak korumak için kullanılan rulo şeklinde satılan plastik tabaka. SELPETR: Şarküteri ve et fümeleri hazırlığında kullanılan kimyasal tuz.
SELÜLOZ KAGIT: Mutfaklarda kullanılan sıvı, emici kağıt (rulo şeklinde satılır).
SELÜLOZ: Bitkilerde bulunan katı kimyasal madde.
SIĞ TENCERE: Derin olmayan tencere. Derinliği normal tencerenin yarısı kadar olan tencereler.
SİLKME: İri doğranmış sebzelerle (tencereden tutup silkeleyerek) yapılan etli yemekler (kabak silkmesi, patlıcan silkmesi vb.).
SOĞUK SUDAN GEÇİRME: Sıcak bir maddeyi soğuk suya koyarak veya tutarak soğumasını sağlama.
SOĞUK ÜNİTE: Buzdolabı, soğuk oda, prefabrik soğuk oda, soğuk depo vb.
SORBE (Fr. Sorbet): Meyveli dondurma veya meyve dondurması. Çilekli sorbe, muzlu sorbe, armutlu sorbe vb.
SOS (Fr. Sauce): Salça. Yemeğin suyu. Et, tavuk, balık sularından; yumurtadan, yağdan vs.den elde edilen, yemeğe tat veren sıvı ya da krem şeklindeki salça.
SOSİYE (Fr. Saucier): Soslardan sorumlu aşçı.
SOSİYER (Fr. Sauciere): İçinden sos servisi yapılan kap.
SOTE (Fr. Sauté): a- Haşlanmış sebzeleri biraz tereyağı ile ısıtma veya karıştırma yöntemi. b-Sote yapılmış yemek.
SOTE (Fr. Saute) PİŞİRME USULÜ: Çok az yağda ve çok kızgın tavada kavurma veya kızartma usulü (sote patates, sote et vb.). Çok az yağda tavada pişirme usulü.
SOTE ETMEK: Yüksek ısıda karıştırarak pişirme veya kavurma işlemi. Bak.
SOTE PİŞİRME USULÜ. SOTÖZ (Fr. Sauteuse): Sote işlerinde kullanılan, saplı, derin, çelik veya alüminyum tava; kasrola benzeyen dibi biraz tümsek veya yuvarlak olan kap (araç ve gereç resimlerine bakınız).
SOYA ETİ: Soya fasulyesinden yapılan ve protein içeren et görünümünde bir bitkisel yiyecek. Vejetaryen yemeklerinde kullanılır.
SOYA PROTEİNİ: Soya eti. Kuşbaşı ve kıyma şeklinde satılır.
SPATÜLA: Ağaçtan veya çelikten yapılmış yassı el aleti (araç ve gereç resimlerine bakınız).
STATİK: Statik fırın; geleneksel ve türbo olmayan eski model, fırınlar.
STERİLİZASYON: Mikropların yok edilmesiyle veya zararsız hale getirilmek suretiyle yapılan saklama yöntemi.
STREÇ FİLM: Mutfaklarda, yiyecekleri sararak korumak için kullanılan rulo şeklinde satılan plastik tabaka.
SUBYE veya SÜBYE: Bir gün önceden ıslanmış pirincin ezilmesiyle elde edilen ve koyultma işlerinde kullanılan malzeme.
SUFLE (Fr. Souffles): a- Tatlı sufleler; pasta keremine bir şeyler (likör, kakao, meyve vb) karıştırıldıktan sonra içine çırpılmış yumurta akı eklenir. b- Tuzlu sufleler; beşamel sosa bir şeyler (peynir, sebze, et, baharat vb) karıştırıldıktan sonra içine
SUPANGLE veya SUP-ANGLEZ: Madlen veya savuayer bisküvisinin altına kremşantiye sıkarak diğeriyle yapıştırılır. Üzerine çikolata veya kakao karıştırılmış krem anglez dökülür.
SÜK (Fr.Suc): a- Tat, lezzet. b- Pişerken, yiyeceklerden pişirme kabına akan ve kuruyarak karamel olmuş madde (sulandırılarak jü yapılabilir).
SÜPREM (Fr. Supreme): Kemiksiz ve derisiz fileto et (tavukgöğsü, balık filetosu).
SÜS UNSURU: Bir yemeği veya yiyeceği süslemekte kullanılan maddeler (maydanoz yaprağı, domates kabuğu, kırmızıturp, limon, jöle, zeytin, yeşil salata yaprağı vb).

Mutfak Terimleri | T Harfi

TABASKO: Acı, kırmızı ve sıvı biber sosu. Küçük şişe içinde marketlerde satılır. İthaldir. Benzeri Knor markasında var.
TABLDOT (Fr. Table d.hote): Seçme olanağı olmayan, 2- 3 veya 4 çeşit yemekten meydana gelen bir öğünlük yemek listesidir. Listedeki bütün yemekler için sabit bir fiyat uygulanır.
TANE TAZE KARABİBER: Kurutulmamış tane karabiber. Genelde, konserve veya vakumlanmış olarak satılır. Yeşili ve kırmızısı olur.
TAPYOKA: a- Manyok kökünden çıkarılan bir nişasta. BTane olarak da bulunabilir. Topyokalı çorba.
TART (Fr. Tarte): Altlık hamurla, çemberde pişen meyveli pasta.
TART ÇEMBERİ: Genelde 28 cm çapında (farklı çaplarda da olabilir) ve 2,2 cm derinliğinde altı olmayan bir çember. Tart pişirmeye yarar.
TART KALIBI: Pay, tart ve turta pişiminde kullanılır. Derinliği 2-3 cm olabilen bu kalıplar camdan veya metalden olur.
TARTÖLET (Fr. Tartelette): Küçük tartlar; bir kişilik veya bir lokma halinde yapılır.
TATLI TORBASI: Kremşanti torbası; ucuna duy takılarak krem veya başka bir şey sıkmak için kullanılan, huni şeklinde bir torba.
TEF YAĞI: Hayvanın karın kısmında bulunan tülbent şeklindeki ince yağ tabakası. Bazı kızartma usulü pişen yiyeceklerin üzerine, kurumasın diye sarılan yağ tabakası. Gömlek yağı.
TERBİYE: a- Marinad (et, tavuk ve balık için). b- Bağlamak (Çorbalar için: un, bütün yumurta veya sarısı, yoğurt veya limon suyundan yapılan tat ve bağlama unsuru).
TERİN (Fr. Terrine): Toprak kap, güveç; dikdörtgen ve derin kalıp şeklinde olan bu kap, metalden de yapılabiliyor.
TİP I: Un kalitesini belirleyen standart. En iyi kaliteli (ekstra, böreklik baklavalık) un Tip I.dir.
TİRİT: Kızartılarak pişirilmiş kaz yağıyla, iki yüzü de, yağlanıp üçgen kesilmiş köy yufkası.
TOKSİN: Canlı organizmalarda görülen zehir; zehirli.
TORŞON (Fr. Torchon): Mutfakta kullanılan, aşçı el bezi. 60 cm x 60cm ölçülerinde pamuklu beyaz el bezi.
TOST: a- Kızartılmış tost ekmeği dilimi. b- Kızartılmış sandviç.
TRANÇ: Sığır budunda bulunan en büyük et parçası.
TRANŞ (Fr. Tranche): Dilim. Dilimleme. Örneğin; jambon tranşı: jambon dilimi.
TRÜF (Fr. Truffe): Toprağın içinden çıkarılan, siyah yuvarlak ve aromatik bir mantar türü (çok kıymetli ve pahalı).
TUR VERMEK: Milföy, yaprak ve katmer hamurlarına yağ ekledikten sonra açıp katlayarak tel tel olmasını sağlayan işlem.
TURNEDO (Fr. Tournedos): Bonfilenin orta veya en iyi kısımlarından alınan parça. Izgara veya soslu yemeği yapılabilir.
TUTAM: Çok küçük bir miktar; bir fiske.

Mutfak Terimleri | U Harfi

UNRA: Hamur veya yufka açmada kullanılan un.
UNRALAMAK: Unlamak veya un serpmek.
UYKULUK: Süt danası veya kuzunun gerdan kısmında oluşan bezler. Süt danası uykulukları Fransız mutfağında çok önemlidir.
ÜÇÜNCÜ KATEGORİ ETLER: Birinci ve ikinci kategori etlerden sonra gelen et parçaları (haşlamalık et parçaları, kıymalık et parçaları, gerdan, döş, göğüs.). VALE: Otellerde görevli genç ve acemi eleman.

Mutfak Terimleri | V Harfi

VANİLYA SOS: Krem anglez. Yumurta sarısı, şeker ve sütten; pişirilerek ve koyultularak yapılan sos (pasta ve deserlerin yanında sos olarak verilir).
VAPÖR (Fr.Vapeur) PİŞİRME USULÜ: Buharda pişirme usulü.
VARYASYON: Çeşitlilik, farklılık. Değişiklik.
VAŞREN (Fr. Vacherin): Kurutulmuş şekerli yumurta beyazı (beze) ve dondurmayla hazırlanan bir çeşit pasta (mörengli dondurma).
VEJETAL (Fr. Végétal): Bitkisel.
VEJETALİN: Fritözde kullanılan kızartma yağı.
VEJETARYEN (Fr. Végétarien): Et yemez.
VELUTE (Fr. Velouté): Et, balık, tavuk suyundan yapılan beyaz sos.
VEREV KESME: Bir köşeden karşı köşeye doğru kesme şekli.
VICIK: Cıvık. Sulanmış ve yapışkan.
VİNEGRET (Fr. Vinaigrette): Salata sosu (sirke, hardal, tuz, biber ve sıvı yağ karışımı).
VOLOVAN (Fr. Vol-au-vent): Yaprak hamuru ile hazırlanan kuş yuvasına benzeyen börek.

Mutfak Terimleri | Y Harfi

YAHNİ: Kızartıldıktan sonra kavrulmuş soğan, salça ve bir miktar sıvıyla pişirilen, sade veya sebzeli et yemeği. Et, bir porsiyonluk kemikli, yarım porsiyonluk kemikli, kuşbaşı kemikli veya kemiksiz ve küçük parçalara doğranmış kemiksiz olabilir.
YARKA: Büyük piliç. Henüz yumurtlamamış tavuk.
YAVAN: Yağı az, içerisinde katık olamayan.
YAYLA TAVUĞU veya PİLİCİ: Eşinip, otlayıp, açık alanda, gezerek (90 günde) yetiştirilen tavuk veya piliçler.
YEDİRMEK: a-Ateşte, telle karıştırarak bir malzemeyi başka bir malzemeye, uygun şekilde katmak veya ilave etmek (tereyağı sosa yedirilir) b- Soğuk olarak; sıvı yağı yumurta sarısına yedirerek mayonez elde edilir.
YEMEKLİK DOĞRAMA: Soğanlar mercimek büyüklüğünde doğranır.
YERELMASI: Kök sapları yumru durumunda olan, patatese benzer, bir bitki veya sebze.
YİRMİ BEŞ DERECELİ ŞURUP: 100 gr şeker için 85 gr oranında su içeren bir şurup türü.
YOĞUNLAŞTIRMA: Bir sıvıyı kaynatarak çektirme usulü. Örneğin; dana fond yarı yarıya yoğunlaştırılarak dömiglas elde edilir. YUMURTA: Sığır budunda bulunan bir et parçası.
YUMUŞAK HAMUR: Ekmek hamuru yumuşaklığında, elle açılabilir hamur. Mol hamur.

Mutfak Terimleri | Z Harfi

ZAR ŞEKLİ: Küçük küp (tavla zarı gibi) şeklinde kesme veya doğrama usulü.
ZENCEFİL: Hindistan ve Malezya.da yetişen bir bitki kökünden yapılan baharat cinsi. Cincer (İn. Ginger).
ZENGİN MEZE TABAĞI: İçinde pahalı yiyecekler (somon füme, pastırma, rokfor vb) bulunan meze tabağı.
ZERDEÇAL: Kök saçaklarından, safranı andıran, boyalı bir madde çıkarılan zencefilgillerden bir bitki; mutfakta kullanılan sarı yiyecek boyası.

GASTRONOMİK TERİMLER
Mutfakta kullanılan terimlerin büyük bir çoğunluğu fransızcadır .Sebebi mutfak kültürünü sanat haline yani gastronomi olarak kullananlar Fransızlardır.Ancak yinede bazı yerlerde ingilizcede karşımıza çıkar.

Cuisine:mutfak
Cuisinier:Aşçı
Gurme(Tatbilir):Yemek,şarap,kahve gibi içecekelrin farklı çeşitleirnin tatlarını birbirinden ayrabilen duyarlı olan kişilerdir.
induction:Otele ilk gelen kişilere yapılan sınav
Mise en place: Düzen almak,ön hazırlık
Aboyeur:Seslenmek ,çağırmak
Organoloptic:Ürinlerin seçiminde koku,görünüm ve dokunma duyuları kullanılarak kaliteli ürün seçme sistemidir.
Brigade:Balığın içini temizliğip ,yıkayıp,kurulayıp -18 c de streçli olarak muhafaza etmektir.
RDA(Recomendee Daily Allowence):Günlük tavsiye edilen miktar
Garde Mange:Soğuk mutfak
Canepe:Başlangıç olarak sunulan yada kokteylerde ikram edilen genellikle ekmek diliminin üzerinde somon,peynir ,ciğer gibi soğuk servis edilen yiyeceklerle yapılır.
Banquet(function):Ziyafet
Bistro:Daha salaş restorandır.Rusça da hızlı anlamına gelir.
Breserrie:Daha ağır havalı resoran
Liasons:Bağlanmak anlamına gelir çorba ve soslarda ürüne kıvam kazandırmak için kullanılır.
Nappe kıvamı:sosun tam olması gerekn kıvamı
Draging:Unlama
Pan Anglaise(Pane):Un,yumurta sarısı ve galete unuyla yaoılan harç
Marine:Ete lezzet ve yumuşaklık katması için özellikle şarapla yapılan uygulama
Bain maire:Direk sıcaklıkla temas ettirilmemsi gereken (çikolata)yada o reçetede pastörize yapılması gereken
(yumurta) ürünleri su dolu ve üzerinde işlenmesi gereken ürünlerin bulunmasıyla yapılan teknik.
Stock:Et ve kemik suyu
Mire poix:Stocklara lezzet ,besleyicilik ve renk katkısı yapan sebze karışımdır,Genellikle soğan,kereviz,havuç ve pırasadan oluşur.
Bouquet Garni:Pırasa yaprağı yada kereviz sapının içine ,taze kekik,maydonoz sapı,defne yaprağı,tane karabiber ve sarımsağın sarılarak yemeğe lezzet veremesi amaçlı kullanan araomatiklerdir.
Sachet d'epice:tülbetin içine maydonoz sapı,kuru kekik,defne yaprağı,tane karabiber ve sarımsağın sarılarak yemeğe lezzet vermesi için kullanılan aromatiklerdir.
Remouillage:Stock yapımında kullanılan mire poix nın 2.kez kullanılması
Depouillage:haşlama yada pişirme esnasında suyun yüzeyine çıkan partikülleri kevgir yoluyla temizlemek
Simmer:ocağın altının en düşük seviyeye getirmek yani tıngırdatmak
Blanch etmek:Pişecek ürünlerin renginin ve görüntüsünün kaybolmaması için sıcak sudan soğuk suya yapılan şoklama işlemidir.
Dressing:Salata soslarına verilen isimdir
Seasoning:Ürünü tuzlayp karabiber dökmek
Sear yada Mühürlemek:Eti roast etmeden önce ocakta renginin hafifi karartıp etin suyunun içinde kalmasını sağlayan teknik.
Basting:Pişme esnasında açığa çıkan yağ ve sualrın  ektra lezzet vermesi ürünün kurumamsı için kaşık yaprdımıyla yapılan işlem.
Larding:İğne ile yada delinerek ürüne lezzet enjekte etmektir.
Barding:Etlere gömlek yağı(kuyruk) sarma işlemidir
Trussing:Etin formunun bozulmamsı için yapılan bağlama işlemidir.
Krouton:ekmeği küçük küplere kesip çeşitli baharatalrla tatlandırıp fırın yada ocakta pişiirp salatalara yada çorbalara çıtırlık katmasi için kullnılan ürün.
Batter:Kaplama hamuru
Steak:Porsiyonlanmiş parça et
Care over:Fırında pişen ürünün fırından çıkarıldıktan sonra kendi tepsisinde pişmeye devam etmesi
Onion clutte:Onion soğan clutte karanfil demektir.Soğanın üzerinde karanfille defne yaprağı tutturma işlemidir.
A'la miute:O an da son dakikada hazırlanması gerekn ürün
Sous vire:Yaklaşı k75 c de 24 saat vakum poşetinde pişirme işlemi
Mill:Öğütmek
Al dante:dişe gelir kıvamda pişirmek
Temperleme:Birbirnden  farklı ısıdaki sıvının ısılarının.birbirleirne ilaveleri ile eşitlenmesi
Kazayı:(klarife):Tereyeğını eritirken çıkan süt partiküllerinin temizlenmesi.burda amaç daha berrrak lezzetli ve de yanmayan standart bir tereyağ elde etmek.
Yolk:Yumurta sarısı
Lard:Domuz yağı
Elastin:Sarı renkte sert ve daha çok yaşlı hayvanlarda yaygın olan bağ dokusu
Collagen:Yumuşak beyaz bir bağ dokusu
Aging:Belli işlemler uygulayarak etin yumuşatılması işlemidir.
Albumin:yumurtada bulunan protein cinsi
Wok:Asya kökenli  derin tava cinsi
Deglaze:Fırında pişmiş olan üründen arta kalan ve tepsiye yapışmiş ürünlerin şarapla yüzeye çıkartılarak elde edilen sosun yapımıdaki işlem.
Fileto:Derisi ve kılçıkları alınmış tamizlenmiş balık
Singer:Yiyeceği unla bulamak
Bite -size:Lokma,kuşbaşı.
Semolina:Kelime anlamı irmik demektir.Ancak irmik unu yani durum buğdayı içinde kulanılır
Chantilly:Çırpmak
Scald:sulu yiyecekleri kaynama noktasına getirerek kıvam kazandırmak

Özellikle belirtmek isterim ki;
Yakın bir zamanda bu metne benzer mutfağımız ile ilgili “aşçılık andı” ya da “aşçılık marşı” şeklinde aşçılık okullarında okunabilecek bir "eser" çalışması yaparak siz mutfak gönüllülerinin hizmetine sunmaya çalışacağım. Ayrıca bu konuda belirli bir ödülü Türk Aşçı Haberleri adına ortaya koyarak daha bilgili, akademik ve edebiyat eğitimi olan arkadaşlarımıza 'da bir yarışma düzenleyip teşvik ederek ortaya daha güzel çalışmalar çıkarabilecek arkadaşlarımızın da önünü açmak şahsım ve mutfağımız adına görev olduğunu düşünüyorum. 

Camiamızın bu kadar dernek, federasyon ve konfederasyonu varken böyle konuları bireysel olarak şahsımın düşünmesi biraz üzücü bir durum. Hatta bu güne kadar mutfağımızın yukarıdaki şahsımın kaleme aldığı “hitap ya da yemin” olarak adlandırılabilecek bir çalışması kadar dahi yoktur. Gereken takdiri camia yapacaktır.

OSMANLI MUTFAK SÖZLÜGÜ 
Yurt İçinde Ve Yurt Dışında İhtiyac Duyan Kişi Ve Kurumlara;
Yiyecek ve içecek alanlarında restoran ve konaklama ve işletmelerine belirtilen konularda Osmanlı ve Türk mutfağı, Osmanlı saray mutfağı, Anadolu mutfağı, Akdeniz mutfağı, menü planlama, konsept belirleme, mesleki eğitim alanlarında uluslararası konumda has aşçıbaşı Ahmet Özdemir olarak;

Yiyecek ve içecek danışmanlığımutfak danışmanlığıişletmeci körlüğüYeni Restoran Açarken Nelere Dikkat Etmeliyim?, Kesin Başarı İçin Restoran Danışmanlığı Almalımıyım?, Menü DanışmanlığıRestoran Yönetimi, Şehrin En İyi Restoranlarına Nasıl Sahip Olabilirim?, Yeni Restoran Açmak İsteyenlerin En Çok Sorduğu Sorular?, Kalıcı Bir Restoran Sahibi Olabilmek İçin Dikkat !!! konularında mesleki eğitim ve danışmanlık hizmetleri vermekteyim. İlgili projeler için mesleki bilgilerime ihtiyac duyan kişi ve kurumlar Türkiye saati ile sabah 10:00 ila aksam 22:00 saatleri arasında tarafım ile İLETİŞİM bilgilerimden bağlantıya geçebilirler...

Osmanlı Mutfak Sözlüğü

Osmanlı Mutfak Sözlüğü

Osmanlı Mutfak Sözlüğü

Osmanlı Mutfak Sözlüğü

Osmanlı Mutfak Sözlüğü

Et Nedir? Et Çeşitleri Nelerdir? Et'in Özellikleri...

  Et Nedir?  Et Çeşitleri  Nelerdir? Et'in Özellikleri... Türk aşçı haberleri ve güncel mutfak haberleri olarak aşçılık kütüphanesinde ...